Çalışmalar hakkında bilgi veren Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhancı, 'Kanserin damar oluşumunu engelleyip engellemediğini baktık. Gördük ki gerçekten hem damar oluşumunu engelleyerek kanserin yayılmasını engelliyor hem de bu taş suyunun farklı dozları hem akciğer kanserinde hem de prostat kanseri hücrelerinde çok ciddi bir şekilde önleyici, azaltıcı ve giderici bir etkiye sahip' diye konuştu.
Balıkesir Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'nin bu suyla ilgili daha önceden toksite çalışmaları yaptıklarını da hatırlatan Prof. Dr. Ayhancı, 'Bu suyu hayvanlara verip organlar üzerinde zararlı bir etkisi var mı yok mu? diye çalışılmıştı ve zararsız olduğu, zarar vermediği tespit edildi. Ayrıca Balıkesir Üniversitesinde anti bakteriyel etkilerinin olduğu saptandı. Biz de anti kanser etkisine baktık. Bunu direk kanser hücrelerine uyguladık dışarıdan belli dozlarda belli dilüsyonlarını yaparak 5 farklı dilüsyon yaparak bunların hangi oranda kanser hücrelerini öldürdüğüne baktık. Kanser hücreleri üzerinde çok etkili bulduk. Normal hücrelere zararı olmadığını anlamak için normal insan göbek kordonu toplardamarının epiteryal hücrelerini kullandık kontrol olarak. Bunlara da zarar vermediğini gördük. Direk sıvı olarak verdik ama hayvan çalışmalarında enjeksiyon şeklinde yapılıyor. Bu kas içine olabilir, deri içerisine olabilir, kalp içerisine olabilir direk dolaşım sistemine geçecek şekilde veriliyor'dedi.
Taş suyu ile ilgili şu an geliştirme çalışmalarının devam ettiğini belirten Ayhancı, 'Kullanmanız gereken tedavi edici anti kanser maddelerinin normal dokulara zarar vermemesi lazım. Faruk Durukan'ın ürettiği bu su böyle bir su. Tamamen doğal mineraller içeriyor. Zararlı hiçbir madde yok içerisinde. Sadece biz bunun dozlarını ayarlıyoruz. Dilüsyonlarını ayarlıyoruz. Çok yakın bir zamanda olması gereken şey maden suyu gibi biz bunu kullanacağız. Böylece kansere karşı korunmuş olacağız' dedi.
Ayhancı, 'Çok hızlı bir şekilde insan üzerinde çalışmalara geçeceğiz. Bunu zaten kendimiz de içtik. Çünkü içerisindeki mineralleri biliyoruz. Bir zararı yok. Ama bir anti kanser ilacının gelişmesi için 10 yıllık bir süreç gerekiyor. Bizim çalışmalarımız hızlanırsa çok çabuk bir şekilde 1-2 yıl içerisinde zannedersem insan aşamasına geçeceğiz ve insanlara bunu verebileceğiz' şeklinde konuştu.
Ar- Ge Firması Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Durukan da, 'Talebimiz üzerine Adnan hocam anti kanser üzerine çalışmalara başladı. Önceden de Balıkesir Üniversitesi ve birkaç üniversitede anti kanser olarak ön çalışmalar yapılmıştı. Umut vericiydi. Adnan hocam ve ekibi bunu daha derinlemesine inerek anti kanserojen çalışmasına ağırlık verildi. İleri faz çalışmaları için destek gerekiyor. Bu desteklerin de çıkacağını düşünüyorum. Çıkmasa da biz bunları yapacağız ama biraz ağır gider. Türk bilimine, dünya bilimine bu gelişme hayırlı olsun' dedi. İHA