Hüseyin Güven yazdı.

'Dost' edinmek, dost bulmak, dostum demek ne güzel kavramlar değil mi? İçini ısıtıyor insanın…

Bir yudum ÇAY gibi dostları olmalı insanın…
Yudum yudum içi ısıtmalı…
Dost ile tutunmalı hayata,
Paylaşmalı hüznü, sevinci…
Gülmeli, ağlamalı birlikte,
Öyle gözyaşı gibi akıp gitmemeli…
Söz/yaşı olup kağıda dökülmeli bazen…
Bazen şiir, bazen kitap olup okunmalı gönüllerde…
Doğal tedavi uzmanı olmalı dost dediğin,
Hayatın yükünü almalı sessizce…
Göçünce tutup kaldırmalı elinden,
Kaldıran olmalı yüreğinden…
Bir heves gibi gelip/ gitmemeli mesela,
Daima yanında, yakınında olmalı…
Yolda değil, yürekte yürümeli,
Bir ömür sürmeli yolculuk…
Onu bilir /söyler der ki Güvence
Ömür olmalı dost azizim,
Ölünce de devam etmeli,
Son nefesi verince, ruhu teslim edince sahibine,
Sürmeli ebedi alemde de…
***
Bu güvence dostluk anlayışından bir yudum sadece…
Hep derim, farklı olan parmak izi değil /insandır /diye…
Dost tarifi her kafadan çıkan ses gibi farklı olabilir /olmalıdır da… Farklı kelimeler /cümleler kurulabilir dostluk adına…
Lakin her yol aynı kapıya çıkar… Yüreğe, samimiyete…
***

Dostluk uzaklaşıyor mu ne!

Diğer yandan, Dost'u bulmak her geçen gün zorlaşıyor yaşadığımız bu alemde… Sanki koşarak uzaklaşıyor insanlıktan, senden, benden bizden… Belki de sırf bu yüzden insanlar, sevinçlerden hüzünlere, mutluluklardan üzüntülere hızlıca evriliyor…

O yüzden! Dost'u buldu mu insanlar, hissetti mi samimiyeti yapışıyor yakasına /bırakmıyor… Yalandan, dolandan, riyadan, sahtecilikten uzak menfaatsiz insanlar birbirini buldu mu sımsıkı bir bağ oluşuyor aralarında… Ve belki de zor günler insanın dostlarını ayıklayabilmesi için var, kim bilir…

Diyojen demiş ki! Gündüz aydınlığında, elinde fener insan arar gibi dost aramak ihtiyacında olanların sayısı hayli fazla…

Diğer yandan 'Dost kapısı, gönül dostu, dost acı söyler, dost başa düşman ayağa, dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur… Dost uğruna, kara gün dostu, dosta düşmana karşı, dostun attığı taş baş yarmaz…'

'Dost bulalım, dost olalım, sevelim sevilelim azizim…'
Şu yalan dünyada kolay kolay gülmüyor insanın yüzü...
Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde... Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk...
Bu yüzden gözünüz hep içeride olsun /yüreğinizde...
Siz dışını boş verin, içine bakın...
Kaşı, gözü, giyimi, kuşamı nasıl olursa olsun yüreği temizse sarılın yüreğine…

Hasılı; Bir dost bulduğunuzda sıkı değil, sımsıkı sarılın der güvence ve bırakmayın onları… Kıymet bilen tüm dostlara, aşklara, dostluklara… Ves'selam

///////////////////////////////////////////////////////////////

Ad günün kut'lu olsun ESKİŞEHİR'im...

Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı'nın önemli muharebelerinden biri olan I. İnönü Savaşı Eskişehir topraklarında gerçekleşiyor… Şüphesiz Eskişehir, Kurtuluş Savaşı'nın kilit noktalarından birini oluşturuyor…

Kısaca bahsedelim;

- I Dünya Savaşı sonrasında demiryolu hattını denetlemek amacıyla 23
Ocak 1919'da Eskişehir İstasyonunu işgal eden İngiliz kuvvetleri, 20
Mart 1920'de Kuvay-ı Milliye'nin baskısıyla işgale son veriyor…

- 1921 yılında Eskişehir'e 40 km uzaklıktaki İnönü'de, Birinci ve İkinci
İnönü Muharebeleri yapılıyor…

- 20 Temmuz 1921'de Yunanların işgal ettiği Eskişehir bir süre Yunan Ordularının karargahı oluyor…

- Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya'nın doğusuna çekiliyor..

- 23 Ağustos 1922'de Yunanlılar yeniden saldırıyor… 30 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile düşman püskürtülmeye başlanıyor…

- Ve 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü'nden Eskişehir'e inerek düşman kuvvetlerini Eskişehir'den çıkarıyor…

Eskişehir'imiz düşman işgalinden kurtuluşunun 96. yılı bugün...
Kut'lu olsun efendim…

///////////////////////////////////////////////////////

GÜVENCE'DEN…

*Gözlerdir 'SAMİMİYETİN' dili...
Neylersin

* 'En güçlü el 'GÖNÜL'dür' /azizim.
Gönlünüzle tutun bütün sevdiklerinizi,
Tutun, bırakmayın...

*Bir gönlü tanımak için anlamak elzemdir azizim...
Sevgi peşi sıra gelir...