İnsan, Allah (c.c.)’ın yaratmış olduğu bir varlıktır. Yaratan, yarattığı her varlığa bir ömür tayin etmiştir.  Güneşin doğması, batması günleri tayin etmiş, günler haftaları, haftalar ayları, aylar da yılları oluşturmuştur. Neticede; az ya da çok, uzun ya da kısa, ömür kavramı ortaya çıkmıştır. Bütün bu alâmetler, ömrün geçen ve biten hayat süresi olduğunu insana anlatır. Mesela, Güneş doğup gün başladığı zaman; öğlen, ikindi, akşam, yatsı bizlere hep zamanın akıp gittiğini anlatır. Cuma günü geldiği zaman, biz ömrümüzden bir hafta daha geçtiğini anlarız, üç aylar dediğimiz zaman dilimine ulaştığımızda da yine ömrümüzden bir koca yılın geçtiğini anlarız. Bütün bu zamanlandırmaların, aslında insana ömür bilincini kazandırmak, bunu değerlendirme noktasında ona uyarıda bulunmak amacıyla olduğu aşikârdır.

Ömür, ya değerlendirilir, ya da heba edilir.

Ömrü veren ve ömrün hesabını soracak olan Allah’ın rızası doğrultusunda, zamana, mekâna aldanmadan yaşamak, insanın ana görevidir. İnsan, hayatında savrulabilir, hata yapabilir, yanlışın içerisinde bulunabilir, bütün bunlar insanda var olan özelliklerdir. İnsanın, Rabbinin kendisine sunduğu imkânları ve fırsatları değerlendirip değerlendirmemesi onun imtihanıdır.

Üç aylar dediğimiz zaman dilimi, tam da bununla alâkalı bir durumdur. Asıl olan, bu zaman dilimini; hayatın muhasebesini yapmak, doğru-yanlış ne varsa onu tespit etmek, hatalardan/ yanlışlardan kurtulmak, doğru olanı bulmak, hayata insanın asli görevi olan kulluk/ibadetle devam edebilmek için Allah’ın kullarına sunduğu fırsat olarak görebilmektir.  

Bu sene 11 Ocak Perşembe gecesi, “Üç Aylar” diye adlandırılan mübarek bir mevsime girmiş olacağız inşallah. Recep ayının ilk Perşembe gecesi olan aynı gece, “Regaip Kandilini” idrak edeceğiz inşallah.

Üç aylar, hicri aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Recep ayının ilk Perşembe gecesi Regaip Kandili, 27. gecesi ise Miraç Kandilidir.

Şaban ayının 15. gecesi Berat Kandilidir. Aynı zamanda da 11 ayın sultanı Mübarek Ramazan ayının habercisi olarak bilinir. Şaban ayının bitimi ile de ayların sultanı Ramazan-ı Şerif başlar. Ramazan’ın 27. gecesi ise; kendisinde Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indirildiği, bin aydan daha hayırlı olan (Kadr 97/3) Kadir gecesidir.

“Regaip”, rağbet etmek ve edilen rağbet neticesinde karşılık görmek demektir. Kulun yaptığı her şeyin bir karşılığı vardır. Kul, Rabbine yönelir, Rabbinin rızasını ararsa, Rabbi de kulunu karşılıksız bırakmaz.

Dünya, gerçekten çok cazibeli, aldatıcı ve göz kamaştırıcıdır. Ama bizler, inanan kullar olarak şunu biliyoruz ki; bu hayat fani ve bizim bu hayatta sorumluluklarımız vardır. Bazen dünya, bizi asıl görev ve sorumluluklarımızdan uzaklaştırabiliyor ve bize, yaratılış amacımızı unutturabiliyor. İşte bu zaman dilimleri bize bu gerçekleri hatırlatıyor, ibadete/kulluğa zemin hazırlıyor. Bir yerden başlamamız, hata ve günahlarımızı artık terk etmemiz gerekiyor.

Rabbimizin bize en büyük ikramı, şüphe yok ki tövbe kapısıdır. Kulun, her zaman açık olan o kapıya gelmesi, o kapıdan girmesi yeterlidir.

Bize düşen, bir daha bu zaman dilimine ulaşıp ulaşamayacağımız kesin olmadığı için, önümüze gelen bu fırsatı en iyi, en güzel, en istifadeli şekilde değerlendirmek olacaktır.

Peygamberimizin şu duası ile yazımızı noktalayalım:

“Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır”... (Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, 4/189  (3939))

                                                       

Aşır TOPRAK

 İl Vaizi