Bir Şaman öğretisi şöyle diyor;

Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz…

Nehirler kendi suyunu içemez...

Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez…

Güneş kendisi için ısıtmaz.

Ay kendisi için parlamaz...

Her şey birbiri için yaşar ve bu doğanın kanunudur.

Doğada olduğu gibi bizlerde birbirimiz için yaşarız bir şeyleri birbirimiz için var ederiz ve yok ederiz bir arada yaşarız ve sosyal varlıklarızdır.

Aristoteles'in deyişine göre insan doğal yapısı gereği toplumsal bir varlıktır.

İnsanlar toplumun içinde yaşar ve her zaman birbirine ihtiyaç duyarlar. Canlılar sürekli iletişim ve etkileşim halindedirler.

Yaşamlarını idame ettirmek için, duygu ve düşüncelerini aktarmak için, soru sormak, fikirlerini söylemek için,  sürekli iletişim halinde yaşarlar.

İletişimdeki en önemli husus anlamaktır, anlaşmaktır.

Anlayabilmek bir yetidir.

Gözlerimizi dünyaya açtığımızdan beri empati yeteneğimiz vardır.

Bebekler hep bizi anlamaya çalışır ve empati kurarlar.

Bu doğuştan gelen bir yeteneğimizdir. Bu yeteneği kaybetmemek ise büyük bir kabiliyettir.

Empatiyi basit olarak şöyle tanımlayabiliriz.

Kendimizi başkasının yerine koyup onun duygularını, hissettiklerini anlamaya çalışmak, olayları karşımızdakinin penceresinden bakmak.

Onun duygusunu dolaylı olarak deneyimlemek gibidir aslında.

Sağlıklı bir iletişim kurmak için önemlidir. Sosyal ilişkilerimize olumlu bir şekilde yansır. Karşımızdakiyle güven ilişkimizi güçlendirir.

İnsan her yaşta farklıdır, her coğrafya da farklıdır.

Bulunduğu şartlar içinde ise bambaşkadır.

 Kendi içimizde empati yaparken kişinin bu ve benzeri özelliklerini de göz önünde bulundurmalıyız.

Yani tamamen kendi ruh halimizi bırakıp tamamen o kişinin bulunduğu durum içinde değerlendirilme yapmalıyız.

Empati yapmak bu kadar olumlu sonuçlar doğururken ve bize iyi hissettirirken, farkında olmamız gereken bir konu daha vardır.

Empati manipülasyonuna maruz bırakılabiliriz.

Bunu duygu sağlığımız fark etmemiz ve ona göre davranmamız gerekir.

İletişimde olduğumuz kişinin acısını paylaşmak üzüntüsüne ortak olmak onu anlayabilmek ve bunu hissettirebilmek büyük bir nimettir.

Tolstoy’un dediği gibi, insan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.