DENİZ ÇAĞLAR FIRAT

Günümüzün en büyük sorunu gıda sorunudur. Küresel anlamda da düşündüğümüzde ülkemiz için de gıda en ciddi sorunların başında gelir. Dolayısıyla bu soruna eğilen ve bu sorunu çözmek için harekete geçen ülkelerin geleceği şimdiden kurguladığı, dışa bağımlılığını ortadan kaldırdığını ve hatta küresel rekabette bir adım öne geçtiği gerçeğini de bir kez daha vurgulamak gerekir.
Üstüne üstlük İngiltere, ABD, Japonya, Fransa, Almanya, Hollanda, İsrail gibi sanayileşme sürecini tamamlamış 4. Sanayi evresine geçen ülkelerin aynı zamanda tarımsal Ar-ge ve inovasyon sürecine girdiğini hatırlarsak aslında tarım ve sanayi gibi kavramların aynı anda kalkınmanın odağına konulabileceği gerçeğin de görüyoruz.
Burada bizim asıl sormamız gereken soru ise ülkemizin içinde bulunduğu durumdur. Malum ülkemiz tarımsal gıda ürünlerinde büyük sıkıntılar içindedir. Ancak Türkiye gibi tarım ülkelerinin günümüzde tohum için bile söz konusu ülkelere bağımlı hale gelmesi bir tesadüf olabilir mi?
Eğer buna tesadüf diyebiliyorsanız kusura bakmayın ama tamamen hayal dünyasında yaşıyorsunuz demektir. Dünün patates, şeker pancarı, mısır gibi ürünlere getirilen üretim kotalarını hatırlamayanlar bugün Türk tarımı nereye gidiyor? Sorusuna cevap aramakla meşgul olup bu dış bağımlılığın yıllar öncesinden atılan adımlar olduğunu ve hükümetlerin de uyguladığı politikalar ile buna tuz biber ektiğini görmezlikten gelmiş olur.
TARIM SORUNLARI TESADÜF MÜ?
Diyarbakır Karpuzunun tohumunun Meksika'dan, hatta karpuzun bile Diyarbakır Karpuzu adı altında İran'dan ithal ettiğimiz gerçeği bir tokat gibi yüzümüze çarptıkça buna önlem almayanlar, ülkenin geleceğini yabancı-dış ülkelere ipotek ediyor demektir.
ALPULU ÜRETİCİNİN KARPUZ SORUNU
Harun Çakmaklı isminde bir okurum 2 yıl önce bir yazımın altına yazmıştı;
'Alpu'da karpuz olur idi. Eskişehir'e geldiklerinde veya Alpu'ya gittiğimde alırdım. Bu yıl Alpu'ya gittim karpuz yoktu. Sorduğumda Eskişehir'de satamıyoruz. Toptancı gelmiyor gelse de çok ucuz fiyat biçiyor, biz de ekmiyoruz. Evet, o ekim işlerinin nasıl bittiği anlaşılıyor. Pazar yerleri Emirdağlıların elinde diyorlar. Yerli malı pazara sokamıyoruz diyorlar. Bilmem doğru mu? Doğru ise çaresini kim bulacak?'
Dün Alpu'da üretilen karpuz bugün hem Pazar sorunu hem de tohum sorunu nedeniyle üretilemiyorsa Türk tarımının çok ciddi sorunları olduğunu ifade edersek sorunu da teşhis etmiş oluruz.
Var olan sıkıntıların üzerine bir de çiftçinin pazar yeri ve denetlenmeyen piyasa sıkıntısı eklenince Türk tarımının tamamen kaderine terk edildiği görülüyor. Üstüne üstlük hububat ve kırmızı ette gümrük vergisi ithalat oranlarının düşürülmesi buna eklenirse sorunun daha da artacağı ve piyasanın tamamen ithalat şirketlerine bırakılacağı gün gibi ortada…
Bu sorunların ortadan kaldırılması için Eskişehir'de 'Gıdaya dayalı gruplaşma olmalı' ve 'Gıda Organize Sanayi Bölgesi kurulmalı'
Üstüne Bilişim Gıda Kurulu oluşturulmalı. Bu kurul, tarımsal ürünler üzerine üreticilerin kullanımına açık şekilde çalışmalar yapmalı.
Odalar, Belediyeler, kooperatifler, Birlikler bir araya gelmeli ve bu kurul bir an önce çalışmalarına başlamalı.
Başlamalı ki İngiltere, ABD, Japonya, Fransa, Almanya, Hollanda, İsrail gibi sanayileşme sürecini tamamlamış 4. Sanayi evresine geçen ülkeler gibi tarımsal Ar-ge ve inovasyon sürecine girelim. Başlasın ki gelecek nesilleri büyük borç yüklerinden ve dışa bağımlılıktan kurtaralım.