Dünyanın faniliğine şüphe yok.

Hemen her şey geçici.

Önemli olan, yaşarken ya da ölümümüzden sonra birilerine faydalı olacak bir şeyler bırakmak.

Bunun daha iyisi de etkileyici, kalıcı bir ‘iz bırakmak’.

Kalıcı olan, insanlar üzerinde bıraktığımız izlerdir. Bu, kimi zaman bir söz, kimi zaman bir davranış, kimi zaman da bir eser olur.

Yakın çevremiz, söylediğimiz olumlulukları hayat tarzımızda gördüğünde bize güven duyar. O güven, ilişkileri derinleştirir. Böylelikle bıraktığımız etki de daha kalıcı ve anlamlı olur.

Bazen birinin bir bakışı, bir cümlesi, bir küçük yardımı… öyle derin izler bırakır ki bizde. O kişiye bunu hiç söyleyemeden yollarımız ayrılır bazen.

O kişiyi, o kişileri anarak onların bıraktığı izi yaşattığımızı hiç bilmez onlar.

Bu tutumumuz, onlara duyduğumuz vefanın yansımasıdır çoğu kere.

Bütün bunlar, aslında olumlu iz bırakmanın, iz takip etmenin en sade ve derin özetidir.

Belki de bu yüzden bazı insanların yanında huzur buluruz. Bazılarını da hiç tanımasak da unutmamamız bundandır belki de.

Söylediklerimizi yapar, yaptıklarımızı da yaşarsak olumlu karşılığını her an görebiliriz.

Yaparak yaşayarak bir etki bıraktığımızı hissettiğimizde mutluluğumuz, arttıkça artar.

Böyle anları yaşamış olmanın tarif edilemez hazzını hepimiz yaşamışızdır umarım.

Bu anları yaşadıkça şımarmamak ve şımartmamak hususu, ayrı bir özen kazanmaktadır. Şımarmayan ve şımartmayanların bıraktığı izler, takip edilesi izlerdir eminim.

Evet.

İz bırakmak, olumlu da olumsuz da olabiliyor tabi.

Olumlu iz bırakmayı insanın hem kendini gerçekleştirmesi hem de topluma karşı sorumluluğunu yerine getirmesi anlamında çok önemli buluyorum.

Bu iz, illa büyük ve görkemli olmak zorunda değil.

Bir çocuğun hayatına dokunmak, bir insana umut vermek, bir dostluk bağı kurmak bile güçlü bir etki yaratabiliyor.

Gündelik hayatımızda bunun somut örneklerini kendimiz yaşıyoruz. Bunlara yakın çevremizde şahitlik de edebiliyoruz. Mutluluğumuzu artırıyor bunlar.

Bazen hayat telaşı içinde bize dokunanları yeterince takdir edemediğimiz, onlara o an hak ettikleri değeri veremediğimiz de olabiliyor.

Olsun. Farkında olmamız yeterli bence.

Bu farkındalık bile başlı başına bir olgunluk göstergesi bence.

Farkındalık duygusunu insanlara nasıl daha çok hissettirebileceğimizi düşünüp uygulamak gerekiyor.

Yakın çevremizde ya da hiç tanımadığımız ama bir davranışı ile bizi etkileyenlerde bunu görebilmek, incelemek, değerlendirmek gerekiyor.

Evet.

Olumlu iz bırakmak, kibirle değil tevazu ile yapılmalı.

Görünmek, öne çıkmak için değil gerçekten faydalı olmak için hedeflenmeli.

Her hâl ve şart altında samimi olunmalı.

Yapabileceğimiz en önemli şey, bizde iz bırakanlardan öğrendiklerimizi başkalarına aktarmak. Belki bir öğrencimize, bir evladımıza, bir dostumuza… Böylece o iz, bizde son bulmaz; çoğalarak sürer gider.

Olumsuz iz bırakmayı, olumsuz iz bırakılmayı bir kenara bırakalım şimdilik.

Evet.

Sizi derinden etkileyen, iz bırakan birileri oldu mu? Bunları, bunların yaptıklarını yad ettikçe neler hissettiniz?

İz bırakmak, olumlu iz bırakmak hususunda siz ne düşünürsünüz?