Dilimizde 'Alçak, korkak, namert' anlamıyla kullanıyoruz 'muhannet' kelimesini.
Hemen hepimizin ortak duası da 'Allah muhannete muhtaç etmesin (Allah perişan duruma düşürüp korkak, hain, alçak kişilere muhtaç etmesin; el açıp onlardan yardım dilenmeyelim.).
Hepimiz, bu duaya can-ı gönülden 'Amin!' diyoruz.
Evet; hal ve şart ne olursa olsun 'muhannete muhtaç olmamak' lazım.
Allah, bizi böyle halden esirger inşallah.
Aşağıdaki atasözlerimizde de belirtildiği şekilde en iyisi, kendi kendine yetmek... En iyisi, muhannete muhtaç olmamak… En iyisi, kendi yağıyla kavrulmak… En iyisi, kimsenin hiçbir şeyinde gözü olmamak.
Geçme muhannet köprüsünden sel alsın ko seni.
Namerde, nadana borçlu ve minnet altında kalmaktansa sıkıntıya katlanmak, daha doğru olur.
Muhannetin kapısı, zordur.
1. Yabancıya muhtaç olmak zordur. 2. Alçak, korkak, namert kişilere muhtaç olmak çok zordur.
Ne gör muhanneti ne iç suyundan.
Korkaklar, alçaklar, kalleşlere, namertlere yakın olmamak, her zaman iyidir.
Aşağıdaki türkülerimiz, maksadımızı özetliyor aslında.
Her biri ayrı bir hikaye olan türkülerimizde nasıl geçiyor 'muhannet' bakalım hele bir.
Kadir Mevla'm senden bir dileğim var
Beni muhannete muhtaç eyleme
Eğer muhannete muhtaç eylersen
Kara topraklara gark eyle beni

Muhannetin suyu dolanıp akar
Aktığı yerleri sel olur yıkar
İyilik etmeden başına kakar
İşte böylesine muhtaç eyleme

Muhannetin sözü zehirden oktur
Hüsnü kereminle rahmetin çoktur
Sağ elin sol ele faydası yoktur
Sağ gözü sol göze muhtaç eyleme

Ben dertliyim Hakk ayırsın işimi
Kaygılara saldım garip başımı
Varsın kurtlar kuşlar yesin leşimi
Yine muhannete muhtaç eyleme
(Erzincan/Anonim)

[Evlerinin önü bi(r) yüksek hayat
Dayat nazlı yarim babana dayat
Anan de(ğ)il baban muhannet
Muhannet babana bi(r) meram annat
(Suvermez / Anonim)

Dadaloğlu'm der ki sözüm kayıran
Çekip yırtıp bir yakadan ayıran
Diyom muhanetten karın doyuran
Eliyle ağu yutmuş gibi olur
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
Gitti gelmez o muhannet
Şol revanda balam kaldı
(Erzurum; derleyen Muharrem Akkuş)

Muhannetlik etmek değil karımız
Şehriyar sözüne uyanlardanız
Meydana girende yoktur korkumuz
Kazaya ırıza diyenlerdeniz
(Köroğlu)

Lokma yeme muhannetin elinden
Kurtulaman sonra acı dilinden
Namertlerin kaymağından balından
Merdin kuru yavan aşı makbuldür
Sabri ORAK (Âşık Hüdai)

Yollar seni gide gide usandım
Ayağıma diken battı gül sandım
Di yörü yörü de muhannet gelin
Ben de seni bir vefalı yar sandım
(Malatya, Derleyen Mehmet Seske)

Ben güzele güzel demem
Güzel benim olmayınca
Muhannetin kahrını çekmem
Gel deyip de gelmeyince
(Karacaoğlan)

(Dadaloğlu)
Neylersin…Abbas Sayar'ın 'Dikbayır' adlı eserinde dediği gibi 'Dünyanın yolu uzun; muhannet tarlasının da dikeni bol.' işte.
Evet; neylersin; böyle işte!