DENİZ ÇAĞLAR FIRAT

Başarmak isterler çünkü başararak, başarı elde ederek o değersizliği; yani tüm çabaları o değersizliği ve eksikliği giderme yönündedir. Bu nedenle de başarı olurlarsa dediği gibi o maskeleri takarlar, mükemmel olmak zorundadırlar. Hırslı olmak, başarılı olmak zorundadırlar ancak bu şekilde sevileceklerine inanırlar.
Ama yerinden kalkıp da başarı için çaba göstermez. Onun yerine başarılı olana tahammül edemeyeceği için onu devalüe eder yani onu aşağıya çeker.
Hatta şu soruyu sorar: Sen bunu başardın, yaptın ama benim yapamadığım bir şeyi nasıl yaptın acaba? Hatta öyle bir laf kalabalığı yapar, evirir çevirir, laf öyle bir yere gelir ki siz yaptığınız başarıyı bile onun sayesinde yapmış gibi olursunuz. Yani çenesi de bu anlamda iyidir çünkü kabul edemez. Başarıyı başkasında görmeyi kesinlikle kabul edemez. Bu nedenden dolayı siyasetçi olursa, yönetici olursa, işveren konumunda olursa yani insanı çok etkileyecek noktada olursa bizim için, toplum için daha bir tehlike arz eder.
Başkasında başarıyı kabul edemeyeceği için, sürekli o eksikliği giderme çabasında olacağı için bu kişi kendini nasıl besler? Başkasını aşağılayarak besler. Yanında çalışanı zayıf gördüğü ya da rakip gördüğü, başarılı olarak göreceği kişiyi ezerek bunu yapmak ister. Bundan büyük keyif alır. Başka türlü kendini kurgulayamaz.
Celladına aşıktır, bunlar. Çünkü o an artık yok sayılmıştır, hiçe sayılmıştır, varlığı reddedilmiştir, tamamen kontrolsüz bırakılmıştır, tamamen aşağılanmıştır ve bunun bu kadar aşağılanmaktan da kurtulabilmesinin de tek yolu kendisine bu saldırıyı sağlayan, bu saldırıya sebep olanla yani celladıyla özdeşim kurmasından geçer. Başka türlü bu durumdan kurtulamaz.
Çünkü bebekliğinde kendisine ilk bakım verenle aralarında hissettiği değersizlik ve hiçe sayılma, sevgisizlik hislerinden kurtulmanın tek yolu olarak kendilerini değersiz gören hiçe sayan kişi ile özdeşim kurmaktan geçer. Bu nedenle kendi yanlarında çalışan kişileri de hiçe saymaya çalışırlar, mobbing uygularlar, yok saymaya çalışırlar ve onun tüm kontrolünü eline almaya çalışırlar…
Çünkü zamanında dışlanmış, hiçe sayılmış, değersiz görülmüştür ve yetişkinlik döneminde çevresindekilere bunu yapar.
Bu bir siyasi iktidarsa tüm toplumu kaosa sürükler. Astığım astık, kestiğim kestik olur. Kan döker. Bundan hiçbir şekilde gocunmaz. Bir şekilde o içindeki eksikliği ve yok sayılmışlığı gidermek için cellat olmak zorundadır. Yani böyle ilkel bir savunma geliştirirler.
Çünkü vicdani yönleri zayıftır. Baktığımızda gerçek bir vicdan, gerçek bir sevgi, insani bir duygu yoktur, bunu göremeyiz.
Ve bunlar ne kadar da çoktur, bir çevrenize baksanıza…
Bunlara psikiyatr biliminde narsistik kişiler denir.

Not: Yazıda geçen ifadeler, Uzman Psikiyatr Dr. Hülya Turgut ile birlikte ES TV ekranlarında gerçekleştirdiğimiz Kahve Tadında programında Turgut'un cümleleri ile aktarılmıştır.