Yunus Emre'yi anmak ve anlamak sanırım bu iki kelimede saklı.
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Tanımak ve tanışmak ne onurlu bir davranış ve Yunusça sevmek ve sevilmek ne güzel şey, yaratılış gayesinin sırrı onda saklı 'Yaratılanı severiz yaratandan ötürü' derken Yunus, sonsuza değin akacak olan sevgi pınarını gösterir bizlere.
Bu kapıdan girip, bu pınardan içebilmek ne güzel şey.
Büyük Türk mutasavvıfı, Hak ve halk aşığı, sevgi felsefesinin mimarı, Türk dilinin usta yorumcusu, Yunus Emre Türkçeyi yüzyıllar öncesinden bugün bile anlayabileceğimiz şekilde kullanması, onun kendi döneminde sevilmesinin ve eserlerinin günümüze kadar gelmesinin en büyük nedenidir. Sevgi, hoşgörü ve alçakgönüllülük üzerine yazdığı şiirleri bu nedenle anlaşılırlığını kaybetmemiş ve çok geniş halk kesimlerine ulaşmıştır. Çünkü Yunus Emrede Hakkı bilmek için önce halkı bilmek gerekir, yani insanın kendisini bilmesi gerekir. Bu düşünceyi bir dörtlüğünde şöyle dile getirmiştir:
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır.
Bizler kendimizi ne kadar bilmesek de belki Yunusu tanımak insanın kendini tanımasıdır.
Yunus Emre, dünyaya dava için değil, mana için, kavga için değil, sevgi için geldiğini, dostun evinin gönüller olduğunu ve gönül yapmak gerektiğini söylediğinden, gönül gözüyle görür, sevgi diliyle söyler, sevgi kulağıyla işitirdi. Yunus bu güzellikleri kazanabilmek için kırk yılını vermiştir. Yunus'u Yunus'un diliyle anlamak gerekirse bir dörtlüğünde şöyle sesleniyor:
Ben gelmedim kavga için,
Benim işim sevi için.
Gönüller dost evi için,
Gönüller yapmağa geldim.
Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş, sevgi felsefesinin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi 'Yaratılanı hoş gör / Yaradan'dan ötürü'dür. Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar. Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla 'milli bir sanatçıdır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi… Yunus Emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar; İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir.
Hepimiz bu dünyaya belli rolleri oynamak için geldik. Bu rolleri oynayınca da dünya sahnesinden çıkıp gideceğiz. Bilindiği gibi tiyatro bittikten, perde kapandıktan sonra selamlama faslı vardır. Her şey orada daha net ortaya çıkar. Kim rolünü güzel yaptı, kim kendisine verilen görevi başarıyla tamamladı belli olur. İşte burada, en çok alkışı almaktır marifet.
Başka bir deyişle seyircinin gözünde, gönlünde 'hoş bir seda' bırakmaktır.