Yaşadığınız kötü bir durumu düzeltmek için geçmişe gitmek zorunda kalıp, küçüklüğünüzden yardım istediğinizi ve bu durumun bir paradoks yaratma olasılığının olmadığı bir düzlem hayal etmek oldukça güç. Paradoks olmuyor çünkü zaman kendini her şekilde iyileştirebilme gücüne sahip. Herkes olaylar bittikten sonra kendi zamanına gittiğinde bir paradoks döngüsü kalmayıp, zaman kendini iyileştiriyor ve herkese yaşadığı anları unutturuyor, hisler hariç.
*
Zaman paradoksunun bu denli zeki bir biçimde ortadan kalkması filmin hemen başlarında diyaloglar ile izleyiciyi bilgilendiriliyor. Bu paradoks olmadan filmi izlemek benim için oldukça keyifliydi. Böylece hiç bir şekilde bir açık aramadan sadece Ryan Reynolds'un iyi oyuncluğuna odaklandım. Ryan için söylenmesi gereken bir şey var ise, üstlendiği her rolün güzel bir şekilde hakkını veriyor oluşudur.
*
Şu anda dünya çapında aynı zamanda yayınlanan The Adam Project hakkında bilgi vermek gerekirse; Banshee ve Warrior dizilerinin yaratıcısı olan Jonathan Tropper'ın senaryosunu kaleme aldığı filmde Reynolds, 13 yaşındaki halinden yardım almak için geçmişe dönen bir zaman yolcusuna hayat veriyor. Zaman yolcusunun, geleceği kurtarmak için genç haliyle birlikte çalışıp babasını bulması gerekiyor.
Filmde Ryan Reynolds'ın babasına Mark Ruffalo hayat veriyor. Catherine Keener ise Ruffalo'nun karakterinden güçlü bir teknolojiyi çalan, filmin kötü karakterini canlandırıyor. Filmin oyuncu kadrosunda bu üç isme Zoe Saldana, Jennifer Garner, Alex Mallari Jr. ve Walker Scobell eşlik ediyor.