Vaiz Hacer Tiftik'ın yazısı...

İnsanoğlunun yeryüzündeki hayatı aile olarak başlamıştır. Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva, insanlığın ilk ailesini oluşturmuştur. İnsanoğlu, fıtratı gereği, aile içinde ve sevdikleriyle birlikte yaşamak ister. Hepimiz, hayatımızın ilk gününden son nefesimize kadar huzurlu bir aile yuvasına ihtiyaç duyarız. Anne babamızın ilgisiyle, eşimizin desteğiyle, çocuklarımızın neşesiyle hayata bağlanırız. Ailemiz, boşluğu asla doldurulamayan en kıymetli hazinemizdir. Rabbimizin eşsiz kudretiyle bizlere lûtfettiği değerli bir nimettir. Dünyada mutluluk, ahirette kurtuluş vesilemizdir.

Yüce Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de ailenin varlığını kendi varlığının ve kudretinin delillerinden biri olarak beyan eder. Mutlu ve huzurlu bir yuvanın ancak sevgi ve merhametle kurulabileceğini bize öğretir.Rabbimiz Rum suresi 21. ayette şöyle buyurur: 'Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.'Ailede bu sevgi ve merhamet dilini kullanmak aile olmak için önemlidir. Aynı çatı altında geceyi geçirmek ya da aynı soy ismi taşımak, aile olmak için yetmez.Aile demek, nikah ve kan bağıyla birlikte duygu ve fikir bağı kurmak demektir. Gönül birliği etmek ve Allah'ın hoşnutluğuna yakışır bir yaşamı paylaşmak demektir. Sadece bu dünyada değil ahirette de bir arada olunacağı bilinciyle hareket etmek demektir. Hz Mevlana'nın dediği gibi, 'Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.'


Mutlu bir ailenin oluşmasında temel değer sevgidir. Sevginin kıymetini bilen ve sevgiyi yaşatmak için emek veren bireyler, sağlıklı aileler kurar. Zira sevgi, gönüllerimizin huzuru, kalplerimizin süruru, dertlerimizin ilacıdır. Sevginin değer olarak benimsendiği bir ailede, büyük-küçük, kadın-erkek herkes birbirinin varlığına saygı duyar. Saygılı olmanın, birbirini anlamak ve anlaşmak için en doğru yol olduğunu bilir. Sorunlarını karşılıklı konuşmayla,
akl-ı selimle ve suhuletle çözer. Kendisi gibi başkalarının da hata ve zaafları olabileceğini, gerektiğinde sabretmenin ve affetmenin bir erdem olduğunun farkına varır. Adaletli davranmayı elden bırakmaz.
Mutlu yuva, hiçbir sıkıntının ve anlaşmazlığın yaşanmadığı mükemmel aile demek değildir. Aksine mutlu yuva, yaşadığı sorunların farkında olan ve bunları en doğru şekilde çözebilmek için hep birlikte gayret gösteren aile demektir.Bunun içinde ailede, sağlıklı iletişim hakim olmalıdır. Aile fertleri birbirlerine karşı saygılı, anlayışlı, özverili ve insaflı davranır, birbirlerinin haklarını ihlal ve kendi sorumluluklarını ihmal etmeden yaşarlar. Asla şiddete başvurmadan, kırmadan, incitmeden iletişim kurmak için gayret gösterirler.

Huzurlu ailede iyilik ve güzelliğin çoğalması için gayret vardır. Zira mümine yakışan, başta ailesi olmak üzere, herkesle iyi ilişkiler kurmaktır. Dostluk ve ülfete, adalet ve merhamete dayalı bir hayat görüşü inşa etmektir. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v), mümini şöyle tarif etmektedir: 'Mümin cana yakındır. İnsanlarla yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.'(İbnHanbel, II, 400.)
Unutmayalım ki huzur ve güven önce ailede filizlenecek, oradan topluma ve bütün dünyaya yayılacaktır.Yazımı Peygamber Efendimizin şu tavsiyesiyle bitiriyorum: 'Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır.Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.'(Tirmizi,Menakıb,63)

Günün Duası:

«Rabbim! Küçüklüğümde anne ve babambeni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) merhamet eyle!» (İsra; 24)