AKP'li kurmayları sahaya indiğimizde halkın yüksek enflasyondan çok şikâyet ettiğine tanık olduk. Mücadelemizi anlatmakta zorluk yaşadık

Bu yüzden halkın bize olan güveni sarsıldı öz eleştirisi yapıldı…

Peki, sadece bu muydu?

Bu sözler önemliydi;  milletimizin kararına hürmetsizlik etmeyeceğiz milletimizin oyuyla seçilmiş tüm yerel yöneticileri şehirlerinin hayrına yapacakları işlerde destekleyeceğiz…

Peki, şehirlerin hayrına yapılacak işleri bu güne kadar neden desteklemediniz? Bu sorunun cevabını veremiyorlar…

Ama halk cevabını sandıkta veriyor…

+++++

Partililer Erdoğan'a güveniyor… Yerel yönetimlerde ise, partiyi sorumlu tutuyor ve faturayı onlara kesiyor. Başka partiye oy vermek istemeyen seçmen de sandığa gitmemeyi tercih ediyor. 

AKP'de yerel seçimler döneminde teşkilatların çalışmalarında da sorunlar yaşadığı başta İstanbul, Ankara, Bursa, Denizli, Eskişehir, Muğla, Antalya, Balıkesir Afyon, Kütahya, Uşak olmak üzere pek çok büyükşehir ve il belediye başkan aday belirleme konusunda hatalar yapıldığı konuşuluyor.

Eskişehir’de ise bu hatalar açıkça yazılıp çizilmişti…

Dinlemediler…

Ne diyorlardı! 15 jde 15 bej..

+++++

AKP kurmaylarının kendi arasındaki değerlendirmelerde millet bize iyi bir tokat vurdu. Tokadı genel seçimlerde değil, şimdi vurarak kendinize gelin, halkın sesine kulak verin düzeltin mesajını verdiler diyorlar.

2002'den AK Parti'yi konuşuyoruz. 2002'den 2022'ye kadar. Dile kolay bu.  22 yıllık süreç çok kolay geçirilen bir süreç değil. Bu dönemlerde AK Parti o kadar uzun iktidarda kaldı ki dönem dönem farklı ekiplerle farklı yapılarla farklı insan gruplarıyla da çalıştı…

Şimdi onlarda siyaset doğal olarak yavaş yavaş onları da tüketti. Bugün 10 ay önce bu seçim sonuçları böyle çıksaydı 10 ay önce mi konuşacaktık bunu. 10 ay önce hiçbir şey konuşmadık AK Parti seçimi kazandı da, 10 ayda mı bütün bu mesele ortaya çıktı. Elbette değil…

Bu uzun zamandır devam eden bir diyalektik sonuç… Bir idrak edilme meselesinin bir aşaması olan tepkisel evrim.

Biz yazdığımızda pek anlamlı olmuyor.

Cumhurbaşkanı çıkıp kan ve ruh kaybı yaşıyoruz demesi çok daha anlam içeriyor.

O kan ve ruh kaybı 22 yıl boyu yaşananlarla ilgili…

Türkiye'de büyük hayaller büyük vaatleri vardı… İleri demokrasiye geçecektik. Kişi başına milli gelirimiz 25 bin dolar olacaktı.

Palavralar bir bir ortaya çıktı…

İsterseniz 2002’den başlayın verileri incelemeye. Nasıl yoksullaştırıldık?  Çarpıcı verileri okuyun…

Emekliden başlayın.

+++++

Başarısızlıklar için yapılan eleştirilerde hep şu cümleyle karşılaştık…

Sayın Tayyip Bey'in pek bir hatası yok etrafı çok kötü…

 

Peki, ordu savaşa girer zafer kazanılırsa önce komutana yazılır. Kaybedilirse de önce bedeli komutan öder değil mi?

Ben, Sayın Erdoğan'ın şu tablonun birinci derece sorumlusu olduğunu düşünüyorum. Çünkü 10 ay önceki tablonun da birinci derece sorumlusu Erdoğan değil miydi? 10 ay önce bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan dışında hiç kimse % 150 enflasyonun olduğu, alım gücünün gittiği bir ülkede seçim kazanabilir miydi?

Kazanamazdı…

Ama Erdoğan 28 Mayıs seçimlerini kazandı.

CHP’DE DEĞİŞİM RÜZGÂRLARI DEVAM EDECEK

Cumhuriyet Halk Partisi bence değişim rüzgârları ile birlikte çok dengeli makul ve ötekileştirmeyen, çamur politikalarının dışında politik bir barışçı umut dilini kullanarak tarihi bir başarı elde etmiştir…

Bence, CHP  Türkiye ittifakına  tekrar kollarını açarak, toplumu dinleyerek, bu ülkenin ötekileri diye nitelendirilen kesimlere de kulaklarını ve gözlerini açarak, bakarak ve yerelde çözümler üreterek ,sosyal belediyecilikte dezavantajlı kesimlere dokunarak, yolsuzluktan uzak durarak, büyük bir başarıya daha imza atabilir…

AKP’nin daralttığı, nefes aldırmadığı kesimler için bunu yapabilir. Bu birikim sosyal demokratlarda var…

 

CHP, topluma yeniden bir umut olmuştur. Yeniden umut demek yeniden yaşam demektir. Muhafazakâr, mütedeyyinlerin bile AKP için  “yetti artık” dedikleri bir noktada özgürlük alanlarını genişletmek Türkiye’nin önünü açmak demektir.

AKP zenginlerin partisi oldu… Varlıklıların vergi borçları silindi…

Dünün mücahitleri, müteahhit oldu.

Şatafat ve kibir onları itibardan tasarruf edilmez anlayışını yaşamlarına intibak ettiler.

Kimisi ıstakoz yeme hasretini sosyal medyasında paylaşarak poz verdi..

Bunlar hiç gözden kaçmadı…

Eyvallah…

Enflasyonla kaşıkla verip kepçeyle aldılar. Fakirden zengine bir ekonomik transfer oldu.

AKP ayakta kalmalıydı…

4X4’ler, konaklar, villalar, avantalı hayatlar çok hoşlarına gitmişti.. Her şeye müsait oldular…

 

Saygın bir ülke ancak demokrasiye ve anayasal kurallara uymakla olunur…

Her şeye müsait olanlara yurttaş 31 Mart’ta okkalı bir tokat attı. Ancak görüyorum ki hala ders almış değiller. Aynı tas aynı hamam devam ediyor…

Durmak yok fakire kuru ekmek, milletvekiline Monako’da ıstakoz…

Eeee AKP’ye yakışır. Alıştırıldılar artık.

Durmak yok… Yemeye devam…

++++

Baruch Spinoza

Siyasetçiler, insanları en iyi biçimde yönetmekle değil, daha çok onları oyuna getirmekle uğraşan kişiler olarak bilinirler.

Tractatus polıtıcus (politik inceleme) kitabından