Deniz Çağlar Fırat
'Bazen internet konusunda çocukları koruyucu ve kollayıcı konuşmalarım yanlış algılandı. Aşırı sansürcü gibi yorumlar yapıldı. 17 yaşına kadar çocuklara kontrol uygulamak sansür uygulamak değildir. Çocuklara kontrol uygulamak anne babalık yapmaktır aslında, öğretmenlik yapmaktır. 17 yaşına kadar çocuklardan biz sorumluyuz. Bu kadar sorumlu olduğumuz konuda çocukları başıboş bırakmak uygun değil. İnternet aslında yetişkinler için hazırlanmış bir mecra. Çocuklar kullanırken kontrolü bırakırsanız sıkıntı. Öte yandan dijital yaşam diyoruz. Artık dijital yaşam demememiz lazım aslında. Çünkü dijitallik yaşamın içinde artık'Bu ifadeler dijital yaşamda çocuk kavramı üzerine 20 yıldır çalışan Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ferhan Odabaşı'ya ait. Bundan 2 yıl önce Geçtiğimiz yayın dönemlerinde ES TV'de Doç. Dr. Hıdır Karaduman ile birlikte hazırladığımız 'Kahve Tadında-Eğitimsel Bakış' programına konuk olan Ferhan Odabaşı'nın anlattıkları çocuklarımızın ne kadar tehlikeli sularda yüzdüklerini ortaya koyan cinstendi.
Dijital yaşamla birlikte değerlerin nasıl değiştiğini anlamamız için Ferhan Hocanın şu sözlerine kulak vermemiz bile yeterli;
'Dijitalleşirken yaşanan en büyük travma ailelerin çocukların gerisinde kalması oldu. Geleneksel Türk ailesinde otorite vardır. Bu sistem otoriteyi değiştirdi. Öğretmenlere, çocuklara üzülmüyorum, babalara da o kadar üzülmüyorum çünkü iş yerinde onlar internete daha önce başladı. Annelere üzülüyorum çünkü onlar çok geride kaldılar. Yani anneler için bir şey yapamadık. O zaman ne oldu? En fazla dijital konuları bilen çocuk otorite oldu, çocuktan eda ve tavır süzülmeye başladı. Tersine bir bilgi akışı oldu. Halbuki bizim vermemiz gereken farklı değerlerimiz vardı. Örneğin: başkalarını incitmemek, hoşgörü, sakin olabilme gibi çocuklarımıza öğretemedik bazı konuları. Rol model olamadık'
Öğretenin çocuk, öğrenenin anne-baba olduğu bir aile modelinde değerlerin nasıl yer değiştireceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunu bir yana bırakalım, çocukları bekleyen tehlikelere kulak kabartalım;
'Çocuklarıyla çok müstehcen sayılabilecek pozlar veriyor aileler. Maalesef çocuk istismarına çalışan bir dolu insan var. İnternet, var olan zaaflara yeni bir şey getirmedi, zaaflara daha kolaylık sağlar hale geldi.'
'Dünyada pedofili lobisi diğer lobilerden daha kuvvetli durumda. Maalesef çocuklarınız için internete koyduğunuz bir resmin nereden nasıl çıkabileceğine dair bir fikriniz yok. Aileler bu konuda çok aciz. Mesela dünya güzeli kızınızın remini koydunuz facebook'unuza. Diyorsunuz ki sadece arkadaşlarım biliyor. Arkadaşlarınızdan arkadaşlarına gider oradan başka yerlere... Nereye gideceğini bilemezsiniz'
'Şu anda en büyük tuzak ödev sitelerinde. Ödev sitelerinde link ile çocuğu pornografik sitelere yönlendiren, kandırmaya yönelik şeyler var. Mesela çok meşhur şarkıların içinde pornografik sitelere götüren linkler var. Çünkü biliyor çocuğun hangi şarkıyı dinleyeceğini. Mesela çizgi film izletiyorsunuz çocuklarınıza. Kesinlikle çocuklarınızı yalnız bırakmamanız lazım. Bu siteden çocuklarına seyrettirirken birden bir savaş görüntüsü gelebilir, uyuşturucu kullanmış birinin görüntüsü gelebilir…'
Prof. Dr. Ferhan Odabaşı, bilgisi ile öngörüsü ile ES TV ekranlarından uyarılar yapmış, bu alanda uzun yıllardır çalışmalar yapmış birisi. Bugün Ferhan Hoca gibi diğer bilim insanlarının dijital yaşam üzerine çalışmalarının bir araya getirilerek toplumu bilgilendirdiği çok önemli bir bilim merkezi Anadolu Üniversitesi bünyesinde Eskişehir'de faaliyete geçti: SODİGEM.
Bu kurumun çalışmaları günümüz dünyası için büyük önem taşıyor. Çünkü artık hem bireysel gelişimlerimiz hem de toplumsal ilişkilerimiz dijital ağ üzerinden şekilleniyor. Siyaset bile… Bu hususta ailelere çok büyük görevler düştüğünün altını çizmeye gerek yok sanırım. Bu uyarılara kulak kabartmak sağlıklı bireyler yetiştirmek için hayati önem taşıyor.