İnan Çalışır yazdı.

İki nokta arasındaki yolculuğumuz.
Ya da iki ezan arasındaki ömrümüz.
Peki, bu yolculuğa çıkan her insan isteklerini gerçekleştirebilir mi?
Mademki her şey eksik kalacak bu kadar hırslanmak, savaşmak, tüketmek, gönül kırmak, istediğini elde etmek için her şeyi hak görmek yolcu için yolculuğu değersizleştirmez mi?
Keskin, net yargılardan ifadelerden hep uzak kaldım.Çünkü yaşam kendi bildiğini kendi enerjisini istediği gibi yerli yerine koyacaktı.. bazen susacak, bazen coşacak ve hep mücadeleye devam etmemizi istiyordu..
Tüm felsefeci ve bilim adamları soru işaretlerinin bol olduğu yaşamı anlamaya çalışmışlardır.
Doğup yaşayan ve sonra dünyadan ayrılan insan bu yolculuğu boyunca ne kazandı ya da ne kaybetti?
Bu dünyadaki görevini yerine getirebildi mi?
Sorgulayan insan gerçeği bulur. Öğrendikçe kendini tanır. Usta yazarımız Yaşar Kemal'in de söylediği gibi 'insan korkularının üstüne gittikçe insanlaşır'. Yola çıkarken bir bilinmezliğe doğru gideriz. Bizi de kendine asıl çeken budur; Ne olacağını merak etmek. Ya en dibe vururuz ya da kendimizi buluruz. Yolculuk kendini aramakla başlar.
Bizim kültürümüzde yola çıkanlara uğurlar olsun denir. Azığını alan yola koyulur. Ayrılık çeşmeleri adını koymuştur Anadolu yola çıkanların uğurlandığı çeşme başlarına. Yoldan gelecekler bu çeşme başlarında beklenir, karşılanır. En çok sevdiğim cümlelerden biridir; 'hayat 15 dakika sonra yağmur yağacağını bilip sokağa çıkabilmektir'. Göze alırsın yola çıkarken yolun zorluklarını. Yine de diretirsin içinde kocaman bir gitmek isteğiyle. Kendini keşfetmenin, yeni yerler görmenin, hayatına yeni tecrübeler kazandırmanın karşı konulmaz çekiciliğine kendini bırakırsın.
Rehberiniz iyi değilse eğer yolunuzu şaşırabilirsiniz. Peki, ne yapmamız gerekiyor? Doğru rehberi nasıl bulacağız? Harekete geçmeyip bekleyecek miyiz? Belki de yapılacak en doğru şey sadece ayağa kalkıp yola çıkmaktır.
Sonuç olarak duran her şey tozlanır.
Peki, nereye gitmeli, nasıl yapmalı da yeni şeyler öğrenmeli? İçinden çıkamadığımız durumlarda bir bilene olan ihtiyacımız, aynı duyguları aynı zorlukları ve aynı sevinçleri hissetmiş sanki önceden tanıyormuşçasına bir cana denk gelebilmek.. aynı yöne giden insanlarla sohbet edebilmenin, anı yaşamanın, hayatı paylaşmanın erdemine varabilmek..
Hayat güçlü kalabilen yolcuların yanındadır. Defalarca aynı sonucu çıkarmış bir sebep belki sende aynı sonuca varmayacaktı. Aynı yerde yürümek, aynı yiyecek ve içecekleri tüketmek, aynı insanlar, aynı sesler.. Birbirinin aynı olan her gün yaşanmış sayılır mı, bizi boğup tüketmez mi?
O halde kendini yaşama bırakmalı.
Dışarı çık dostum hayat gürül gürül acısı tatlısıyla akıyor. Senin de bir yolun olsun, sen de başkalarının yollarından geç. Bu dünyadaki yolculuğun senin, bizim, hepimizin olsun, yeter ki enerjimizi doğru alanlara doğru zamanlarda aktarabilelim..
Ne diyordu Orhan Veli;
Heeey
Ne duruyorsun be, at kendini denize:
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, Her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere...
Yolunuz açık olsun,