O'nu 18'li yaşlarımda okumaya başladım. 'Suç ve Ceza' beni onunla tanıştıran ilk eserdi. Sonrasında 'Yer Altından Notlar', 'Kumarbaz', 'Karamazov Kardeşler', 'Beyaz Geceler' mekan oldu sohbetlerimize. İnsan ruhuna yolculuğa onunla başladım diyebilirim. Evet, dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olan Fyodor Mahayloviç Dostoyevski'den söz ediyorum. Çöküş toplumu sürecine girdiğimiz bu dönemde ona ne kadar ihtiyaç duyduğumuzun bir kez daha farkına varırken bu hafta sütünlarımızı ruh analisti, kalem üstadı, zekanın temsilcisi Dostoyevski'ye ayırdık. Önemli filozof, bilim adamı ve yazarların hakkında tarihe geçmiş sözleri temelinde Dostoyeski'yi okumaya çalışacağız.
Ünlü Alman Filozof Neitche : Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur.' derken 'İnsanın anka kuşu gibi küllerinden kendini yaratması' gerektiği fikrinin temeline Dostoyevki'yi koymuştur. Dostoyevski Neitche için iyi bir öğretmendir. Rus Kalem, Neitche'nin insanın önyargılarını yıkmasıyla özgür olunabileceği felsefesine kaynak olmuştur.
Freud ise bilinçaltına yaptığı yolculukta Dostoyevski'yi kaynak olarak göstermiştir. İd-Ego-Süperego üçlüsüyle bilinçaltının yollarını aydınlatan Freud 'Dostoyevski olmasaydı eğer, psikanaliz biraz beklemek zorunda kalacaktı.' önermesiyle büyük ruh analistinin gücüne dikkat çekmiştir. Anlıyoruz ki; Dostoyevski, insan davranışlarının kökenini tespit etme yolunda psikiyatristlerin feneri olmuştur.
Atomu parçalayan Einstein için Dostoyevski Einstein'e bütün bilim insanlarından daha fazlasını veren kişidir, Gauss'tan bile fazla; bir başka deyişle Kuantum fiziğinin babası 20. Y.Y.'nin büyük dehası Einstein'in mc2'sinde de Dostoyevski'nin de izleri vardır.
Dünya edebiyatının mümtaz isimlerinden biri olan Albert Camus: 'Suç ve Cezayı okuduktan sonra ilk kez, yeteneğim hakkında kesin bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme olasılığını ölçüp tarttım.' deme cesaretini göstererek Dostoyevski'nin kalem gücü çıtasının yüksekliğine dikkat çekmiştir.
Ünlü şairimiz Cemal Süreya: 'Dostoyevski'yi okudum o günden beri huzurum yok.' diyerek Dostoyevski'nin insan ruhunun gerçekleri üzerine yaptığı tespitler kanalıyla insanın trajedisinin tanığı olmuştur.
Stefan Zweig'in Dostoyevski tespiti de çok ilginç ve çarpıcıdır: 'Zweig'e göre Dostoyevski psikologların psikoloğudur; Dostoyevski bilinçdışının yeraltı dünyasına doktorlardan, hukukçulardan, suç uzmanlarından ve psikopatlardan daha derin bir şekilde sokulmuştur; bütün insanlığın son sınırı Dostoyevski değilse hiç kimsedir.' Zweig hukukçuların ve doktorların Dostoyevki'nin ruh tahlillerinden faydalanması gerektiği iddiasında bulunmuştur.
Özetle diyebiliriz ki; hak, ahlak, adalet, birey ve topum gerçekleriyle yüzleşme, önyargıları yıkma, zafiyetlerle barışma, düşünme ve üretme, ahlakı/merhameti merkeze alma, iç dünyaya yolculuk sahalarında deha dolu eserler veren Rus Filozof ve Yazar Dostoyevski'ye her zamandan daha çok ihtiyacımız var. İnsan ruhunun körleştiği, üretimin tüketimin gerisinde kaldığı, bilgi yerine vesvese ve kaygılarla hareket edildiği, menfaatin ahlakın/merhametin önüne geçtiği, cesaretin aptallık, korkaklığın ise kurnazlık olarak tanımlandığı bu düzende 'Dostoyevski'yi okumak' ve ondan öğrenilenleri hayata geçirmek bir insanlık görevidir, haksızlığa ve zulme karşı çekilen bir isyan bayrağıdır.
Selam olsun merhametin, cesaretin, zekanın, adaletin, ahlakın, bağımsızlığın evrensel kalemi Dostoyevski'ye…