Eskişehir ile ilgili geçmişte verilen sözler var.

Pek çok konu, “Şehrin böyle bir sorunu var, neden halledilmiyor?” sorularıyla ortaya çıkmadı.

Kamuoyunun uydurduğu ya da işine geldiği gibi yorumladığı meselelerin çok dışında.

Bizzat iktidarda olup da iktidar tarafından verilen sözler çoğu!

Onlardan birisi de şehir sanayisinin limana bağlanması meselesi.

Söze veren iktidarın en yüksek yetkilisi…

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Eskişehir ziyaretleri sırasında verildi.

Bu nedenle kamuoyunun bu sözün peşine düşmesi son derece doğal.

Düşmesi kadar da gelişmelerden haberdar olmak istemesi de son derece gerekli…

Konuyla ilgili ilk bilgileri de AK Parti Milletvekili Ayşen Gürcan’dan alıyoruz.

ESTV’de konuşan Gürcan, liman bağlantısıyla ilgili görüşmelerin Ankara nezdinde sürdüğünü söylüyor.

Bununla ilgili yapılan görüşmelerde ise hem Strateji Başkanı’nın hem de Ulaştırma Bakanı’nın projeye sıcak baktığını belirtiyor.

En güzel bilgi olarak da limana demiryolu ile bağlantı için tüm plan ve projenin de hazır olduğunu belirtiyor.

AK Partili Milletvekili Ayşen Gürcan, geriye sadece projenin yatırım programına alınmasına kaldığını ifade ediyor.

Umudumuz, Sayın Gürcan’ın sözünü ettiği sonucun gerçekleşmesi ve şehre büyük katma değerlerin kazandırılması…

*********

ESKİŞEHİRSPOR NEDEN YOK ANLIYOR MUSUNUZ?

Gazeteci Cem Dizdar, katıldığı bir programda Türk futboluna dair tespitler yapıyor.

Bizim yıllardır anlattıklarımızı, söylemeye çalıştıklarımızı yaygın medyaya taşıyor.

Hatta ülke futbolundaki bugünkü duruma;

“Kültürel şizofreni” adını koyuyor.

Evet, meslektaşım ülkede futbol adına yaşananları bir kültürel şizofren durumuna benzetiyor.

Gerekçeleri de çok yerli ve yerinde tam da günümüzü anlatıyor.

Örneğin;

“Samsun’da doğup büyüyen bir kişi, Beşiktaş’ı tutuyorsa burada bir kültür sorunu vardır” diyor.

Devamında, “Böylesi bir kültürel yozlaşma İngiltere’de hiç yaşanmaz.

Almanya’da adı bile anılmaz.

İspanya’da diğer yerlerde böylesi bir duruma rastlayamazsınız.

Doğduğu kentin farklı takımı varsa ancak politik ya da tarihsel gerekçelerle yine kentinin takımlarından birisini tutar oradaki kişi” ifadelerini kullanıyor.

+++

Zannediyorum ki, ülke futbolunun yaşadığı kaosun asıl sebebi başka türlü anlatılamazdı.

Türk futbolunun Balkanlar’dan öteye geçememesinin nedeni bu kadar yalın ortaya konamazdı.

Çünkü yaşadığı şehir, ilçe hatta köyü dışında başka bir yer görmeyenlerin bile İstanbul takımlarının peşinden kendi hayatından vazgeçercesine koşmasının psikolojik başka anlamı olamaz.

Ortaya çıkan, daha doğrusu çıkarılan bu güçle mücadele bu yüzden kolay değildir.

Mevcut güçlerin mücadelesi maalesef Türk futbolunu zenginleştiren diğer kültürleri yok etmiş, etmeye devam etmektedir.

İşte bu yüzden Türk futbolunda Eskişehirspor, Bursaspor, Karşıyaka, Kocaeli, Zonguldak gibi futbol kültürü olan takımlar yoktur.

Var olanları da mevcut sistem çarçabuk eler ve sistem dışı bırakır.

Çünkü büyük güçler, kendi mücadelelerine başka güçlerin müdahil olmasını asla istemez!

************

EMEKLİ ÇAY DA İÇEMİYOR!

Bir kaç gündür esnaf kesimi çok hareketli.

Hareket, işlerin çok da iyi gitmediğinden kaynaklanıyor maalesef.

Mevcut enflasyonda en çok etkilenen kesimlerin başında geliyor esnaf.

Girdileri yükselmiş de yükselmiş.

Sattığı bir ürünü yeniden rafına koymak isterken daha farklı bir fiyat ödemek zorunda.

Bu da daha önce sattığı üründen elde ettiği karın buharlaşıp uçması demek.

+++

Zamlar, işyeri kiralarının fahiş noktalara gelmesi, yeniden ürün temininde yaşanan sıkıntılar, kredi bulamamak gibi daha onlarca sorunla boğuşuyor esnaf.

Bunlardan birisi de yılların kültürünü yaşatan kahvehaneler.

Gazetemizin dünkü manşetinde Oda Başkanı Zeki Çoban’ın serzenişlerini okudunuz.

Sıkıntılarını anlatan Başkan Çoban’ın söylediklerinin arasında bir tespit var ki, gerçekten yürek yakan türden.

Şunu diyor Başkan Çoban;

“Emekli çok büyük geçim derdinde. Kahvehanelerin en büyük müdavimleri olan emekliler bu nedenle kahvehaneye uğrayamıyor. Uğrasa da ne oyun oynayabiliyor, ne vakit geçirebiliyor ne de bir yakınına çay ısmarlayabiliyor. Bırakın ısmarlamayı kendisi bile bir bardak çay içemiyor!”

+++

Bu sözler, üzerinde çokça düşünülmesi gereken cümleler içeriyor.

Bir ülkenin emeklisi vaktini geçirdiği, sosyalleştiği kahvehanelerde bir çayı masraf olarak görüp içemiyorsa sıkıntı çok büyük demektir.