Dilimizde ‘sanmak’ kavramı ile ilgili olarak kaynaklarımdan ulaşabildiğim atasözlerimiz şöyle:
Abdal ata binerse bey oldum sanır, şalgam aşa girerse yağ oldum sanır.
Sonradan görme, hak etmediği yere gelince kendini dev aynasında görüp böbürlenir.
Anası ölen hanım olur, babası ölen bey olur.
Ata öldüğünde erkek babanın, kız annenin görevlerini üstlenir. Bu durumu abartanlar da vardır
Aç köpek, kuru ekmeği bulunca padişah toyuna kondum sanırmış.
Açın karnını doyurabileceği hemen her şey, çok önemli ve çok kıymetlidir.
Aç tavuk, düşünde darı görür.
Maddî ve manevî yönden yoksul kişi, özellikle günlük kaygılarda kendini varlık içinde tasarlar ve bu hayal gücüyle avunur.
Aç toku aç, tok açı tok sanırmış.
Herkes; herkesi özellikle açlık tokluk yönünden birbirinin aynı sayar, birbirine o gözle bakar.
Adam sandım eşeği, anlıma vurdu t.şağı.
Görgüsüze, cahile değer vermek onu şımartır. Böylesi yapılanın kıymetini bilmez, terbiyesizce davranır.
Adam sandım tacından; adam ölmez acından.
Görünüşe aldanmamalıdır. Açlık ne kadar zor olsa da kişiyi öldürmez.
Adım kervan; yüküm palamut.
Bilinen bir iş yapıyorum sanılıyor ama yaptığım iş, hiç de bilindiği gibi değil.
Adımız orospudur fakat hâlâ ekmeğimizi kuru yeriz.
Ünümüze bakmayın, durumumuz sandığınızın aksidir.
Ağzı bal yapan arının kuyruğunda iğnesi, vardır.
Her yüze gülen ve iyi davranan dost sanılmamalı; söylenen her söz de doğru kabul edilmemelidir.
Ahmak gelin, yengeyi halayığı sanır.
Akılsız kişi, kime iş buyuracağını bilemez.
Alaca /gök keçiyi gören, içi dolu yağ sanırmış.
Bir şeyin dış görünüşü, onun içini belli edemez. Belli edeceğini kabul eden, aldanır.
Alçacık gördüğünü, bozacı eşeği sanma.
Kişinin değeri, kılık kıyafetiyle değil kişiliğindeki niteliklerle ölçülür.
Alçak yerde tepecik, kendini dağ sanırmış.
Çevresinde kendinden daha değerli ve daha bilgili kimse bulunmayan cahil, çevresine bilmişlik taslar.
Ana ile kız dövüşmüş, komşu da sahi sanmış.
Ana kız kavgasına itibar edilmez. Onlarınki dövüş sayılmaz.
Arlı arından korkar, filan da sanır ki kendinden korkar.
Hayâ sahibi, aksilikleri hesap edip yanlış yapmaktan çekinirken muhatabı onu korkuttuğunu zanneder.
Aşeren kadın, kil köpüğünü pekmez sanır.
1. Aşeren, canının ne istediğini iyi bilir, iyi bulur.
2. Aşeren aşırı istek duyduğundan bazen hata da yapar.
Âşık âlemi kör, dört yanını duvar sanır.
Aşığın çevresiyle ilişkileri zayıf, sözleri ve davranışları tutarsızdır.
Âşık dünyayı, maşukasının aynası sanır.
Âşığın gördüğü her şeyde sevgilisi, vardır.
Ateşi külde saklarlar.
Üzüntü ya da kin zamanla unutulmuş görünse de bu duygulara sebep olan söz ve davranışlarla yeniden karşılaşıldığında küllenmiş sanılan duygular, ortaya çıkar.
Atının tımarını kendin yap da ar sanma, yemini çifte ver eksiğini kâr sanma, kendi elinle atını ellere salma.
Kişinin kendi işini kendinin yapması başkasının yapmasından çok daha iyidir.
Ayının dişini görmeyen, başını kabak sanır.
Kaba birinin kızgınlığını görmemiş olan, onu, duyarsız zanneder.
Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır.
Malı kendi kazancı ile değil miras yoluyla elde eden kişi, onun ne sıkıntılarla ve ne büyük çabalarla sağlandığını bilemez.
Beylik tastan su içen kanmaz.
Haklı olduğunu sanarak yönetimin kurallarına karşı gelinmemelidir.
Bildiği, yanıldığına yetmez.
Bildiğini sanıyor ama aslında pek bir şey bildiği yok.
Bilen bilir, bilmeyen aslı var sanır.
Konuşulan bir olayın aslının olup olmadığını ancak gören bilir, görmeyen ama söylenenleri duyan da dedikoduları gerçekmiş gibi kabul eder.
Bilen bilir; bilmeyen bir tutam mercimek sanır.
Bilen işin aslını, bilir, bilmeyen de işi basit bir şey zanneder. Konu, her zaman yanlış anlaşılabilir.
Bilmeze danış bildiğini işle.
İyi bildiğimizi sandığımız bir işe girişmeden önce bizden daha tecrübeli ve bilgili kimselere danışmamızda büyük fayda vardır.
(Devam edecek)