Şehri dolaşıyoruz…
Bakkala, manava, markete, kahveye, dostlarla sohbete gidiyoruz.
Selam faslından sonra ağızları açan ilk cümle “Zam” oluyor.
“Duydun mu akaryakıt yeniden zamlanacakmış” diye atılan oluyor hemen.
Bizim aklımızda ise mahalli seçimler var elbette.
“Büyükerşen yeniden aday olacakmış galiba” diye bir lafı dudağımızın ucuyla söylemeye çalışıyoruz…
“Ama kimse oralı değil!”
“Emekliye verdikleri maaşları gördün mü?” diye lafı ağzımıza tıkıyorlar.
Vazgeçmiyoruz…
Vatandaşın yerel seçim nabzını ölçeceğiz ya aklımızca…
Bu kez genel merkezlerde olan bitenden laf açıyoruz…
Yine dilimizin ucundan, “CHP Genel Merkezi de karışıkmış, sonu ne olur ki?” diye soruyoruz…
Duyan bile yok!
Sanki ortaya bir laf etmemişim gibi devam ediyor ahali…
“ÖTV zamları da sürecekmiş. Şimdi de vergi artıracak farklı kalemler arıyorlarmış.
Dolar daha da artacakmış, ev kiraları da” sözlerini ardı ardına işitiyoruz.
+++
Canımız sıkılıyor…
‘Şöyle bir çay bahçesine gidip, gölgede serinleyip hoş sohbet edelim’ diyoruz.
Öyle ya, halkın siyasette lafın belini büktüğü yerler tam da oralar…
“AK Parti’nin adayı kim olsun?” sorusunu deşer dururuz…
Nerdeeee…
Vatandaş içtiği çayın fiyatını sorguluyor.
“Çay, kahve de içemeyeceksek artık!” diye bir başlıyor yangına durdur durdurabilirsen.
“Eskiden şöyle güzel bir mekâna gidip çayımızı, çorbamızı söyleyip ağız tadıyla muhabbet ederdik;
Şimdi bir çay içip evin yolunu tutuyoruz” feryatları ile başlıyor laflar.
Sonra muhasebe kısmı başlıyor.
“Eskiden kahveye verdiğim parayı şimdi elektrik faturasına ayırsam yine olmuyor” diye tutmayan bütçeler dökülüyor ortaya.
+++
Aslında bugün yerel seçimlere giderken siyasetteki son dedikoduları yazmayı istiyordum ama;
Birkaç gündür şehirde halkın yaşadığı hezeyana tanıklık edince vazgeçtim.
Siyaset yazmanın, yerel seçim aritmetiği yapmanın, parti kulislerine girmenin okuyucuya da ayıp olacağını düşünüp, aklımdakileri bir süreliğine ertelemek istedim.
Çünkü;
Baştan beridir yazdığımız üzere halkın, milletin gündeminde ne siyaset ne seçim ne de benzer başka bir şey var!
Sokağı delikmiş, çöpü kokuyormuş, caddesi pismiş falan…
Hiçbir şey umurunda değil Eskişehirlinin.
Herkesin ağzında varsa yoksa geçim derdi.
‘Kirayı nasıl ödeyeceğiz, çocuğu nasıl okutacağız, toruna nasıl para yollarız, ay sonuna nasıl çıkarızın’ içli içli düşünmeleri, planları, hesapları var.
Anlayacağınız…
Halk siyaset değil, batmış bitmiş ekonomiyi konuşuyor…
Vay be…
Nereden nereye…