Tüm insanlar sevgiyi bilerek doğarlar. Küçük bir çocuğun hiçbir zaman bir önyargısı yoktur. Bir çocuk ırk ayrımını bilmez, nefreti bilmez, dininden, kültüründen, milletinden dolayı insanları sınıflandırmayı, insanlara zulmetmeyi bilmez.
İnsanlar insana daima huzursuzluk ve rahatsızlık verir. Şu an dünyada insanların çoğunluğunun huzursuzluk içinde yaşamalarının temel sebebi kendileridir. İnsanların büyük bir kısmı zor olanı seçmiş, gerçek hayat zannetmiş ve sevmek yerine nefret etmeyi kolay görmüştür. Sevgi üzerine yaratıldıklarını unutmuş, kin besleyerek, sürekli yeni düşmanlar edinerek, her şeyi güzellikle çözmek yerine sürekli şikâyet ederek kendileri için bir zulüm sistemi oluşturmuşlardır. Bu bir zulüm sistemidir çünkü nefret ve sevgisizlik içinde bir insanın rahat ve mutlu yaşaması mümkün değildir
Sevgi, bakıştır.
Sevgi, selamdadır.
Sevgi, tebessümdedir.
Sevgi, hatır soruştadır.
Sevgi, yardım ediştedir.
Sevgi, bazen bir geçmiş olsa da, bazen da bir teselli tavsiyesindedir.
Sevgi, pişirilen yemektedir.
İçimizde var olan bir duygudur sevgi… Kalbimizde olan bu duyguyu kilitli kasalarda bulunan kıymetli evraklar gibi saklamaktan vazgeçip; insanlar ve tüm canlılarla paylaşmak gerekir böylece kutsallaşır ve evrenselleşir. Sevgi öğrenilmez öğretilemez… Sevginizi paylaşın ki herkes ortak olsun sevginize ve bu duygu ki paylaştıkça büyüsün…
Sevgi bir alış- veriş değildir… Sevgi veriş alıştır… Çünkü vermeden alınmaz… Hesapsızca, beklentisiz verilecektir ki geri dönüşü kat be kat büyüsün… O onu insanlara sunduğumuz sürece sevgidir… Yüreğimizin bir köşesinde esir kalsın diye verilmemiştir sevgi...
Sevgi henüz dünyaya gelmeden, yaşamla buluştuğumuz an tanıştığımız ilk olumlu duygudur. Sevgi sahip olduğumuz olumlu değerler içinde ilk sırada gelir. Sevgiye olan gereksinimimiz azalmaz ya da başka bir duyguyla telafi edilemez. Yaşla ilişkili olarak sevgi duyduğumuz kişiler, şeyler değişse de sevgi yaşam boyu en temel gereksinimimiz olarak hayatımızdaki sihirli etkisini sürdürür. Sevgi her türlü canlının varoluşuna anlam katan en güçlü enerji kaynağıdır. Sevmek seveni de sevileni de besler. Sevginin aşırısı olmaz.
KISSADAN HİSSE…
İmam mezarlıktaki işini bitirmek üzereydi. O anda elli yıllık karısını kaybeden 78 yaşındaki adam: ' Onu ne kadar çok sevdim.' diyerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Yaşlı adamın yaşlı sesi mezarlıktaki asil sessizliği bozmuştu. Mezar başındaki diğer aile bireyleri ve dostlar şok olmuşlardı, şaşkınlık içindeydiler. Yetişkin çocukları, alı al moru mor babalarını yatıştırmaya çalıştılar:
'Tamam, baba. Seni anlıyoruz.'
Yaşlı adam gözlerini dikmiş, kazılan mezara yavaş yavaş inen tabuta bakıyordu...
İmam duasına devam etti. Törenin sonunda, aile bireylerini ölüm töreninin kapanışı olarak mezarın üstüne toprak atmaya çağırdı. Yaşlı adam hariç hepsi sırayla toprak attılar. Yaşlı adam hala: 'Onu ne kadar çok sevdim.' diye sesli sesli konuşuyordu. Kızı ve iki oğlu konuşmasını engellemek istediler, ama o devam etti: 'Onu sevmiştim!'
Kalabalık mezarlığı terk etmeye hazırlanırken, yaşlı adam gitmemekte direniyordu. Gözlerini mezara dikmiş, bakıyordu. .Bir dostu yanına yaklaştı: 'Kendini nasıl hissettiğini biliyorum, ama gitme zamanı geldi. Buradan ayrılmalı ve kendimizi hayatın akışına bırakmalıyız.' dedi. Yaşlı adam çaresizlik içinde bir kez daha 'Onu ne kadar çok sevdim...' diyerek söylendi. 'Beni anlamıyorsunuz,' dedi dostuna 'ama ben bunu ona sadece bir kere söyleyebildim.'