Her cuma günü cuma namazlarında hutbede okunmasından dolayı çok aşina olduğumuz bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz (c.c.) bizlere; “Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor” (Nahl 16/90) buyurmaktadır. Râgıb el-Isfahanî Kur’an kelimelerini açıkladığı el-Müfredat adlı eserinde, ayette geçen “adalet” ve “ihsan” kavramlarını; “Adalet; iyiliğe karşı iyilik, kötülüğe karşı kötülük olmak üzere yapılana denk bir şekilde karşılık vermektir; ihsan ise iyiliğe daha fazlasıyla, kötülüğe daha azıyla karşılık vermektir” şeklinde açıklamıştır.
Allah Teâlâ’nın biz kullarına ihsanı emrettiğini ifade eden bu ayetin tefsirinde ihsan kavramı; özveride bulunmak, kulun Allah’ı görür gibi ibadet etmesi, kendisi için istediği iyilikleri başkaları için de istemesi, tevhidde samimiyet olarak açıklanmıştır.
Cibril Hadisi diye meşhur olan ve Vahiy Elçisi Cebrail (a.s.)’ın insanlar tarafından dinin temel öğretilerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla insan suretinde Kutlu Nebinin yanına gelerek O’na sorduğu sorulardan biri de sözünü ettiğimiz ihsan kavramıdır. Cibril-i Emin’in “İhsan nedir? Bana ihsanı anlat” sorusunun cevabı olarak Rasulullah (s.a.v.); “İhsan Allah’ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir çünkü sen onu görmesen de o seni görmektedir” (Buhârî, İman, 37) buyurmuştur.
İhsan ile hareket edenlere “Muhsin” denilmektedir. Muhsin olanlar şunu bilirler ki; Allah işini güzel yapan kullarına muhabbet besler, onlara sevgi ve merhametiyle muamele eder. Muhsinler her türlü iyiliği kendilerinde toplamak için çaba sarf eden, yaptığı işi en güzel şekilde yerine getirmek için gayret gösteren kişilerdir. Muhsinlik; yapılması gereken şeyi evvela en iyi şekilde bilme (ilim) ve sonra en güzel şekilde yerine getirme (amel-i salih), Allah’a kulluk etme ve her görevi önemseyerek hakkıyla, samimiyetle ve lâyık-ı veçhile (ihlas) yapma anlamına gelmektedir. Yani ihsan; imanda, ibadette olduğu gibi iş hayatında, muamelat hususunda, sorumlu olduğu alanlarda insanın yaptığı her işi ve görevi şartlarına, kurallarına ve tekniğine uygun olarak yaparken estetik, sağlam, güzel, kaliteli, en iyi ve en mükemmel şekilde yapmasını da ifade eder.
İnsanlar açısından ihsan üç kısımda zikredilebilir:
1. Allah’a karşı ihsan; Allah’a iman etmek, koyduğu sınırlara göre hareket etmek, emir ve yasaklarına uymaktır.
2. İnsanlara karşı ihsan; kişinin anne-babasına, eş ve çocuklarına, komşu ve akrabalarına, diğer insanlara iyilik yapması, iyi davranması, haklarına riayet etmesi ve kusurlarını bağışlamasıdır. Kur’an-ı Kerim’de toplumun temeli olan aile kurumunda, evliliğin devamında eşlerin birbirine karşı ihsan üzere olması istendiği gibi, boşanma durumunda dahi tarafların birbirine iyilik ve ihsan ile davranması istenmektedir (Bakara 2/229).
3. Kişinin kendisine karşı ihsanı; iman edip salih ameller yapması, fani hayatını ebedî hayatı kazanmak için bir fırsat bilmesidir.
Hâsılı kelam ihsan; kulun Allah’ın huzurunda ve ibadetlerinde kazanmak için gayret göstermesi gereken bir prensip olduğu gibi, insan ilişkilerine ve canlı-cansız bütün varlıklara bakış açısını da düzenleyen bir ilkedir. İhsan insana ince bir düşünce ve hassasiyet duygusu kazandırır; her işini ihlas ve samimiyetle, en iyi şekilde yapmasına vesile olur. İhsan, yaşadığımız hayatta hangi sosyal statüde, konumda ve durumda olursak olalım, yaptığımız işte Yaratıcımızın rızasına muvafık bir yön bulup, bu işi ebedî hayata hazırlık düşüncesi ile yapmamızı sağlar.
“Allah’ım! Beni iyilik yaptıkları zaman sevinen ve kötülük yaptıkları zaman bağışlanma dileyen kullarından eyle” (İbn Mâce, Edeb, 57).
Zeynep TUNCA
Vaiz