Kabul etsek de etmesek de, boş versek de boş ermesek de yol versek de yol vermesek de geçiyor ömrümüz.
Geçip gidiyor hayat; bitiyor ömrümüz.
Ara sıra, bazı bazı dünyanın nimetlerinden haz almayı başarsak; arada sırada kendi kendimize ağır gelsek de geçiyor günlerimiz.
Günlerimiz aylara, aylarımız yıllara sığmasa da sona yaklaşıyor ömür treni.
Gönül verdiklerimize, gönlünü aldıklarımıza, gönül kırdıklarımıza kendimizi tam anlatamadan geçip gidiyor hayatımız.
Zaman zaman kendimizden zaman zaman sosyal çevremizden kopuş yaşasak da çaresizliğimizle avunup kalıveriyoruz ortalık yerde.
Yaşayamadığımız belkilerle, yaşamaya pişman olduğumuz keşkelerle, açıktan söyleyemediğimiz neyselerle geçip gidiyor ömrümüz.
Hayat yükünün ağırlığındaki yorgunluğu seslendiremeden geçiyor ömrümüz.
Geçip gidiyor işte ömrümüz.
Geçiyor işte! Geçiyor; insanlara güvensiz, acılara hissiz.
Geçiyor; bazen kimsiz kimsesiz, bazen isteksiz.
Kah oraya kah budaya savrulup gidiyoruz sonbahar yaprakları gibi.
Kimi zaman kendimizi incelemek için, kimi zaman başkalarını denetlemek için, kimi zaman da bizim dışımızdaki şeyleri tanımak için harcanıp gidiyor ömrümüz.
Ne kimseyi görmek istiyoruz ne kimseye görünmek istiyoruz zaman zaman.
Bazen yücelere kafa tutuyor bazen cücelere dert anlatmaya çalışıyoruz halimize yanmadan.
Kimileyin gereksiz ve önemsiz titizliklere takılıp kalırken önemlileri, değerlileri ıskalıyoruz kimileyin.
Bazen bir ceza, bazen bir armağan, bazen iyilik ve yardım olan çok şeyi görmezden geliyoruz.
Bazı kere şifa bazı kere zehirli ok olan bakışları tam kavrayamadan geçiyor ömrümüz.
Evet; her şeye rağmen ayaktayız. Ataktayız, ayakta kalmaya devam edeceğiz hayırlısıyla.
Bazı bazı umursamadığımız, bazı bazı da altından kalkamadığımız gerçeklerimiz var bizim.
Küçük ihmallerimizle bazı bazı büyük zarar etmişliğimiz, bazı bazı da büyük karlara sahip olmuşluğumuz var bizim.
İstediklerimiz hep elde etmenin hazını yaşarken arada bir istediğimize kavuşamamanın ne kadar büyük bir şans olduğunu yaşamışlığımız var bizim.
Bazılarının hayal bile edemeyeceklerini bildiğimiz çok şeyi yapmışlığımız var bizim.
Ömür çürütsek de, ömür tüketsek de, ömür törpülerine sabredemesek de ömrümüz boyunca olacak bu işler.
Ömrümüz oldukça ömre bedel güzellikler bize de nasip olur inşallah
Görmek istediklerimiz görecek kadar yaşarız inşallah.
Evet, evet…
Hepimizin herkese, her şeye bir sözü var.
Her söze sesli olmasa da mutlaka söyleyebileceğimiz bir sözümüz var.
Sözüne göre tarttıklarımızın bizi de sözümüzle tarttıklarını unutuveriyoruz bazen. Haddimizi hududumuzu bilerek haddimizi bilemeden aşıveriyoruz bazen.
Evet; evet.
Bazen öyle, bazen böyle değil mi zaten görüp yaşadıklarımız.
Bazen aydınlık, bazen karanlık; bazen sesli, bazen sessiz, bazen hızlı, bazen yavaş!
Bazen dert, bazen şifa, bazen keder, bazen sevinç, bazen sükunet, bazen karmaşa!
Bazen endişe, bazen umut, bazen hırs, kin bazen!
Bazen bulut geçer gibi geçip gitmek, bazen şimşek çakar gibi görünüvermek!
Bazen sıcak, bazen soğuk, bazen …
Evet, siz söyleyin. Şimdi söz sizde:
Bazen ….