Son zamanlarda şehrin çeşitli yerlerindeki abartılı işgaliyeler sorun olmaya başlamıştı.

“İşgaliye ödüyorum” diyenler tüm kaldırımın sahibi gibi davranmaya, bırakın kaldırımları cadde ve sokağın bile bir kısmını dükkânı gibi kullanmaya başlamıştı.

Bu konuda ilk adım Büyükşehir Belediyesi’nden geldi.

Zabıta bir taraftan denetimlere başlarken;

Diğer yandan Başkan Ünlüce;

“Birlikte yaşama kültüründen söz etmişti”

Bunu söylerken de şehrin herkesin olduğunu ve hep birlikte sahip çıkılması gerektiğini nezaketli bir dille anlattı.

Esnafı da bu konuda hassas olmaya çağırdı…

+++

Kaldırım işgali konusunun çözülmesi önemli.

Sahiden şehir hepimizin ortak kullandığı bir alan.

Ancak!

İş sadece bu konuya hassasiyet göstermekle kalmıyor.

Ortak kullanım alanlarında ortak yaşamaya uygun davranmamız gereken pek çok şey var!

Mesela kırmızı yanmasına rağmen geçişine devam edip trafiği felç edenler de hassas olmalı.

Aynı kuralı çiğneyen ve umarsızca karşıdan karşıya geçip trafiği durdurup geçen yayalar da hassas olmalı.

Toplu taşıma araçlarında, dünyada sadece kendisi yaşıyormuş gibi bangır bangır müzik dinleyen, yüksek sesle telefonla konuşan, ayaklarını uzatıp adeta yayılarak oturanlar da hassas davranmalı.

Kaldırımları otopark gibi görenler de hassas olmalı.

Bisiklet, motosiklet gibi araçlarını uluorta bırakıp gidenler de hassas olmalı.

Cadde kenarında park yeri dururken, hemen önüne duraklama yapıp hem park edecek araçlara mani olan hem de caddeyi daraltan sürücüler de hassas olmalı.

Elektrik direklerinden ağaçlara kadar, hatta zemini bile ilan tahtası olarak kullananlar da hassas olmalı.

Elindeki çöp torbasını hemen yakınındaki çöp kutusu yerine kaldırımın üzerine bırakanlar da hassas olmalı.

Son ses müzikle, taktırdığı abart egzozla, patinaj çekerek geçtiği caddelerde herkesi rahatsız edenler de hassas olmalı.

Her yeşil alanı mesire alanı gibi kullanıp, yediğinin içtiğinin pisliği bırakıp üstüne üstlük çim alana zarar verip gidenler de hassas olmalı.

+++

Kısacası;

Birlikte Yaşama Kültürü dediğimiz şeyin içeriği epeyce geniş.

Sadece kaldırım işgallerinin denetlenmesi ve çeşitli yöntemlerle bu işin çözülmesi ile sıkıntılar bitmeyecek.

Maalesef ki belediyenin veyahut kolluk güçlerinin denetimleriyle de cezalarıyla da çözümlenmeyecek pek çok ayrıntı var…

Onları çözmek de bizlere kalıyor.

İçinde yaşadığımız şehirde hep birlikte yaşadığımızın bilincine vararak bazı sorunları çözmemiz gerekiyor.

Belki bugün tüm kent olarak pek çok kuralara riayet etmiyor olabiliriz ama;

Gelecekte Ünlüce’nin sözünü ettiği şehir kültürünü ortaya çıkaracak çocuklarımızı yetiştirmek pekâlâ elimizde…

**************

BAŞKAN OLMAK İSTEYEN ÇOK AMA!

Diego, Eskişehirspor’un unutulmaz stoperlerinden oldu.

Sonrasında Antalya’ya gitti, giderken de şunu söylemişti;

“Bir gün Eskişehirspor’a başkan olmak istiyorum.”

+++

Önceki gün yine eski oyunculardan Batuhan Karadeniz’e soruluyor;

“Hangi kulübe başkan olmak istiyorsun?”

Batuhan hiç düşünmeden Eskişehirspor yanıtını veriyor.

Sebebini söylemeye gerek yok!

Eskişehir’de futbol kendilerine büyük şöhret yaşattı, bunu yaşatan da Eskişehirspor’un büyük camiasıydı.

+++

Böylesine büyük bir camiadan söz ediyoruz.

Sadece Eskişehir’in değil, ülkemizin de en büyük markalarından birisidir Eskişehirspor.

Bu yüzden herkesin gönlünden de, aklında da bu büyük aileyi yönetmek geçiyor.

Hatta bu hayali kuran yüzlerce kişi olduğundan da eminiz.

Ancak gelin görün ki, iş gerçekten yönetmeye geldiğinde de ortada kimse kalmıyor.

Eskişehirspor’un son 7-8 yılındaki tüm kongreleri tek listeyle yapılıyor örneğin.

O liste de zor zar, gönül hatırlarıyla, rica minnet ederek, edilerek oluşuyor.

Kısacası;

Ortada büyük bir çelişki var.

Yönetmek isteyenin çok olduğu ama kimsenin yönetmek istediği bir Eskişehirspor modeli.

Tam bir akademik araştırma örneği!

***************

TEŞEKKÜR ETMEYİ DE BİLELİM…

Son günlerde kentin gündeminde Ankara-İzmir hızlı tren hattının güzergâhı var.

Eskişehir İstasyonu, Ankara ve İzmir arasında doğu ve batı bağlantısı olarak kullanılacakken, Eskişehir’in by-pass edilmesine kızıyor herkes.

Hazır hızlı tren hattı dururken yeni bir tren hattı yapılmasını eleştiriyor ahali.

“Yahu her tren Eskişehir’den geçmek zorunda mı?” diye abidik gubidik sözler sarf edip sözde siyaset yapmaya çalışanlar da var…

Eskişehirli olmayanlar elbette Eskişehir’in isteklerinden anlamayacaktır…

O yüzden kentlinin genelinin sözüne kulak vererek yeniden çağrımızı yineleyelim;

“Eğer tren kaçmadıysa bu hatla ilgili bir düzenleme bekliyoruz”

+++

Gelelim bir diğer hızlı tren projesine…

İstanbul-Sivas arasında hızlı trenler işlemeye başladı.

Her iki kent arasındaki güzergâh Eskişehir’den de geçiyor.

Yani yeni bir hat oluşturmak yerine mevcut hat kullanılarak daha masrafsız daha hesaplı ve ticari olarak daha getirili bir iş yapıldı.

Bu sayede Eskişehir’in yurdumuzun doğusuna hızlı tren ile bağlandı.

Bu yüzden Eskişehirlilere bu konforu sağlayanları kutluyoruz.

Eskişehirliler olarak teşekkür ediyoruz.

Darısının Ankara-İzmir hattına olmasını diliyoruz.