Cami ve Mescitler; İslam dininde mabetlere, mescit ve cami denmektedir. Mescit, Allah’a secde edilen yer demektir. Cami ise; toplayan, birleştiren, bir araya getiren anlamlarına gelmektedir.

CAMİLER, DİN GÖREVLİLERİ,  İMAN VE İSTİKAMET

( 2023 YILI CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI)

Cami ve Mescitler;

İslam dininde mabetlere, mescit ve cami denmektedir. Mescit, Allah’a secde edilen yer demektir. Cami ise; toplayan, birleştiren, bir araya getiren anlamlarına gelmektedir.

Camiler; genç- ihtiyar, amir- memur, zengin- fakir demeden bütün müminlerin yan yana bir araya geldikleri, gönül gönüle kaynaştıkları, acılarını ve sevinçlerini paylaştıkları, Cenab-ı Allah’ın manevi huzurunda dua ve ibadetlerini, samimi yakarışlarını birleştirerek eda ettikleri kutsal mekânlardır. Kutsiyetini Kur’an-ı Kerim’den ve Kâbe’den alırlar. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk beyt (mabet) Mekke’deki Kâbe’dir” (Ali İmran 3/96). Camiler, kutsallıklarından dolayı Allah’ın evi kabul edilmiştir. Ayrıca, “yeryüzünde Allah’a en sevimli yerlerdir” (Müslim, Mesacid, 288). Yeryüzünün cennet bahçeleridir. Şehrimizin kalbi ve hayat merkezimizdir.

Camiler, cennet vatanımızın manevî tapularıdır. Birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin ilham kaynağıdır. Vatan sevgisinin, şehitlik ve gazilik duygusunun beslendiği, çalışma azminin işlendiği, anne ve babaya hürmetin, güzel ahlâkın öğretildiği, irfan yuvalarıdır.

Camiler; tarihimizin, kültürümüzün, medeniyetimizin hatıralarının saklı bulunduğu, düşmanla savaşan ordumuz için duaların yapıldığı, Allah, vatan, millet ve bayrak sevgisinin gönüllere nakşedildiği halk mektepleridir. Ülkemizin bölünmez bütünlüğünün, millî birlik ve beraberliğimizin en önemli teminatlarındandır. Camiler; sevginin, barışın, kardeşliğin sembolüdür. Camiler, manevî kirlerden arınmaya çalıştığımız şifahanelerimizdir.

Bedeni taş ve ahşapla, ruhu ibadet ve ilimle îmar edilen camiler, İslam’ın yerleşim birimlerine vurulan mührüdür. İslam’ın ulaştığı beldelere ilk önce camiler inşa edilmiş; İslam cemiyeti, cami ekseninde deveran etmiştir. Camiler; Mescid-i Nebevî’nin özüne uygun bir şekilde, tarih boyunca dinî, sosyal ve kültürel bakımdan bir eğitim- öğretim yeri ve kültür merkezi olarak İslam’ın bayraktarlığını yapmıştır.

Mabetlerin ilk görevlileri peygamberlerdir. Onun için din hizmeti çok kutsal, kutsal olduğu kadar da zor bir görevdir. Başta müftü ve vaizlerimiz olmak üzere bütün cami görevlilerimiz, din gönüllülerimiz; bu kutsal, kutsal olduğu kadar da çok zor olan görevi, sıcak- soğuk, gece- gündüz demeden, günün 24 saatinde büyük bir özveri ile îfâ etmeye çalışmaktadırlar. Vatandaşlarımızın, halkımızın, cemaatimizin hizmetlerine koşmaktadırlar. Halkımıza, gençlerimize İmanı ve İstikameti telkin etmektedirler. Hz. Peygamber Efendimizi, O’nun yüce ahlâkını ve sevgisini anlatmaktadırlar.

2023 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası, Mevlid-i Nebi Haftası ile birlikte kutlanmakta olup, teması, “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak belirlenmiştir. 

İman; hayatımızı anlamlandıran, bizleri karanlıktan aydınlığa çıkaran, bize istikametin yolunu açan en yüce değerimizdir. İman etmekle kişi; hem kendi varlığına, hem diğer varlıklara, hem hayata, hem de ölüm ve sonrasına değer katmış olur. İman, insan olma şerefini, kul olma bahtiyarlığı ile bütünleştirir. İnsana, dünyada yaratılış gayesine uygun bir yaşama bilinci aşılar; onun davranışlarını şekillendirir, fikir ve kararlarına yön verir.

İstikamet, kişinin, imanla Allah’ın emniyetine sığınmasıdır. İstikamet üzere olmak; imanı, ibadete ve güzel ahlâka dönüştürmekle mümkündür. İstikamet; imanı, ibadeti, ahlâkı, sosyal ve ticari ilişkileri, hâsılı hayatın her anını ve alanını kuşatan bir kavramdır.

İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’nın son peygamber olduğuna, meleklere, peygamberlere, kitaplara, ahirete, kaza ve kadere gönülden inanmaktır.

İbadette istikamet, “Ey Rabbimiz! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” (Fatiha 1/5)  ayeti gereği, yalnızca Allah’a kulluk etmektir. Bizi Rabbimizin rızasından alıkoyacak kötülüklerden uzak durmaktır. İbadetlerimizi, her türlü riyâ ve gösterişten arındırarak sadece Allah’ın rızasını talep etmektir.

Cenâb-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘iman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? Andolsun, biz onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır” (Ankebût 29/2-3). Bu ayetler bize öğretmektedir ki, iman, kuru bir sözden ibaret değildir. İman; özümüzle- sözümüzle, tüm benliğimizle istikamet üzere yaşama gayretidir.

İstikamet, imanla verdiğimiz söze sadık kalmaktır. Hayatımızı, Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına göre tanzim etmektir. Sevgili Peygamberimizi gönülden sevmek, O’nun gibi dosdoğru, emin ve yüce bir ahlâk üzere olmaktır. İstikamet, imanın bize yüklediği sorumlulukların farkına varmaktır. İbadetleri aksatmamak, anne ve babalık, eş ve evlatlık, komşu ve akrabalık görevlerini yerine getirmektir.

İstikamet, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hûd 11/112) emrine uygun bir ömür geçirmektir. Yalan ve hileye, aldatma ve haksızlığa asla tevessül etmemektir.

İstikamet, Allah’ın koyduğu helal ve haram ölçülerine titizlikle uymaktır. Edep ve iffeti, onur ve haysiyeti muhafaza etmektir. İstikamet, daima helal dairesinde yaşamaktır. İçki ve kumara bulaşmamak; faiz, kul ve kamu hakkı yememektir.

Hâsılı istikamet, hesabı verilebilir bir hayat yaşamaktır. Ne bir kimseye zarar vermek, ne de kimseden zarar görmektir. Elinden ve dilinden emin olunan bir Müslüman olmaktır.

Müslümanca yaşamanın yolu İslam’a uymak, rotası ise yine İslam’ın gösterdiği istikamettir. Unutmayalım ki; “Sana emredildiği gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar” (Hûd 11/112) ayetindeki ilahi uyarıya; “Allah'a iman ettim de! Sonra da dosdoğru ol!” (Müslim, Îmân, 62) hadisindeki çağrıya sadakatle bağlı kalırsak, şu müjdeye nail olacağız:

“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: ‘Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!” (Fussilet 41/30).

Ne mutlu, hayatını iman, ibadet ve ahlâk ile süsleyenlere... Ne mutlu, ömrünü hayırlı işlerle bereketlendirenlere… Ne mutlu, Allah’ın rızası doğrultusunda yaşayıp istikametten ayrılmayanlara…

Bu duygularla, 1-7 Ekim tarihleri arasında kutladığımız Camiler ve Din Görevlileri Haftamız hayırlara vesile olsun. Tüm Din Görevlilerimize hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Cami hizmetlerine destek olan herkesi kutluyorum. Ahirete irtihal edenleri rahmetle anıyorum. Hayatta olanlara sağlık ve afiyet diliyorum…

 Bekir GEREK

Eskişehir İl Müftüsü