Başlığa bakıp hemen homurdanmayın! Bildiğiniz değişimciler değil kazanan taraf.

Başlığa bakıp hemen homurdanmayın!

Bildiğiniz değişimciler değil kazanan taraf.

Şehirdeki değişimcilerden söz ediyorum!

“CHP’de iki çeşit mi değişimci oldu?” diye soracaksınız.

Evet, sahiden de iki değişimci grubu oluştu.

Birisi tüm ülkenin bildiği değişimciler grubu.

Partide genel başkan ve genel merkez yönetiminin yenilenmesi gerektiğini düşünen kesim…

Bu yüzden yakında yapılacak olan kurultayda “Genel Başkanın ve yönetiminin değişmesini” talep ediyorlar.

Ve bu doğrultuda çalışma yürütüyorlar.

Büyük kurultaya gönderilecek kurultay delegeleri için bu yönde çalışmalar yapıyorlar.

Bu grubun Eskişehir’deki temsilcisi tüm kamuoyunun bildiği üzere Kazım Kurt oldu.

Dahası, delege üzerindeki ağırlığı, kongrelerde gösterdiği güç ve parti örgütlerinin şekillenmesinde sarf edip başardığı oluşumlarla en önemli aktör oldu.

Aynı aktörün bu il kongresinde yine mevzu bahis gücünü ortaya koyacağını, aday olarak yarıştırdığı Figen Kahya ismine kongreyi kazandıracağı öngörülüyordu.

Bununla birlikte kurultay delegeliği listesinde de ağırlıklı gücün kendisinde olacağı, büyük kurultaya delege gücüyle katılacağı bekleniyordu.

Gelelim şimdi ikinci değişimci grubuna…

Bu grubun değişimden kastı diğer taraf gibi çok geniş çaplı değil!

Genel Merkezin önünden bile geçmeyen bir değişim isteği bu!

“Eskişehir’de parti üzerinde hegemonyanın dağılmasını, tüm partililerin kararlarını özgür biçimde vermesini, herkesin aynı özgürlükle mücadeleye katılmasını, kazananların da partinin en küçük ferdinden en üst makamındaki kişiye kadar tarafsız ve adil bir biçimde yönetim sergilemesini istiyordu bu değişimciler”

Bu grubun temsilcisi de Ahmet Ataç ve ekibiydi.

Yılmaz Hoca’nın da manevi desteğini verdiği bu grup, sözünü ettiğimiz değişimin yaşanması için özellikle son günlerde sıkı bir çalışmaya girdi.

Onlar için pek çok delegeyi ikna etmek çok zor olmadı!

Zira zaten kendilerinden istenilen değişimi kendileri de içten içe istiyorlardı!

Öyle de oldu…

“CHP Örgütü, örgüte el koyarak şehirde bir değişim sağladı.”

Kısacası;

İki değişimci gruptan Talat Yalaz’ın başkanlığını üstlendiği “Eskişehir değişimcileri” kazandı.

Eskişehir’i sahiden değiştirdiler, büyük başarı!

************

EN ETKİLİ ONLAR KONUŞTU

CHP kongresinde belki hiç olmadık gelişmelere tanıklık ettik.

“O da yapılan konuşmaların delegelerin oy tercihlerini değiştirdiği gerçeğidir!”

Evet, ortaya çıkan sonuçta salonda yapılan konuşmaların çokça etkisi vardı.

Ki onlardan iki ismi var ki, delegenin farklı düşüncelere girmesine ve hatta oy tercihlerine sebep oldu.

Birincisi İstanbul İl Eski Başkanı Berhan Şimşek oldu.

Neler mi dedi?

“Bu parti makamlarda oturanların değildir.

Mazbatayı taşıyanlara o mazbatayı partililer vermiştir.

Partide artık delege ağalığı bitsin, partiyi halka açmamız lazım”

Şimşek’le birlikte artık “eski” diyeceğimiz il başkanı Recep Taşel ne dedi?

“Artık belediyelerin baskısı altında kalan bir CHP olamaz, olmamalı!”

Her iki konuşmanın içerdiği mesajları bize göre pek çok delege almasını bildi.

Oyunu da o mesajlara göre kullandı.

Başta da dediğimiz gibi; oy tercihlerine etki eden konuşmaların yapıldığı bir il kongresi böylece geride kaldı.

****************

YAZILIKAYA’DA YETKİLİ BİR İSİM!

Eskişehir’in kırsaldaki değerlerini en son kimler hatırlamıştır ve üzerinden acaba kaç yıl geçmiştir?

Oysa öylesine kıymetlerimiz var ki, fazla değil biraz üzerine düşülse bacasız fabrika gibi para basacak.

Ekonomik zenginlik değil sadece, şehrin prestiji de artacak.

Yazılıkaya mesela…

Bir kaç tesis, birkaç tanıtım, biraz çabayla neler olur?

Hattı artık yolu bile var!

+++

Oysa eskiden öyle değildi!

Vali Kadir Çalışıcı dönemini hatırlayın.

Kızılinler Termal Projesi ile Frigya Bölgesini bir bütün halinde turizme açmak için ne de çok çaba sarf etmişti.

Yurt içi ve dışından gelecek on binlerce turist, Kızılinler’de konaklayacak, termal sularda rahatlayacak, sonrasında aynı keyifle Frigya’yı gezecekti.

Olmadı.

Yapmadı, yapamadı belki de yaptırmadılar, bilemiyoruz…

+++

Tüm bunları neden hatırlattık, onu da anlatalım.

Yeni Vali Hüseyin Aksoy’u Yazılıkaya önünde poz verirken gördük dün.

Sonra yazımızın başındaki o soruyu sorduk kendi kendimize;

“Acaba şehrin bir yetkilisi Yazılıkaya’ya gitmeyeli kaç yıl geçmiştir ki?” diye…

Sanırım bu sorunun yanıtı çokça uzun zamanı içeriyor.

O yüzden kurcalayıp bu şehrin bir evladı olarak yaramızı deşmek istemiyorum.

Sadece Vali Aksoy’u yıllar sonra orada görünen yetkili ve etkili bir isim olarak kutluyoruz.

Devamının gelmesini de diliyoruz…

Sözünü ettiğimiz “Kızılinler-Frigya” işi, bir gün neden olmasın?