Demirağlarda serbestleşme dönemi, TCDD tarafından hazırlanan demiryolu altyapı ağı, erişim koşulları, başvuru, kapasite tahsis süreçleri ve verilen hizmetler ile ücretlendirme konularında gerekli bilgileri içeren Şebeke Bildirimi, 01 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girmişti…
Demirağlarda serbestleşme dönemi, TCDD tarafından hazırlanan demiryolu altyapı ağı, erişim koşulları, başvuru, kapasite tahsis süreçleri ve verilen hizmetler ile ücretlendirme konularında gerekli bilgileri içeren Şebeke Bildirimi, 01 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girmişti…
Geçmişi kısaca özetleyelim…
KANUN 2013 YILINDA ÇIKTI…
Demiryolu sektörünün serbestleşmesini içeren Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki 6461 sayılı Kanun ise 1 Mayıs 2013 tarihinde yürürlüğe girmişti…
Bahse konu Kanun kapsamında; demiryolu altyapı işletmecisi olarak TCDD yeniden yapılandırılmış, yük ve dahi yolcu taşımacılığı işletmeciliği yapmak üzere TCDD’nin bağlı ortaklığı olarak ‘TCDD Taşımacılık AŞ’ kurulmuştu…
Bu durum özel demiryolu tren işletmeciliğine imkân sağlamış, özel demiryolu altyapı işletmeciliği teşvik edilmişti…
TCDD tasarrufundaki demiryolu altyapı kapasitesi için talepte bulunmak isteyen demiryolu tren işletmecilerine, demiryolu altyapısının kullanımına ilişkin genel şart ve koşullar, kapasite tahsisi sürecinde yerine getirilmesi ve göz önünde bulundurulması gereken hususlar, demiryolu altyapısı ve verilen hizmetler, altyapı erişim ücretleri ile TCDD tarafından sağlanan hizmetlerin ücretlendirilmesi hususlarında bilgi vermeyi amaçlayan ilk Şebeke Bildirimi 01 Ocak-10 Aralık 2017 dönemine kadar dayanıyor…
TÜRASAŞ 2020 YILINDA KURULDU…
2020’nin başında TÜRAŞAŞ Sivas, Sakarya ve Eskişehir’de fabrikalar kapanmış TÜRASAŞ adı altında bir çatıda toplandı… Genel müdürlüğü Ankara’ya çekildi…
Geçen 3 yılda konuya dair birçok haber çıktı… 3 fabrika arasında içten içe çatışma başladığı dahi iddia edildi… Mesela potansiyel işlerin siyasi olarak güçlü olan Kent’e gittiği de yazıldı, çizildi…
Araştırmalarımızda ve geçmiş ES TV programlarımızda da dile getirdiğimiz üzere Eskişehir bu noktada sanırım biraz geri kaldı… Burada siyasilerimizin de yavan kalması sebeplerden sadece bir tanesi…
Diğer yandan şu soruları da kamuoyu adına soralım!
1) 2020’den bu yana TÜRASAŞ 3 fabrika kar zarar durumu nedir?
2) Fabrikalar kar mı? Yoksa zarar mı ediyor?
3) Bakım üretim planlama kime neye göre yapılıyor mesela…
4) Kar-zarar TÜRAŞAŞ’ta toplanıyor… Diyelim ki Eskişehir kar diğerleri zarar ediyor, burada Eskişehir’in ne suçu var?
Eskişehir basını olarak özellikle TÜRASAŞ konusunu ilk günden bu yana yakinen takip ediyoruz… Bizler bu sorularımıza kamuoyu adına cevap bekliyoruz…
DEMİRYOL-İŞ BASIN AÇIKLAMASI…
Eskişehir’i doğrudan ilgilendiren bu konuya dair dün basına bir açıklama düştü…
Açıklamayı yapan Demiryol-İş Eskişehir Şube Sekreteri Sayın Hüseyin Çakmak… Sayın Çakmak önemli konulara değinmiş… Dikkatimizi çekti konu nedir dedik kendisinden dinledik…
SÖZ HÜSEYİN ÇAKMAK’TA…
Demiryollarının topyekûn bir halde serbestleştirme adıyla özelleştirme kapsamına alınacağına dair iddialar son günlerde hepimizin ana gündem maddesi olmuştur.
Böyle bir durum söz konusu değildir.
Demiyol-İş Sendikası hem genel merkez hem de şube başkanlıkları düzeyinde bu konu ile yakından ilgilenmekte ve taslak metnin TBMM gündemine dahi gelmemesi için çalışmalarını sürdürmektedir.
Demiryolu işçisinin aleyhinde olan her türlü niyet ve çalışmanın sonuna kadar karşısında olduğumuzu ve bu noktada her türlü mücadeleden asla geri durmayacağımızı bir kez daha ifade etmek isterim.
Ülkemizin son yıllarda demiryolu atılımında kat etmiş olduğu mesafe ortadadır. Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışına açılarak bölgesel anlamda bir güç olmak üzere demiryolu altyapısı ve hizmetleri her geçen gün daha da önem arz etmekte; hali hazırda pek çok demiryolu ağı projesi devam etmekte ya da planlanmaktadır.
Demiryolu araçlarının üretimini yapan, bakım ve tamirini gerçekleştiren TÜRASAŞ fabrikalarımızdan tutun da yollardaki mesai arkadaşlarımız ve bütün emekçilerimiz demiryolculuk geleneğini ve tecrübesini raylara aktaran ve işini adeta aşkla yapan yüksek sanatkâr ruhuna sahip kimselerdir.
Öyle ki demiryolları sadece bir iş yeri değil şehirlerimizin kültürel kimliğini inşa eden ve insanımızla bütünleşen bir yapı olarak karşımızda durmaktadır.
Eskişehir'imizin şehirleşmesi ve sanayileşmesi demiryolu yatırımları sayesinde başlamış, Karakurt sıradan bir lokomotif olmanın çok ötesine geçerek şehrin sanayisine de lokomotiflik etmiştir.
Böylesi güzide bir kurumun özelleştirilmesinin akıldan dahi geçirilmesi bir art niyet değilse bile budalalıktan başka bir şey değildir.
Ülkemizin 150 yılı aşan demiryolu macerasında en büyük pay bu yüksek ruhun ve tecrübenin sahibi olan demiryolu emekçilerinindir.
Şimdi yapılmak istenilen şey bu tecrübeyi yok sayarak çöpe atmak ve demiryolunu emekçilerini cezalandırmak mıdır?
Bu manada açıkça ifade etmek gerekir ki bahse konu taslak metin tüm demiryolcuların ağzının tadını kaçırmıştır.
Sadece TÜRASAŞ'ı değil, bütün demiryollarını ilgilendiren bu metin serbestleştirme başlığı altında bir takım yeni düzenlemeleri öngörmektedir. Karmaşık bir şekilde kaleme alınan nereye istersen oraya çek kabilinden bir anlayışla hazırlanan bu metinde bahsedilen şey bir özelleştirme emaresi ise bu durumun asla mümkün olmayacağını ifade etmek isterim.
Demiryollarının çağın gerekliliklerini yerine getiren, daha işlevsel bir yapıya kavuşması için serbestleşmesi ya da özelleşmesi gerekir düşüncesinde olanlara ise dünya üzerindeki demiryolu özelleştirmelerinin hüsranla sonuçlanan serüvenlerine bakmalarını öneririm.
Örneğin, Britanya demiryollarının özelleştirmesinin üzerinden çeyrek asır geçmesine rağmen hâlâ yeniden yapılandırma ve reform tartışmaları sürmektedir. Demiryollarının özelleştirilmesi ile birlikte bir rekabet piyasasının oluşacağı ve vatandaşın daha kaliteli hizmeti daha ucuza alacağı öngörüsü İngiltere modelinde iflas etmiştir.
Artan yolculuk maliyetlerinin yanında hizmet kalitesinde ciddi bir düşüş meydana gelmiş, daha da vahimi ise düşük maliyet ve yüksek kâr hedefi ile yol bakım ve onarımlarının ihmal edilmesi, niteliksiz ve ucuz işgücünün kullanılması neticesinde ardı ardına meydana gelen kazalarda yüzlerce kişi hayatını kaybetmiştir.
Tüm bunların sonucunda İngiltere hükümeti 2006 yılında demiryolu hizmetlerini yürüten bütün şirketlerin yönetimlerini tekrar devlet kontrolüne geçirmiştir.
Bir diğer örnek ise Fransa hükümetinin demiryollarını özelleştirme kararının toplumsal bir öfkeye dönerek halkın her kesiminde karşılık bulduğu ve kararın yeniden gözden geçirilmek zorunda kalındığı bilinmektedir.
Almanya'da ise ülke genelindeki tüm demiryolu hizmetlerini sunan Alman Demiryolları isimli şirket her ne kadar özel şirket statüsünde olsa da tüm hisselerinin devlete ait olması sebebiyle burada da devlet tekeli söz konusudur.
Pek çok Avrupa ülkesindeki demiryolları özelleştirmelerinin başarıya ulaşamadığı, istenilen verime ve hizmet kalitesine kavuşturulamadığı için daha sonra tekrar kamulaştırılmak zorunda kalındığı dikkate alındığında Türkiye'nin benzer adımları atmaya kalkmasının hiçbir makul ve mantıklı yanı yoktur. Demiryollarının daha işlevsel hale getirilerek, milletimize sunulan kamu hizmetinin kalitesinin arttırılması ancak devlet eliyle yürütülmesi, yüzyıllarla ifade edilen demiryolculuk hafızasının yüksek bilgi ve teknoloji ile harmanlanması sayesinde olacaktır.’ Diyerek tüm detayları ince ince kamuoyunun bilgisine sunmuş Demiryol-İş Eskişehir Şube Sekreteri Hüseyin Çakmak…
İfade ettik, yineleyelim… Eskişehir basını olarak konunun takipçisiyiz… Özellikle TÜRASAŞ konusunu ilk günden bu yana yakinen takip ediyoruz… Bizler bu sorularımıza kamuoyu adına cevap bekliyoruz…
Ves’selam.