TEKEL 'Babalar gibi satılan' önemli kamu işletmelerimizden biriydi. Kurulduğundan özelleştirilmesine kadar geçen süreçte her türlü tütün mamulü, alkollü içecek, tuz, kibrit, çay ve kahve alanına giren; üretim, satış ve dış ticaret süreçlerini bünyesinde toplayan TEKEL, ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan devasa bir kuruluştu. Ürünleri kaliteli ve ekonomikti; devlet kontrolü ve güvencesi altındaydı. Ne yazık ki; halkın kaliteli ve güvenilir mamul almasını, devletin ekonomik yönden güçlü olmasını istemeye karputuperestleri yüzlerinde ve dillerinde iğrenç ifadelerle, pişkin pikin TEKEL'i de satıp yurttaşlarımızı küresel firmalara muhtaç hale getirdiler.

On binlerce çalışana sahip; Doğu, Güneydoğu, Karadeniz, Ege bölgelerinde yüz binlerce üreticinin ürününü almayı garanti ederek milyonlarca yurttaşımızın geçim kaynağı olan TEKEL ne yazık ki ekonomi tarihin şanlı bir köşesinden seyrediyor bizleri… TEKEL'i satarak emperyalizmin sömürü değirmenine su taşıyanlar; sizler on binlerce TEKEL çalışanının, yüz binlerce üreticinin ve milyonlarca yurttaşımızın ekmeğini elinden aldınız; neoliberal rüzgarlara kapılarak; küresel şeyhlerinizin eteklerini öperek; tarih sizleri affetmeyecek. Gün gelecek bu ülkenin aydınlık gençleri TEKEL'i yeniden kuracak ve bir ihracat işletmesi haline dönüştürecekler…

TEKEL'in özelleştirme sürecinde; sağ-sol/parti fark gözetilmeksizin Bülent Ecevit'ten Tansu Çiller'e, Mesut Yılmaz'dan Tayyip Erdoğan'a çok sayıda siyasetçinin imzası ve sorumluluğu bulunuyor. Özelleştirme sürecinde ilk olarak TEKEL'in Pazar pay %70'lerden %38'lere gerileyerek milli kaybın sinyalleri alınmaya başladı. TEKEL'in Pazar payının gerilemesi Philips Morris, JTI, BAT gibi küresel sigara firmalarının ekmeğine yap sürerken, stratejik olarak TEKEL'in teknolojisinin yenilenmemesi, TEKEL fabrikalarına da yatırım yapılmaması kararı alındı ve uygulandı. Özelleştirmeden yana olan siyasiler TEKEL'i kapama düğmesine bastılar ve her geçen yıl TEKEL çalışan sayısı azaltıldı; %50'ye yakın oranda çalışan işten alınırken, TEKEL'in sigara pazarındaki %57'lik payı %18'lere geriledi. Yerli tütünden üretilen sigaranın pazar payı 1992'de %62 iken, 2004'te pay %21'e kadar indi. Devletin zararı büyük oldu. Pazardan çeklime üretim ve satış istatistiklerinin takibini zorlaştırdığından devletin vergi kaybı da her geçen gün arttı. Yine de kar/zarar tablosu ilginçtir: Tüm engellere ve jeopolitik stratejilere rağmen TEKEL tarihi boyunca sadece son iki yılı zararla kapattı. Neoliberal sahtekarların söylediği gibi bu tarihi ekonomik kale zararda değildi… TEKEL'in kar hanesi her daim yüksekti… TEKEL'in 1999'da zarar ettiği kayıtlardadır; zararın sebebine bakılınca da özelleştirme faaliyetlerinin etkisi görülür; zarar yılında TEKEL ürün satıcıları zam olacak diye yüklü miktarda stok yaptılar; zamdan sonra da büyük paralar kazanıldı, stoklar eridi, TEKEL ürünlerine olan talep düştü; zararın ana kaynağı budur; emperyalizm ve işbirlikçileri oyunu bu şekilde kurdular. Akabinde TEKEL, bilinçli bir şekilde çökertildi. TEKEL piyasası, yabancı şirketler başta olmak üzere, özel sektörün insafına bırakıldı, siyasilerin izni ile; makine/teçhizat modernizasyonuna gidilmedi, yatırım yapılmadı, kaçak sigara için önlem alınmadı; son 6 sigara fabrikası da kapatılınca hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem de yurttaşı kaybetti…

Mafya bağlantılı kaçak sigaraya göz yumulması da TEKEL'in Pazar payının düşmesinin önemli nedenlerinden biri oldu. İstatistiklere göre ülkede satılan 120 milyar sigaranın 20 milyarlık kısmını kaçak ve sahte sigaralar oluşturuyordu. Devletin vergi zararı, o dönem için 1 katrilyona ulaşıyordu. Kaçak sigara Şırnak'ta TEKEL satışlarını %90, Doğu ve Güneydoğu'da ise %40 civarında olumsuz yönde etkilemişti. Her ne hikmetse TEKEL'in zarar ettiği için kapatılmasının doğru olduğunu iddia eden liboş kalem ve liberal ekonomistler o dönemde kurulan kaçak sigara tuzağını ve özellikle TEKEL fabrikalarına yatırım yapılmamasını dile getirmezler; çünkü arpalandıkları küresel merkezle buna izin vermezler…

Türkiye'nin son 40 yılına damgasını vuran siyasiler jeopolitik bakış açısı ve milli duyarlılıktan yoksun, emperyal güçlerin güdümünde oldukları için şu an yurttaşlarımız 'TEKE'L kapsamındaki mamülleri pahalıya tüketmek zorunda, alternatif de yok. En ucuz sigara 20 lirayı geçmiş durumda. Tütüne kota var, yerli tütün neredeyse tarih olacak. Alkol, çay ve diğer ürünlerde de fiyatlar kontrol edilemez durumda. Birileri millilikten dem vuruyor sürekli ama; milli ekonomiden öcüden korkar gibi korkuyorlar. Dış mihrak algısını da çarpıtanlara sesleniyoruz: 'Milli olmak üretim ve ekonominin millileşmesiyle olur; bu nedenle devlet ekonomiden elini eteğini çekemez, devlet ve özel sektör milli hedefler doğrultusunda halkın yararına, jeopolitik çemberde üretir ve satar; bunun adı da milli ekonomik yapıdır; halk ve devlet kazanır, emperyalist ve yerli işbirlikçileri değil. Bu nedenle TEKEL tipi bir milli ekonomik örgütlenmeye yeniden gidilmeli, çağın teknolojisiyle yerli hammaddeler yerli ve milli sermaye ile uluslar arası ürüne dönüştürülmelidir. O zaman emekçilerimiz, çiftçilerimiz, devletimiz, yurttaşlarımız, milli sermaye ve yerli işadamlarımız kazanır, 'babalar gibi' sattığımızda değil; aslanlar gibi ürettiğimizde kazanırız…'

Yüzakımız TEKEL'in mazisine bakalım.

Tütün mamulleri için 1862 yılında İnhisar adı ile hizmete başlayan TEKEL, Kurtuluş Savaşı'nı müteakip tütün mamullerine ilave olarak alkollü içkiler, tuz barut ve patlayıcı maddelerle ilgili 'İnhisar' hizmetlerini yürütme görevini 1932 yılında kurulan İnhisarlar Umum Müdürlüğü ünvanıyla yerine getirmeye başladı.

Bu kapsamda tütün, alkollü içkiler ve tuz 1932, barut ve patlayıcı maddeler 1934, bira 1939, çay ve kahve 1942, kibrit 1946 yılında yurttaşlara daha sağlıklı hizmet vermek için devlet tekeline alındı. Bu girişimle devletin ve halkın beraber kazanması hedeflendi. Bu ortak kazanımı hazmedemeyen, kendisi için tehlike olarak değerlendiren emperyal güçler ve yerli işbirlikçileri düğmeye bastı; kahve 1946, kibrit 1952, barut, patlayıcı maddeler ve bira 1955 ve tütün 1986 yılında 'TEKEL' kapsamı dışına alındı. 1941-1983 yılına kadar faaliyetlerini TEKEL Genel Müdürlüğü olarak yürüten kamu şirketi, bu tarihte Kamu İktisadi Kuruluşu haline getirildi. 11 Mart 1987 tarihinde ise şirket Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TEKEL) adını aldı. Özellikle Gümrük Birliği'ne girildikten sonra 1997-98'lerde başlayan özelleştirme girişimlerini takiben, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) 05.02.2002 tarihli ve 2002/6 sayılı kararı ile TEKEL'in satışa sunulduğu ne yazık ki ilan edildi. Süreç içerisinde faaliyet alanları sadece tütünle sınırlanan TEKEL'in, 81 Yaprak Tütün Bakım ve İşleme Tesisi dışında İstanbul Cevizli, Adana, Malatya, Bitlis, Tokat ve Ballıca olmak üzere 6 sigara fabrikası teker teker kapatıldı.


Yazımızı TEKEL'e dair vereceğimiz kronoloji ile bitirelim:

'1862 yılında İnhisar (tekel) oluşturuldu.
1879'da çıkarılan 'Rusumu Sitte' kararnamesiyle tuz, tütün ve alkollü içkilerin inhisarı gelirleri yabancı bankerlere; 1883'de ise 'Duyunu Umumiye'ye bırakıldı.
Daha sonra Tütün İnhisarı İşletilmesi imtiyazı, Memaliki Osmaniye Duhanları Müşterek Menfaa Reji Şirketi'ne devredildi. Reji şirketi 1884 yılında faaliyete başladı.
Aynı yıl Cibali ve İzmir sigara fabrikaları hizmete açıldı. 1895'te Adana'da, 1897'de Samsun'da sigara fabrikaları, 1905'te Bomonti Bira Şirketi açıldı.
1921'de yabancı şirket ve Duyun-u Umumiye'nin yetki ve gelirleri kısıldıktan sonra, 1923'te 'Reji' şirketinin bütün mal varlığı, hak ve görevleri devlete geçti. 1925'te tütün ve tütünle ilgili hizmetlerin devlet tarafından yürütülmesi kararı alındı.
Tütün, alkollü içkiler, tuz, barut ve patlayıcı maddelerle ilgili 'inhisar' hizmetlerini yürütme görevi 1932 yılında kurulan İnhisarlar Umum Müdürlüğü'ne devredildi.
Tütün, alkollü içkiler ve tuz 1932, barut ve patlayıcı maddeler 1934, bira 1939, çay ve kahve 1942, kibrit 1946 yılında devlet tekeline alındı. Ancak kahve 1946, kibrit 1952, barut, patlayıcı maddeler ve bira 1955 ve tütün 1986 yılında 'Tekel' kapsamı dışına çıkarıldı.
1962'de Çanakkale Şarap ve Kanyak Fabrikası, 1970'te Şanlıurfa Suma Fabrikası, 1972'de Yozgat Bira Fabrikası hizmete açıldı.
1941 yılından 1983 yılına kadar faaliyetlerini TEKEL Genel Müdürlüğü olarak yürüten şirketin özelleştirme süreci planlı bir şekilde aşağıdaki gibi seyretti:
1984: TEKEL yabancı sigara ithalatına başladı.
1986: Özel sektöre TEKEL ile ortaklık şartıyla sigara üretim izni verildi.
1987: Kurumun daha önce 'TEKEL İşletmeleri Genel Müdürlüğü' olan adı, kısaca TEKEL olmak üzere 'Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü' olarak değiştirildi.
1991: Sigara üretimi, ithalatı ve satışı belli şartlarla serbest bırakıldı.
1995: Alaşehir Suma Fabrikası kuruldu.
2001: Özelleştirme kapsam ve programına alındı.
2002: Yeniden yapılandırılarak TC. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na devredilen TEKEL Genel Müdürlüğü, anonim şirkete dönüştürüldü.
2002: 4733 sayılı Kanun ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu kuruldu.
2004: TEKEL'in Alkollü İçkiler Sanayii ve Ticareti A.Ş isimli bölümü 27.02.2004 tarihinde ihaleyi kazanan Nurol, Limak, Özaltın, Tütsab konsorsiyumuna 292 milyon ABD Doları'na satıldı.'

İşte bunun için:

TEKEL
Türün artık; emperyalin
Ey yurttaşlar; bunu bilin;
Kapadılar o TEKEL'i
Cigara lüks; yurttaş 'deli'…
SEYYAHİ