Deniz Çağlar Fırat


'-Alooo, ayy yenice bitti işim. Öldüm, bittim.'
-'…'
-'Hallettim, bütün mobilyacıları gezdim, çok beğendim. İçime sindi, ama beğendim.'
-'…'
-'Öyle deme amaaa… Çok güzel beyaz bir mobilya vardı. O kadar güzeldi ki, anlatamaaam. Çok beğendim. Onu aldım, zaten kaç kere alacağım, bir kere alacağım.'
-'…'
-'Gezdim, hepsini gezdim. …Mobilya, … Mobilyacılık bir de …'a gittim. … Mobilya'dan aldım. 5 saattir bunları geziyorum. İçime sindi.'
-'…'
-'Karışsınlar istemiyorum. Ben alacağım, benim evim olacak. Kaç kere alacağım zaten. Beğendim, aldım.'
-'…'
-'2 bin liraaa, oturma grubu, salon grubu, yatak odası…'
-'…'
-'6 bin 675 liraaa… çok uygun. 3 takım birden. Beyaz olan çok güzeldi. Onu aldım. Perdeler ile de uygun. Ayaklarım da ağrımaya başladııı. Ama değdi. Çok güzel'
-'…'
-'Kaç kere alacağım. İstemiyorum karışmalarınıııı. Ben beğendim, kaç kere alacağım zaten abla. İnsan bir kere alıyor bunları. Hevesimi kaçırmasınlaaaar'
-'…'
-'hahahahaha…'
-'…'
-'Zaten o kadar güzeller ki, kız 6 bin 675 lira. Bir şey değil ki. Kime ne? Ay, ödesinler işte. Beğendim ben'
-'…'
-'Ay oldu, öyle deme kıııız… Zaten çok yoruldum. Tam 3 yeri gezdim.'
-'…'
-'hahahahaah…'
* * *
-'Yorgan mı sermiş? Ne yorganıymış be?'
-'…'
-'Geri zekalı garı… Bu havada. Aaaa…'
-'…'
-'Beyaz yorgan mı? Geri zekalı garıııı…'
-'…'
-'Ne yapacakmış? Ne yapacakmış, ne yapacakmış?'
-'…'
-'Beyaz yorganı. Tüüü, mendebur garııı!'
-'…'
-'Akşam evine yemek yapsın, eve misafir gelecek, yüklükten beyaz yorgan çıkaracağına… Milleti aç açına oturtuyor'
-'…'
-'Tüüü!'
-'…'
-'Piiii!'
-'salonu da pis zaten, beyaz yorganda kirden kokuyordur.
-'….'
-'ihihihihihhh…'
*****
Yukarıdaki diyaloglar size hiçbir şey ifade etmiyor değil mi? Evet, biliyorum hiçbir anlam ifade etmiyor, etmeyecek de. Bana da etmiyor.
Ama kazara bir kişilik ayakta durulabilecek yerde 6 kişi sırt sırta, omuz omuza seyahat edeceğiniz bir tramvay seferinde bu ve buna benzer onlarca telefon görüşmesine şahit oluyorsunuz, olacaksınız.
Sizi hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bir telefon görüşmesine, onların özel hayatlarını, hastalıklarını, sağlıklarını, yaptıklarını, içtiklerini, yediklerini, nereye gittiklerini, kiminle buluşacaklarını, gıybetlerini dinlemek zorunda kalıyorsunuz, kalacaksınız.
Siz hiç tanımadığınız insanlarla kucak kucağa, omuz omuza, kıç kıça, birbirinize sürtünerek yaptığınız yolculukta, nefes bile alamazken, üstelik o ter kokuları içinde bunalırken gayet de rahat gevrek gevrek kahkahalar eşliğinde bu işkenceye maruz kalıyorsunuz, kalacaksınız.
Biliyorum, bu yazıyı hiç kimse üzerine almayacak da, bakın bu sütunlarda paylaşmak zorunda kaldığım bu saçma diyaloglar nasıl sizlere bir anlam ifade etmiyorsa, kamuya açık alanlarda da başkalarına hiçbir anlam ifade etmeyen telefon görüşmelerinizi yapmayın. Kısın sesini, çok acilse açın, 'Tramvaydayım inince araşalım' deyin. Ama zaten yorgun argın bir şekilde evine ya da işine giden insanların kafasının şişirilmesine müsaade etmeyin.


Adab-ı muaşeret kurallarına uyun, uymayanları uyarın.
Siz uyardığınızda da size pişkinlikle çemkiriyorlarsa da sakın altta kalmayın onları görgüsüzlükle itham edin.


Çünkü öyleler…