“Dikkat ederseniz benim bütün büyük hizmetlerim çevre mahallelerimizde.

Şirintepe’de, Çamlıca’da, Fevzi Çakmak’ta, Yeşiltepe’de, Sazova’da...

Ben hizmeti vatandaşın ayağına götürüyorum.

Bu da bize çok büyük avantaj sağlıyor.

28-29 tane belde evimiz var.

Onlar bizim elimiz, kulağımız, her şeyimiz.

11-12 tane Deneyimli Kafe var.

Şirintepe biraz bu konuda şanslı. Ağız ve Diş Sağlığı Merkezimiz orada, Yunus Emre Spor Kompleksimiz orada.

TOKİ’de dünyada tek olan Melih Savaş Yaşam Köyü ciddi bir proje…

Çamlıca’da ve Uluönder’de Kapalı Pazar Yeri, 12-13 mahallede halı sahamız var.

Üniversite öğrencilerine akşam yemeklerinde 90 bin kişiye yaklaşmışız.

Melih Savaş Yaşam Köyü’nde boş bir binamız vardı. Misafirhane diyoruz oraya. Kız öğrencilerimizi oraya aldık.

Engelli ailesi, şehit aileleri çocukları öncelikli olmak üzere.

Şirintepe’de bir inşaat devam ediyor. Bittiğinde 100 öğrencimizi kaldığı bir bina olacak.

Bir de hayır için iyi bir teklif geldi. Tahmin ediyorum mükemmel bir kız yurdu olacak.

Bunlar Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın geçtiğimiz günlerde ES TV’de katıldığı programda bir çırpıda saydığı sosyal projelerin bir kısmı.

Anlatacak elbette çok daha fazla çalışma var.

Hepsi insan odaklı…

Çocuklar, öğrenciler, deneyimli vatandaşlar, kadınlar, gençler kısaca herkes var.

Toplumda büyük beğeni ve karşılık bulmuş!

Ancak!

Gelin görün ki, Eskişehir halkı için tüm bunları belki de bütçesini zorlayıp belki de aşarak yapmaya çalışan Tepebaşı Belediyesi’ni okullara sokmuyorlar iyi mi!

Yavrularımıza kahvaltılık dağıtımı için bile sokmuyorlar!

Polise şikayet eden okul müdürleri var!

Neden biliyor musunuz?

Siyaset için!

Sırf siyasi çıkarlarına ters diye yüzlerce sosyal proje üretmiş belediyenin çocuklara kahvaltı vermesini çok görüyorlar.

Bu nedenle ortaya iki ayrı düşünce tarzı çıkıyor…

Birisi minik yavruların sabah vitaminlerini almaları için uğraşan insan odaklı bir zihniyet…

Diğer tarafta o çocukların beslenmelerini dahi engellemeye kalkacak kadar siyasete bulaşmış, batmış olanlar…

Nereden bakarsanız bakın…

Sahiden büyük rezalet.

**************

AK PARTİ’DE HATİPOĞLU HAREKETİ BAŞLADI BİLE!

AK Parti, Nebi Hatipoğlu’nu resmen bağrına bastı.

Bunu dün buradan belirttik.

Partinin en üst kademesindeki isimlerden tut, yöneticilere, kurmaylara, teşkilatlara kadar…

Partideki herkes Hatipoğlu’nun gelişini kutladı…

Partilerinin güç kazandığı konusunda hemfikir oldu.

Böylece AK Parti’de Nebi Hatipoğlu’lu günler resmen başlamış oldu.

Elbette bu kabulleniş, Hatipoğlu’nun partinin yerel seçim sürecine etki gedecek sürece gelecek.

Bırakın oraya gelmesini daha şimdiden Hatipoğlu’nun çıkarılacak adaylar konusunda temaslarda bulunduğu konuşuluyor.

Bunun için Milletvekili Sayın Ayşen Gürcan’la sıkı bir pazarlık yaptığı ifade ediliyor.

Hatta Büyükşehir Adaylığı için kendisinin talip olacağı dilden dile dolaşıyor.

Kendisi olmadığı takdirde Metin Güler’in Hatipoğlu tarafından aday yaptırılacağı dillendiriliyor.

Kısacası;

Hatipoğlu, AK Parti’yi bir geldi pir geldi.

Partide bugüne kadar süre gelen hazırlıklar, çalışmalar, beklentiler bir anda farklı bir boyuta taşındı.

AK Parti’ye yeni gündemi hayırlı olsun.

**************

SEN ASLA ŞÜPHEYE DÜŞME ATA’M!

Türk Milletinin başına gelmiş en büyük armağandır Büyük Atatürk…

Tüm ömrünü Türklerin, bizlerin, yeni nesillerin bağımsızlığı ve halkın egemenliği için harcamış bir isimden söz ediyoruz zira…

Sadece hürriyet değil;

Halkın çağdaş ve modern bir ülkede yaşamaları için devrimler yapan bir komutan.

Tüm bunları yaparken, ülkenin geleceğine kadar düşünüp, yüzyıllarca Türk Halkının huzur içinde yaşamasını temin etmiş yüce bir kişilik…

Şu bir gerçek ki;

“Bugün sahip olduğumuz her şeyi ona borçluyuz”

Bunu bugün yaşananlardan çok daha iyi anlıyor çok daha kavrıyoruz.

Zira Atatürk’ün verdiği bağımsızlık savaşının ne kadar kıymetli olduğunu, çevremizdeki ülkelerin ve mazlum halklarının yaşadığı acılardan daha net görüyoruz.

Ulus bilincinin, millet olma kavramının, devlet olabilmenin ne kadar büyük kazanç olduğunu bugün Gazze’ye bakınca anlıyoruz.

O yüzden bize düşen görevi de asla unutmuyor, unutturmuyoruz.

Bıraktığı Cumhuriyet’i sonsuza kadar koruma vazifesini üstlendik tüm yurt, yurttaş olarak.

Bıraktığı mirası ilelebet korumak ve yaşatmak için ihtiyacımız olanın damarlarımızdaki asil kan olduğunu da biliyoruz.

Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan bu yolda yürüyeceğimizin sözünü da zaten çoktan verdik.

O yıllarda verilen büyük mücadelelerin, kitaplara sığmayan fedakârlıkların yılmaz bekçileri olacağız hep birlikte…

Kısacası;

“Atam, emanetin emin ellerde, sen asla şüpheye düşme”