Özcan Türkmen yazdı.
Anahtar kelimeler, güven …Akrabalıkta, arkadaşlıkta, ortaklıkta, yönetmede vb. her şeyde öncelikle güven gerekiyor.
Güven duygusu; sosyal, kültürel, ekonomik alanımızın temelidir.
Kendi gücümüze güvenmek, hüner ve yeteneğimize güvenmek, yumruğumuza güvenmek, bileğimize güvenmek yetmiyor çoğu kere.
Arkamızı birine vermek, ondan kuvvet almak, koruyuculuğuna güvenmek gerekiyor çoğu kere.
Yakın uzak çevreniz yanınızdadır sözde. Yanınızdadır da 'her zaman yanındayım' diyenleri iş başa düşünce göremiyorsunuz yanınızda.
Kimin ipiyle kuyuya ineceğinizi şaşırırsınız.
Bir bakmışsınız güvendiğiniz dallar elinizde, bir bakmışsınız güvendiğiniz dağlara kar yağmış.
Bir de bakmışsınız sonunda güvenecek(!) hiçbir şeyiniz yok. İşte o an bir de bakıyorsunuz birisi, birleri size güveniyor. Güvenip imdat bekliyor.
Ne yapacaksınız? Size güveniyorlar da siz güvenecek bulamıyorsunuz. Ne yapacaksınız, karar sizin …
Size güvenenler de sizden umudunu kesiyor zamanla. Güvenmiyorlar, güven duyguları zedelenmiş, Güvenlerini boşa çıkartmışsınız. Güvenmeselermiş daha iyiymiş. Güven denenmezmiş, denemeye gelmezmiş 'miş de miş; miş de miş…'
Hesap etmiyorlar, size güvenmiyorlar. Kendilerinin güvenilir olup olmadığını bilmeseler de kabul etmiyorlar bu yolda hemen herkesin sıkıntı yaşadığını.
Evet, güven bunalımı yaşıyoruz.
Güven bunalımı, işin aslı.
Kendi beklediğimizi karşıdakine verememek, beklediklerimizin mutlaka yapılması gerektiğine inanmak…
Beklemek ama düşe kalka, zar zor yapmak, hatta hiç yapmamak. Dahası, bunu düşünmemek, düşünememek…
Evet, güven bunalımı bu. Bunu yaşıyoruz biz.
Bize güvensinler, biz güveniliriz zaten.
Bizim güvendiklerimiz, kesinlikle sapmamalı güven çizgisinden. Bize tolerans olmalı. Biz güveniliriz, biz işimizi biliriz. Bizim güvendiklerimiz, güvenimizi boşa çıkarmasın kesinlikle.
Evet, güven bunalımı yaşıyoruz.
Bizden başka herkes, güven terazisinde yeniden tartmalı kendini.
Şaşırıp kalıyoruz, hayretimizi gizleyemiyoruz güvendiğimiz güvenmek zorunda olduğumuz kişilerin yaptıklarını görünce. Sadece ibretle seyrediyoruz onları ve olanları.
Evet, güven bunalımı yaşıyoruz.
Çevremize bakıyoruz, sorup soruşturuyoruz bunu bir ben mi yaşıyorum diye. Herkes biz halli... Herkes mustarip bu halden... Herkes şaşırmış kalmış
Güven bunalımı yaşıyoruz.
Sığınacak bir dost, halleşecek bir ahbap arıyoruz. Bağlanıyoruz ona. Gönlümüzü açıyoruz omdan bir şey beklemeden… Öyle bir darbe alıyoruz ki beklenmedik bir anda, Pişmanlık işe yaramıyor artık. Artık yapacak bir şey de kalmıyor. Şaşırıp kalıyoruz ortalık yerde.
Evet, güven bunalımı yaşıyoruz.
Biliyoruz bilmesine, anlıyoruz anlamasına ne var ki tahammül edemiyoruz.
Güven bunalımı yaşıyoruz.
Olur ki o da benim için iyi düşünür, bana güvenir diyemiyoruz. Hemen kesin karar verip demekki böyle olmayacak diyoruz niyeyse. Sanki dünya yıkılıyor da altında sadece biz kalıyoruz.
Güven bunalımı yaşıyoruz.
Mademki aynı gemide yolcuyuz; katlanacağız birbirimize.
Kendimize, ailemize, çevremize olan görevlerin ifasında karşılıklı güven esas…
Birlikte yaşamak için güven esas elbette. İyi ilişkilerin temeli güven elbette.
Güvenilir olmak ve kendine güvenmek, büyük bir meziyet elbette.
Güven için doğruluğa, sorumluluğa, adalete daha çok sahip çıkacağız.
Ömrümüz yettikçe güvenilir kişilerle yaşamaya çabalayacağız.
Güvenilmenin, sevilmekten daha büyük iltifat olduğunu aklımızın köşesinden hiç ama hiç çıkarmayacağız.
Kalbimizi kötüleştiren nefis; nefsi azgınlaştıran da kibir… Bunların esaretine son vereceğiz artık.
Güvenip da aldatılmayan olup olmadığının hesabını yapmaktan vaz geçeceğiz artık.
Vaz geçtik; Güven bunalımı yaşıyoruz…