Toplu taşıma Türkiye'nin birçok ilinde çok ciddi bir sorundur. Türkiye'de hangi büyükşehre giderseniz gidin ağzına kadar dolu taşıtlarda hiç tanımadığınız ve hatta ekseriyetle de hiç tanımak dahi istemeyeceğiniz insanlarla sırt sırta, omuz omuza gergin yolculuklar yapmak zorunda kalırsınız.
Hele de okul, iş, giriş çıkış saatleri ve çarşı pazar günleri bu yoğunluğu anlatmaya kelimeler yetmez. Hatta üniversite ve hastane hatlarında saat kavramı dahi olmadan toplu taşıma araçları tıklım tıklımdır.
Örneğin, diyelim ki Eskişehir Çukurhisar'da yaşıyorsunuz. Mahallenize giden tek hat 58 numara. Bu hat güzergahı Tepebaşı, Eczacılılık, Eti Caddesi, Muttalip Caddesi, Yunusemre Caddesi, Odunpazarı gibi oldukça merkezi yerlerden de geçer. İlk (ya da son farketmez) durağı olan Odunpazarı'ndan kalktı diyelim. Eczacılık ve Tepebaşı'na gidecek çok sayıda kentli araca doluşur.
Eski garajın önüne geldiğinde araçta belki de bir kişilik bile yer kalmaz ve Çukurhisar'a gidecek vatandaş araca binemez ve bir sonrakini yani en az 30 dakika sonra kalkacak aracı bekler. Oysa araç Tepebaşı'nda dut gibi silkelenir ve araç bomboş kalır. İşte buna 'Hattını bilmemek' adı verilebilir.
Hattını bilmeyenler yüzünden birçok toplu taşıma aracı ağzına kadar doludur ve o hattın gerçek yolcuları mağdurdur. Aynı durum örneğin Batıkent hattı için de geçerlidir, Emek Hattı için de… İnsanların hattını bilmesi ve kendi hatlarına yönelmesi ciddi şekilde toplu taşımayı rahatlatabilir.
Elbette ki yapısal faktörlerin de ele alınması ve değerlendirilmesi gerekebilir. Ama başlıktan da anlaşılacağı gibi bu yazının konusu hattını bilmeyenler üzerinedir. Lütfen hattımızı bilelim, kimsenin hattına girmeyelim hem biz hem de herkes bir nebze de olsa rahat bir yolculuk yapabilsin.