Değerli okuyucular;  Allah (cc.) Kur’an ı Kerim’de inanan insanları maddeten ve manen temizleyen abdest, gusül ve teyemmümü emrettikten sonra şöyle buyurmuştur; “Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez fakat o sizi tertemiz kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” (Maide 5-6) Temizlik; İslam kaynaklarında genellikle tahâret (tuhr) kelimesi ile  ifade edilir. Ayrıca maddi ve manevi anlamda kirlerden arınmak, pak ve nezih hale gelmek demektir. Bu bakımdan Cenab-ı Hakk'ın bizlere emanet olarak verdiği bedeni temiz tutmak ve iman ile huzura kavuşmuş kalbi de her türlü manevi kirlerden arındırmak müminin en başta gelen sorumluluklarındadır.

İslam; maddi ve manevi her türlü temizliğe teşvik eden bir fıtrat ve hayat dinidir. Yeryüzündeki bütün canlılar yaratılışları gereği temiz olmaya çalışırlar. Bedeni kirlenen her bir hayvanın bir şekilde kendini yani bedenini temizlediği hepimizin müşahede ettiği bir durumdur. Dolayısıyla temizlik hususunda eşref-i mahlukat olan insanoğlunun bütün canlılar içindeki yeri ve sorumluluğu apayrıdır. Bu bağlamda vücudumuzun sıhhati iç alemimizin huzuru temizlikte saklıdır. İnsan olmanın onuruna yakışan vücut temizliği, ağız ve diş bakımı maddi temizliğin başında yer alır. Temizlik; Kur’an ı Kerim’de taharet ve temizlenmek kökünden birçok ayette zikredilmiştir. (Bakara, 125,222,232 / Al-i İmran, 15,42,55 vb.)Resul-i Ekrem Efendimiz risaletle görevlendirildiği zaman, “Elbiseni temiz tut, her türlü pislikten (kirlilikten) uzak dur” emrini almıştır. İşte bu açıdan önemli olan elbiselerin eski değil, kirli olmamasıdır. İnanan insan hangi ortamda bulunursa bulunsun temizliğin, zarafetin ve ferahlığın timsali olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de iç ve dış temizliği yönünden arınanların Allah tarafından sevildiği şöyle dile getirilmektedir; “Şüphesiz Allah, tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara, 222)

Peygamber Efendimiz(s.a.v), temizliğin dindeki yerini belirterek şöyle buyurmuştur; “Temizlik imanın yarısıdır” (Müslim, ‘Tahare’ 1).

 Gerek ayetlerden ve gerekse Hz. Peygamberin buyruklarından anlaşılacağı üzere temizlik İslam dininin olmazsa olmazıdır. İmandan sonra en üstün ibadet olan namazın sahih ve makbul olması için beden, elbise ve namaz kılınacak yerin temiz olmasının namazın şartları arasında yer alması da temizliğin ne derece ehemmiyet arz ettiğini teyit açısından çok önemlidir. Yine Rabbimiz, abdest ibadetinin farziyetini ve hangi uzuvların yıkanması veya mesh edilmesi gerektiğini vurgularken ayetin devamında “Eğer cünüp iseniz iyice temizleniniz” buyurmak suretiyle cünüplük hali ortaya çıkmışsa, mutlaka gusletmek gerektiğini ifade etmiş olur. Gusül, cünüplük, hayız ve nifasın kesilmesi gibi hallerde  temizlenmek için alınan boy abdestidir ve farzdır. Hz. Peygamber (s.a.v) efendimiz genel olarak beden ve uzuvlarımızın temizliğine dair ise “Mazmaza ve istinşak yani ağzı ve burnu bol su ile yıkamak, dişleri temizlemek, bıyıkları kısaltmak, tırnakları kesmek, koltuk altlarını temizlemek (ve kasık tıraşı olmak), saç tıraşı olmak, parmak aralarını yıkamak, kirlenen giysileri yıkamak ve çocukları sünnet ettirmek fıtratın gereğidir.” (İbn-i Mace, Taharet, 8) “Her Müslüman en az haftada bir gusül abdesti almak, başı ve vücudu yıkamak da Allah’ın hakkıdır.” Bu itibarla her gün kirlenen uzuvlarımızı temizlemek dini görevimizdir.

Müslüman bedenini, giysilerini temiz tuttuğu gibi ev ve iş yerini, okul, hastane gibi ortak kullanım alanlarını da temiz tutar ve temizler. Allah teala mekân temizliği ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur.  “İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.” (Bakara, 2/125.) Bu bakımdan   camilerin bakım, temizliği önem arz etmektedir. Bununla birlikte özellikle camilere kirli çoraplar ve çıplak ayakla gidilmemelidir. Çünkü kirli çorap ve çıplak ayak cami halılarının kirlenmesine yol açtığı gibi birçok hastalığın bulaşmasına sebep olur. Bunun yanında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise çevre temizliğidir.  Çevre temizliği; cadde, sokak, parkların, piknik alanları, orman, deniz ve göl vb. yerlerin temizliği, her türlü pislikten korunması, hava kirliliğinin önlenmesidir. Çevre bize Allah Teala tarafından verilmiş bir lütuf ve emanettir. Çevreyi kirletmek gibi aksi bir davranış bu nimete nankörlük etmektir. Ne yazık ki dünya düzenini bozan tek canlı insanoğludur. Sigara izmaritleri, çekirdek kabukları, atık kâğıt ve çöplerle cadde sokak ve parkları kirletirken, deniz ve gölleri atık sularla, havayı ise motor ve bacalardan çıkan duman ve gazlarla kirletmekteyiz. Bu konuyla ilgili yeti kerimede şöyle atıf yapılmaktadır; "İnsanların kendi işledikleri (hatalar ve kötülükler) sebebiyle karada ve denizde fesat ortaya çıkmıştır." (Rum, 30/41.) İslam dini çevrenin temizliğine büyük önem vermekte, insanlara zarar verebilecek şekilde bırakılmaması ve kirletilmemesini istemektedir. Peygamber efendimiz “Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana arz edilip gösterildi. İyi amelleri arasında, yoldan atılmış olan “eza”yı gördüm. Kötü amelleri arasında ise yere gömülmemiş tükürük de vardı” (Müslim, Mesâcid, 57, I, 390; Müslim, Zekât, 56, I, 699) bu hadisle Peygamberimiz(s.a.v), çevre temizliği konusunda en küçük ayrıntının bile değerli olduğunu bu davranışların hesap gününde iyilik ve kötülük olarak karşımıza çıkacağını belirtmektedir. Bu bilinçle caddede, sokakta vs yerlerde ufak bir çöp atığı gördüğü zaman dert edinen, gücü nispetinde temizlemeye, insanlara eziyet verici şeyleri gidermeye çalışan müminler, İslam’a uygun bir davranış ortaya koymuş olur. Denizler ve göller akarsular nehirler yeşil alanlar da özenle korumamız gereken tabiat güzellikleridir. “Kıyamet kopmaya başladığında, birinizin elinde bir ağaç fidanı bulunsa, kıyamet kopmadan onu dikmeye gücü yeterse, hemen diksin” (Ahmed, III, 191, 184.) “Bir Müslüman bir ağaç diker veya bir bitki ekerse, ondan kuş, insan veya hayvan yerse, bu onun için sadaka olur” (Müslim, Musakat, 2, II, 1188.) sözleriyle de peygamberimiz yeşil alanlar, orman ve çevrenin korunmasını teşvik etmiştir.

Sonuç olarak; İslamiyetin beden, ruh, çevre ve mekanla kurduğu ilişkinin neticesi olarak her yönüyle temizlik konusuna Kitap ve Sünnet’te, Hz. Peygamberin uygulamalarında, İslami kaynaklarda büyük önem verilmiş bu sayede bir temizlik kültürü oluşmuştur. Bunun farkında olarak diyebiliriz ki; beden bize emanet, çevre ve mekanlar bize emanet ve görevimiz yeryüzünü imar ve ıslahtır.

                                                                                                                                 Gafur YILDIRIM

                                                                                                                             Tepebaşı İlçe Müftüsü

Kaynakça; Diyanet Hutbe, Örnek Vaazlar ve İlgili Diyanet Yayınları