Dünya, geleceğe doğru ilerlerken kendi karmaşasına boğuluyor. İnsan nüfusu hızla artıyor ve kaynaklar tükenmek üzere. 2043 yılında geçen "Yedinci Hayat" filmi, bu distopik tablonun bir kesitini sunuyor. İnsanlık, açlıkla, nüfus patlamasıyla ve tek çocuk politikası ile boğuşuyor. Ancak bu sadece bir bilim kurgu hikayesi gibi görünmüyor, çünkü gerçek dünyada da benzer sorunlarla yüzleşiyoruz.

Filmde, dedeleri tarafından korunan yedizlerin hikayesi anlatılıyor. Her biri farklı bir gün adıyla bilinen bu kardeşler, tek bir kişi gibi yaşamak zorunda bırakılıyor. Dışarıya çıktıklarında aynı kıyafet ve makyajla, tek bir isim altında var oluyorlar. Ancak içlerinden biri, Pazartesi, sistemden kaçarak normal bir hayat yaşamak istiyor ve kardeşlerini tehlikeye atıyor.

Bu hikaye, insanın özgürlük arayışı ve bireysel kimliğin önemi üzerine derin bir düşünce sunuyor. Tek çocuk politikası gibi sıkı düzenlemeler, bireylerin doğal haklarını ihlal ederken, toplumu da baskı altına alıyor. Herkesin aynı kalıplara sığdırılmaya çalışıldığı bir dünyada, farklılıklarımızı koruyabilmek için mücadele etmek zorundayız.

Filmdeki karanlık atmosfer, günümüz dünyasındaki bazı gerçekliklere de ışık tutuyor. Teknolojinin hızla ilerlemesi, doğal kaynakların tükenmesi ve aşırı nüfus artışı gibi konular, günümüzde de gündemimizi belirliyor. Bu durumlarla başa çıkmak için sadece devletin tek taraflı politikalarına bel bağlamak yerine, küresel çapta işbirliği ve yenilikçi çözümler gerekiyor.

Filmin sonunda, Pazartesi'nin sevgilisi ile birlikte büyüyen ikizlerin varlığı, umut ışığı gibi parlıyor. Cayman'ın idamıyla birlikte tek çocuk politikasının sona ermesi, insanlığın daha adil bir geleceğe doğru adım atabileceğinin bir işareti olarak görülebilir. Ancak bu, sadece bir başlangıç olabilir. Gerçek hayatta da, benzer zorluklarla karşılaşsak da, umut ve dayanışma ile geleceği şekillendirebiliriz.

"Yedinci Hayat", bilim kurgu türünde bir film olabilir, ancak sunmuş olduğu derin düşünceler ve toplumsal mesajlarla gerçek dünyamızın aynasını tutuyor. Belki de izleyicilere, sadece eğlence değil, aynı zamanda düşünce provokasyonu da sunuyor. Bu da, bir filmden beklenen en büyük etkidir.