Ahmet Ataç’ı sizlere anlatacak değilim.
20 Yıldır şehri yöneten ve herkes tarafından çok yakından tanınan bir isim.
Zira hizmet ettiği süre boyunca sürekli halkın içerisinde oldu.
Gülümseyen yüzü, tarafsız hizmetleri, beğenilen icraatları ile de hep takdir topladı.
Sıradan bir ilçeden hallice bir bölgeyi hem fiziken hem de sosyal anlamda modern bir kente çevirdi.
Özellikle halkın şehir hayatına katılmasını sağlayan projeleri ülke sınırlarından bile dışarı taştı.
Görev aldığı bunca yıl;
“Merkeze değil herkese hizmet” düsturundan zerre taviz vermedi.
Elbette Tepebaşılı da olan bitene kayıtsız kalmadı.
Ataç’ı girdiği her seçimde daha da fazla oy vererek seçti.
İşin en ilginç kısmı nedir biliyor musunuz?
“Sağcı Tepebaşı’nı sol partiye oy veren bir kente bürüdü.”
Resmen bir devrim bu!
+++
Ortada böyle bir başarı varken elbette halkın kendisi ile ilgili beklentileri de farklı haller almaya başladı.
Özellikle “Bir Büyükşehir Başkanlığı Döneminin” Ataç’ın sonuna kadar hakkı olduğu şehrin her köşesinde dillendirildi.
Hatta bu beklenti son zamanlarda epeyce zirveye çıktı…
Hoca’nın artık yerini Ataç’a bırakacağı, Ataç’ın yolunu açacağı, yıllardır birlikte yol yürüdüğü kader arkadaşına koltuğunu bırakmasının son derece doğru ve yerinde olacağı söylendi.
Açıkçası, bu yöndeki beklenti artık zirveye çıkmıştı.
+++
Fakat!
Hoca’nın partide yaşananları öne sürerek bir dönem daha adaylığını açıklaması tüm bu beklentileri boşa çıkardı.
Böyle olunca da Ataç’ın ne yapacağı, bu karara karşı nasıl bir tavır sergileyeceği hayli merak konusu oldu.
Şundan eminim ki, Hoca’nın aday olduğunu duyurduğu dakikadan itibaren Ataç’ın telefonları bir an bile susmamıştır!
Nedeni belli!
Ataç’a dair şehirde öylesine bir beklenti oluştu ki;
“Hoca devam ederse, Ataç bir başka partinin büyükşehir adayı olarak çıkar ve kazanır” sözleri şehrin her yerinde yankılanmaya başladı.
İYİ Parti’nin adayı olarak söylenmeye başlanan Ataç için artık “AK Parti adayı olacak” yakıştırmaları dahi yapıldı.
+++
İşte ortada böylesine güçlü bir siyasi karakter;
Siyaseten güçlü olduğu kadar da halk tarafından bir o kadar benimsenen bir belediye başkanı profili var.
Pekâlâ, tüm bu yaşananlardan sonra;
“Nereden girse seçimi kazanır” denilen bir isim ne yapacaktı?
İşte bu sorunun yanıtı da önceki gün Ataç tarafından yapılan yazılı açıklama ile geldi.
Öylesine bir metin ki, açıkça itiraf etmeliyim ki böylesine özenle seçilmiş kelimelerin bir arada olduğu açıklamaya ya çok az rastladık ya da daha önce rastlamadık.
Yaşanan her gelişmeye karşı ince ince eleştirilerin olduğu;
Verilmek istenen mesajların da bu kadar ustaca verildiği bir açıklamadan söz ediyoruz…
Veyahut;
Yaşadığı bunca haksızlık karşısında bile;
“Parti içi hesaplaşmalardan herkes vazgeçmeli” diyecek kadar ülkesini, şehrini ve partisini sevebilen bir isimden söz ediyoruz.
“Eskişehirlinin takdiri her şeyden üstündür” diyerek, kent ve halkının tercihleri üzerinden siyaset yapılmasına karşı olduğunu açıkça söyleyecek kadar halkının fikrine değer veren bir profilden söz ediyoruz.
Partinin yaşadığı seçimlerden kurultaylarına kadar tek bir noktasına müdahale etmeyecek kadar demokratik bir isimden söz ediyoruz.
Parti gücünü kendisine bugüne kadar tek bir kere bile kalkan yapmamış bir siyasetçiden söz ediyoruz.
Parti içi yarışların ayrı platformda halka dair siyasetin farklı alanda yapılması gerektiğini gösterecek kadar usta bir isimden söz ediyoruz.
Eskişehir’e dair meseleleri sadece Eskişehir Basınına aktaracak kadar kentin kıymetlerine değer veren bir isimden söz ediyoruz.
Hepsinden önemlisi de;
“Halkıma hizmet için partimin vereceği her göreve hazırım” diyebilen fedakâr bir isimden söz ediyoruz.
Kısacası;
Ahmet Ataç’tan ve muhteşem açıklamasından söz ediyoruz.
Halkın gözünde bir kez daha büyüyen, vatandaş nezdinde bir kez daha büyük takdir gören kişiden söz ediyoruz…