Tepebaşı İlçe Müftüsü Gafur YILDIRIM'ın yazısı
Değerli okuyucular,
Aziz milletimizin ve kahraman güvenlik güçlerimizin hain darbe girişimi karşısında gösterdiği onurlu duruşun ve demokrasi zaferinin yedinci sene-i devriyesi sebebiyle, 2023 yılı 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Etkinliklerinin ana teması, “Türkiye Yüzyılının Kahramanları” olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda Türkiye; 1923’ten bu zamana kadar verdiği haklı mücadelelerinde, kahramanlarının fedakârlıkları ve özverileri sayesinde, Türkiye Yüzyılı hedeflerini ortaya koymuştur. 15 Temmuz destanı da; milletimizin güçlü iradesi, kararlılığı, vatan ve millet aşkı ile yazılmıştır. “Türkiye Yüzyılının Kahramanları”; canları pahasına ülkemizin bağımsızlığını ve milli iradenin egemenliğini koruyarak, Türk milletinin, birlik ve beraberliğinden ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyeceğini, milletin bağımsızlığına kast eden dâhili ve harici hiçbir girişime teslim olunmayacağını ve Cumhuriyetin ikinci asrının Türkiye Yüzyılı olacağını ortaya koymuştur. Biz de bu yazımızda, 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde, asla unutmamamız ve unutturmamamız gereken hususları kısaca dile getirelim istedik.
Bu kapsamda, birinci husus; o gecede bizim şahsi çabalarımızdan öte, bizi yoktan var eden Rabbimizin inayeti, lütfu, keremi ve nusreti unutulmamalıdır. Allah (c.c.) Maide suresi 11.ayette şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya kalkışmıştı da, Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti…” (Maide 5/11). İşte o karanlık gece, FETÖ yapılanması karşısında milletimizi muzaffer eyleyen, ilahi kudretten başkası değildir. Tabi ki bu durum da, aziz milletimizin Allah’a olan imanı ve vatana olan aşkı sayesinde gerçekleşmiştir. Hak Teâlâ da bu imanı ve aşkı karşılıksız bırakmamıştır.
İkinci husus; o gecede, bize umut bağlamış gönül coğrafyamızdaki bütün mazlumların- mağdurların duasını unutmamalıdır. O gece hepimiz şahit olduk ki; Gazze’den Arakan’a, Asya steplerinden Afrika’ya ve Balkanlara kadar dünyanın bütün mazlumları, mağdurları, muhacirleri, milletimize- bize dua etmişlerdir. Niçin? “İslam Ümmetinin son büyük kalesi çökmesin diye”… İşte, ikinci unutmamamız ve unutturmamamız gereken husus, mazlum diyarların duasıdır.
Değerli kardeşlerim; üçüncü önemli husus, bu aziz milletin, o gece gösterdiği birlik ruhudur. O gece; aynı inanç ve irade ile kendi vatanını, bağımsızlığını, istiklâlini savunmak için; kulağında salâ, dilinde tekbir sesleri ile, büyük bir milletin şehit olma arzusuyla sokağa çıktığına şahit olduk. İstiklâl şairimizin, İstiklâl Marşımızda ifade ettiği her gerçek o gece yeniden gerçekleşti. “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyen her vatandaş sokağa fırladı.
15 Temmuz’un sene-i devriyesinde, yine asla unutmamamız gereken dördüncü husus; zaman zaman haklarında endişeyle konuştuğumuz gençlerimizin, o gece gösterdiği iradedir. 15 Temmuz bize göstermiştir ki; hiçbir güç, Allah aşkı ve vatan sevgisi ile dolu yüreklerden daha üstün olamaz. İşte o gece, gençlerimiz bu iradeyi ortaya koymuşlardır. Her kim vatanın, ümmetin, mazlumun, mağdurun ve muhacirin yanındaysa, Cenab-ı Hakk’ın rahmet ve inayeti onun yanındadır. Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de, “Üzülmeyin ve gevşemeyin, eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz” (Ali İmran 3/139) buyurmaktadır.
Değerli okuyucular, unutmamamız ve unutturmamamız gereken beşinci husus ise; o gece bizi diri tutan- ayakta tutan manevi dinamiklerimizi, ortak bilincimizi ve irademizi harekete geçiren salâlarımızdır. Salâlar, 15 Temmuz’un simgesi olmuştur.
Asla unutmamamız ve unutturmamamız gereken bir gerçek daha var ki; o gece karşımıza çıkan ihanetin, işgal teşebbüsünün, din kisvesine bürünerek milletimizi çökertmeye çalışmasıdır. Bu hainlerin; 40 yıl bu milletin imanını, inancını, değerlerini, zekâtını ve sadakalarını istismar edip, bu milletin çocuklarını çalarak birkaç nesli heba etmesinin yanında, din kisvesine bürünerek karşımıza çıkmış olmasını da asla unutmamalıyız. Değerli okuyucular, netice olarak şunları ifade etmem gerekiyor: Öncelikle dinimizi doğru anlamak gerekir, bunun yolu da sahih kaynaklardan geçer. Din gibi yüce bir hakikati asla şahıslar üzerine bina etmemeliyiz. Bizim bir harfi dahi değişmemiş kitabı olan bir dinimiz var. Bizim her söz ve hareketi kıyamet sabahına kadar insanlara örnek olan Peygamberimiz var. Bizim tarih boyunca medeniyetler kuran muhteşem bir ana yolumuz var. Öyleyse, bize düşen, bilginin- hikmetin yolundan asla ayrılmamaktır. Din istismarı; dine dair kavramları ve değerleri kullanarak insanları etkileyip maddi ve manevi çıkar elde etmek, din uğruna hizmet etmesi gereken insanın, dini kendi hizmetinde kullanmaya başlayarak güç ve menfaat devşirmesidir. İslam tarihi boyunca birçok kişi ve grup, din tüccarlığı yapmaktan çekinmemiştir. Dolayısıyla, din istismarı ile mücadelede sahih dînî bilginin önemi çok değerli olup, mücadelesi verilmesi gereken hassas bir konudur. Yazımızı bir duayla bitirelim:
Ya Rabb; geçmişten bugüne vatanını, bayrağını, dinini ve istiklalini en muazzez varlığı bilen, 15 Temmuz gecesi ortaya koyduğu onurlu duruşuyla nesiller boyu şükran ve minnetle yâd edilecek olan aziz milletimizi mahzun etme! Zalime karşı mazlumun yanında yer alan, gariplere, kimsesizlere, bîçarelere kimse olan, ayrım gözetmeksizin kendisine sığınanlara bağrını açan; fakire, düşküne, yetime kol kanat geren bu millete hep rahmetinle muamele eyle Allah’ım! Ezan ile yoğrulan yurdumuzu ezansız bırakma Allah’ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdumuzu Müslümansız bırakma Allah’ım! Kur’an ile yoğrulan yurdumuzu Kur’ansız bırakma Allah’ım! Rabbimiz; 15 Temmuz şehitlerimize, tüm şühedamıza rahmetinle, mağfiretinle muamele eyle! Gazilerimize sağlık ve afiyet ihsan eyle Allah’ım! Âmin…