' Kim gazeteci' tartışmalarını bir kenara bırakmak kaydıyla.
Geçimini gazetecilik yaparak sağlıyorsa gazeteci... Peki sorulacak soru şu? Hangi gazeteci günümüz koşullarında, geçimini gazetecilik yaparak sağlayabilir?
Cevap hazır: Yerelde, hiçbir gazeteci gazetecilik yaparak geçimini sağlayamaz…
Nokta!
Onun için 60 yıl öncesinden çıkartılan yasalar geçerliliğini kaybetmiştir, güdük kalmıştır.
60-65 yıl öncesinde, belki gazetecilik anlamlıydı. O zaman, iletişim olarak sadece gazete-radyo vardı.
Başkaca bir iletişim aracı yoktu…


Matbaacılar, davetiye basanlar, makbuz fiş basanlar, fatura, senet basan matbaacılar gazetecilik yaparlardı.
Ellerinde sarı basın kartları vardı…
Kimlerde yoktu ki?


*****
Şimdi dijital dünyadayız. Her saniye milyarlarca haberin dolaştığı bir iletişim çağında yaşıyoruz. Gazete kağıdından, avuçlarımızdaki cep telefonları artık bir haber ve iletişim kaynağı haline gelmiş. Biz hala bugün çalışan gazeteciler gününü kutluyoruz. Kimler tarafından, Gazetecilik, medya –iletişim eğitimi almamışlar tarafından!

****
Garip değil mi?
Ne diyeceksin?
Şunu söyleyebilirler: Gazeteci olmak için illa da bir gazetecilik, iletişim eğitimi almak mı gerekli sorusuna verilecek yanıt belli…
O zaman doktor olmak için tıbbiyeyi, mühendis olmak içinde mühendislik eğitimi veren okulu, pilot olmak için, pilotaj eğitimi veren okullara ne gerek var. Aşçıların bile eğitimlerini yükseklere taşındığı bir dönemde, günümüzdeki basın anlayışı günden güne daha da irtifa kaybediyor, saygınlığını yitiriyor.
Bu meslek gerçekten çok büyük risk altında…
*****
Aktif halde çalışan gazeteciler var. Aslında yasalarda yazmasına rağmen gerçekte hiçbir sosyal güvenceleri yok. Anayasada yazılanlar kağıt üzerinde kalmış durumda.
Sözde 4.kuvvet.


*****
Her rejimde gazeteci tutuklanır
Demirperde ülkelerinden tutun da Güney Amerika'ya, Küba'ya kadar gazeteciler iktidar tarafından sevilmezler.
Nedeni şu: İktidarlar yaptıkları işlemlerde denetim altında olmak istemezler, halkın bilgilendirilmesi veya doğru haber almasını hiç istemezler.

Onun için basına demokratik ülkelerde 4. kuvvet denilmektedir. Basın özgürlüğünün olduğu ülkelerde gelişmiş demokratik AB ülkelerdir.

Ülkemizde gazeteciler, haber yaptıklarından ve yazdıklarından dolayı tutuklanmışlardır. Uyduruk iddianamelerle içeri tıkılmış, hakimin önüne çıkacağı günü bekliyorlardı. Bu günlerde toplumsal-siyasal kutuplaşmalar had safhaya ulaştı. Gazeteciliğin suçlu olduğu ülke haline getirildik. Basının bağımsız olduğu söylenebilir mi?
Hakim önüne çıkanlar, beraat kararları ile hürriyetlerine kavuşurlarken, diğerleri içeride tutuklu olarak kalmaya devam ediyorlardı.


Hani, tutuksuz yargılanmak esastı?
Hani, nerede kaldı masumiyet karinesi?
Hani, basın özgürlüğü, nerede kaldı?
*****
Türkiye'de adaletli olun, hakkaniyetli davranın, adil olun, savaş, yerine barış diyorsanız, eşitlik diyorsanız, milletin gerçeklerini haber yapmak istiyor bunları yazıyorsanız, şunu unutmayın.
Polis, sabah namazında kapınızı çalar ve kelepçeyi takar. İşte onun için çalışan gazeteciler günün hiç kimse kutlamasın.


Basın, DARBELER, SIKIYÖNETİM, ARA REJİM ve OHAL dönemlerinin dışında hiç bu kadar karartılmamıştı.
Özgürlüklerin bıçak sırtında olan bir ülkede, BASIN ÖZGÜR olamaz. Ne zaman özgür olacağız, işte o zaman bizim günümüz olacak!

Gazeteci
Nedir, nasıl bir şeydir meslek midir, değil midir? Tartışma konuları olsa bile, bugün anlatmak anlamsız. Basın mış mış…
Geç bunları kardeşim…
Gazetecilikmiş…
Geç bunları kardeşim…
Habercilikmiş…
Geç bunları kardeşim…


Kasteciyim diyenlerin birçoğu, gazetecilik eğitimi bile almamış temel kavramlarla anlam bilgilerinden yoksun ama, gazeteciyim diye geçiniyorlar. Say desen on kitap okumamış.
Siyaseti en iyi onlar bilir.
Ekonomiyi en iyi onlar bilir.
Belediyeciliği en iyi onlar bilir.
Sporu en iyi onlar bilir.
Hukuku en iyi onlar bilir.
Anayasayı en iyi onlar bilir.
Şehirleşme en iyi onlar bilir.
TV ve köşe yazılarında en iyi ahkamı onlar keserler. Bilmedikleri hiçbir şey yoktur…
Aah ! Bu internet var ya…
İçimize etti.
Şimdi her şeyi 'O' biliyor.
Google amcaya sorun!

Gazetecilik yapan o kadar çok meslek dışından insan var ki!
Başka birçok meslek gurubundan yazan var çizen var. İtirazım yok. Ama gazeteci değiller!
Göbelin propaganda makinesi gibi çalışırlar! Kiminin asıl mesleği avukat, öğretmen, maden, endüstri, elektrik mühendisi, jeolog, Dr. olan da var iktisatçı, işletmeci de… Çaycı, çorbacı, matbaacı, limoncu da var. Kiminin, ne eğitimi, ne mesleği var.
TV ekranlarından izliyoruz.
İlla' da gazeteciyim diyecek! Kiminin sosyal medya hesaplarında gazeteciyim diye de 'TİTRİ' ni yazıyor. Yanında da bir çok palavra eklemeler..
Çok geçerli bir akçeymiş gibi…

Rahmetli Hasan Pulur bunu söyler dururdu yazılarında. Aslında gazetecilik mesleği diye bir şey de yoktur.. Ama bunu kimseye inandıramazdı!

Gazetecilik aslında bir meslek değil.
Günümüz dünyasında herkes gazeteci.
Herkes yazar, herkes haberci.
Bu da kötü bir şey değil.
Bizlere abartılmış, çok farklı anlamlar, yükler falan yüklemeyin. Nasıl olsa şimdi haber ajansları var. Haberler anında ekrana düşer. Akıllı telefonlara sürekli haberler gelir. Dünya avucunuzun içinde.
Oturduğun yerden haber yaz.
Gazete köşe yazarlığı farklıdır.

*****
AK Partinin önemli isimlerinden biridir Murat Özcan. Odunpazarı ve Büyükşehir belediye meclis üyeliğini başarılı bir şekilde yürütmektedir. Aynı zamanda gurup başkan velidir. Belediye başkanlık faaliyet raporları, bütçe müzakerelerinde önemli eleştirileri vardır. Bazen de gündem dışı söz alarak ülke genel politikalarından söz alarak, yaptığı tartışmaları ile gündeme gelmesini sağlamıştır. Son zamanlarda AK Parti gurubunun içinde en çalışkan ve araştıran isimlerden biri olarak göze çarpmaktadır.
Arkadaşları arasında bana dedi ki; Bir zamanlar İsmet ÖZEL vardı. Onu okurduk. Yazdıklarından pek bir şey anlamazdık. Onu anlamak için bir tane İsmet Özel'i anlama kılavuzu aldık. Şimdi de, Zafer Çatel'in yazdıklarını anlamıyoruz deyince arkadaşları, onunda anlama kılavuzu var alsana dediler..

Bazen böyledir. Hoş takılmalar edepli olunca. Can baş üstüne.
*****
Gazetecilik yapan arkadaşlar. Lütfen, tesadüfen alınmış basın kartlarına takıntı yapmayın. Son on yıldır gazetecilik yapmamış, ne bir haber, ne bir röportaj, ne bir köşe yazı yazmış arkadaşlar nerelerde başkanlık yapıyor?

Çok fazla ciddiye de almayın. Kardeşim, çalışıyor, emek veriyor musun? Koşturuyor, araştırıyor, yazıyor musun? Belediye meclislerine gidip gündemi takip ediyor musun? Kimsenin görmek istemediğini veya yazmaktan çekindiğini sen haber yapabiliyor musun? Köşende yazabiliyor musun?.
Ekranlara getirebiliyor musun?
Mangal gibi yürek varmış sende.
Mesele bitmiştir.
Sen, gazetecisin. Gerisi teferruat.
*****

Tanzimat döneminin gazetecileri bizlerden çok daha cesurdu, daha yürekliydi.
Birçoğumuz ne habercilik nede yorumculuk görevimizi yapabiliyoruz. Halkın haber alma özgürlüğünün yerini bom bom şekerleri haberleri ile, televolelik magazin haberleri daha revaçta.. Kendi kendimize sözde çalışan günümüzü kutluyoruz. Protokol bizlerin günümüzü, hamasi nutuklar eşliğinde caf caflı laflarla kutlarlar.

Yerel basını hiç sorma. İşin içindeyiz. Patronlarından tutunda çalışanlarına kadar çok zor durumdalar. Hükümet bu haklı sese hiç kulak vermedi..
Yerel basının güçlü olması demek DEMOKRASİNİN güçlenmesi anlamını taşıdığını herkes biliyor.
Sorun şu.
Demokrasi ile dertlenmek.
Hiç kimsenin demokrasi diye bir derdi yok.
En sonunda kabak basın emekçilerinin başına patlar.
İleri demokrasiye geçtik ya.
Ne kutlaması kardeşim. Kutlanacak hal mi bıraktınız bizde?