AKP Genel Başkanı  Recep Tayyip Erdoğan, MYK’da dedi ki ;
"Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur."

Ne diyelim. Eskişehir için değerlendirebilirim. İhanet olmasa da, bazı siyasetçiler tarafından yanlış bilgilendirmeler yapılarak Reis sürekli yanıltılmış diye düşünüyorum.

Oturup düşünmesi lazım.

Neden bu haldeyiz?

Demek ki çevresindeki oligarşik yapı sorumlu. Peki, o yapıyı kim oluşturdu.

Bizzat Erdoğan’ın kendisi…

Genel merkez teşkilatı ne işe yarıyor?  Sorumluluğu nerede başlıyor nerede bitiyor? Pekte, bilinmiyor. Her şeyi külliye bilir anlayışı egemen. Ne işe yarıyorsa külliye danışman memurlarla doldurulmuş…

Sultanizm dediğimiz bu

Yeni bir bürokratik oligarşik yapı Beştepe’yi sarmış… Mesele siyasi etik sorunu…

+++++

Recep Tayyip Erdoğan: "Emir komuta merkezim ne emrederse onu yaparım, papaz elbisesi giyeceksin derse papaz elbisesi giyerim. Çünkü bizim mücadelemiz sıradan bir mücadele değil.” demişti.

Şimdi anlamışsınızdır… Bir yüzükle gelenler saraylarda yaşayıp, nasıl ulufe dağıtıyorlar. İş adamlarının vergilerini bir çırpıda nasıl siliyorlar.

Her şeyi külliye bilir anlayışının getirdiği son nokta… Külliye kapısında nöbet tutanlar oldu... Aman beni milletvekili yapın. Belediye başkanı yapın…

Sonra 31 MART seçimlerinde milletin attığı bir tokat var. Yeter artık dediler…

Yetti artık dediler…

Biz perişanız. Sizler konaklarda, yalılarda, villalarda yaşıyorsunuz. Bizlerden koptunuz…

Sesimizi duymaz oldunuz. Hâlbuki bizim verdiğimiz oylarla seçildiniz…

Emekli haykırdı. Açlık sınırındayız. Yıllardır en yüksekten prim ödedik şimdi 10 bine mahkumuz…

AKP bu sesleri duydu duymasına da, duymazlıktan geldi…

+++++

Şimdi günah keçisi arıyorlar…Teşkilatlar çalışmadı diye suçlanıyor…

Adaylar doğru değildi diyenler var.

Yanlışlar çoktu…

Zaten doğru aday gösterilseydi seçilirdiler…
+++++

AKP’li belediyeler çoktan iflas etmişti… Bütçelerini har vurup harman savurmuşlardı.

Makam odaları şatafat içindeydi… Belediyeler rant dağıtım merkezi haline gelmişti…

Gerçekte AKP’de teşkilat denilen bir kurumsal kimlik yoktu ki? AKP genel merkezinin şubeleri gibi… Sırası geldi mi şube müdürünü değiştiriyorlar…

Bu dönemde Eskişehir’de de böyle oldu. Genel seçimlerden öncede böyle değişmişti…

Yerel seçimlerden öncede böyle olmuştu…

Bütün seçimlerde böyle oluyordu. Alışkanlık olmuştu. Sözde bir kongre yapılır sonrasında onlar görevden alınır ve atamalar dönemine geçilir…

Delegenin iradesi?

Hava gazı…

Sonra neden başarısız olduk diyorlar?

Adaylar nasıl tespit edilmiş? Ben şöyle düşünmeye başladım. Hangi adayla seçimleri kaybederiz listeleri hazırlanmış…

Peki, bundan kimler sorumlu?

Bu başarısızlığın hesabı verilmeyecek mi?

Birinci derece sorumlu hiç şüphesiz milletvekilleri. MKYK üyeleri. Sonra sık sık gelip giden sözde koordinatörler, danışmanlar falan…

Hiçbir suçu olmayan seçimlerden hemen önce atanmış il ve ilçe başkanları…

Takvim yaprağı 31 Mart’ı gösterdiğinde AKP’ye ilk kez milli irade tarafından sandıkta çok önemli mesajını verdi…

Yalanlarınıza artık inanmıyoruz…

AKP+MHP ağır bir yerel seçim yenilgisi almıştı…

Politikada bir kısım patates mühürlü diplomaları ile fetva verenler o kadar çok şey biliyorlar ki!

Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olan o kadar çok kişi var ki… Eeee ne yapsınlar. Malzeme bu. Bu malzeme ile nuga helva olmuyor…

+++++

AKP açısından sonuç sürpriz mi? Hayır! Kendisine bu seçimi kaybedeceğini yüzüne söyleyenler olmadı mı?

Oldu…

Dip dalgayı, hareketlenmeyi göremeyecek kadar kör müydü? Hayır…

Sorun belli. İktidardan gitmemek için yaptıkları entrikalardan halk bıkmıştı…

Halk biliyor ve görüyordu.

Kendilerine anlatılan masallardan o kadar bıkmışlardı ki.

Tombaladan vekil olanlar 4 yıl daha rozet takacaklar… Sonra onlara da güle güle denilecek.

Geçmişte örneklerini çok gördük.

Gazete sayfalarında birileri geldi geçti diye yazılacaklar.

Kaybedenler kulübünde isimleri şöyle yazılacak.

Çıktılar yenildiler.

Çıktılar yenildiler.

 

GÖÇ MÜZESİNİ PEŞKEŞ ÇEKTİLER

Eskişehir'in servetini TÜGVA’ya peşkeş çektiler!

Kazım Kurt “Bu Eskişehir’in değerlerini, malını, servetini TÜGVA’ya peşkeş çekmektir. Yazık, gitti artık” dedi.

Halbuki bu eser “Eti Şehir ve Göç Müzesi” olacaktı…

Kurt, “Vakıfla, binayla belediyenin bir alakası yok. Binayı ETİ yapmış. Tarihi Bölge’ye betonu sokmuşlar hançer gibi. ETİ’yi de kandırmışlar. Şimdi de TÜGVA’ya verdiler. Belediye olarak ben ne yapabilirim? Ne gücümüz ne de yetkimiz var!” diyor.

Konuyla ilgili CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer,  KONUYU MECLİS’ e taşıyarak, 2015 yılında Türk Dünyası Vakfı ve Eskişehir Valiliği tarafından kamuya ait arsa üzerine ‘Eti Şehir ve Göç Müzesi’ olarak inşa edilen ve 9 yıldır hizmete giremeyen müzenin Türkiye Gençlik Vakfı’nın kıraathanesi olduğunu belirterek, “Eskişehirliler, Eskişehir’i görmeye gelenler bunu hak etmiyor. Hiç kimsenin Eskişehirlilerin kaynaklarını böyle peşkeş çekmeye hakkı da yetkisi de yok” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a “ETİ Şehir ve Göç Müzesi’nin TÜGVA’ ya tahsisinin gerekçesi nedir? Bu tahsis kim ya da kimler tarafından, nasıl yapılmıştır” diye sordu.

Bu sorulara AKP zihniyeti cevap veremez… Hesapta veremezler. 31 Martta vatandaş neden tokat çaktı.

İşte, AKP zihniyeti dediğimiz bu. Değerleri bu. Kıraathane açacaklarmış. Tabelasını da asmışlar. Neyse AKP’liler nargile içmesini çok sever.

Nargilem duman duman ah!
Bayıldım aman aman 
Eskişehir güzel ama ah! 
Seçmenleri pek yaman...

Tıpkı Türk dünyası vakfının İstanbul’a taşınması gibi.

Nedense Nabi Avcı’dan çıt çıkmıyor... Çıt çıkacak halleri mi kaldı?

İşleticisi bakalım kim olacak?