Son yıllarda özellikle belirli mahallelerde evlerin duvarlarına çeşitli yazılar yazarak kirletmek sanki moda oldu!
3-5 katlı binalar yeni yapılmış…
Ev sahipleri evlerine yeni taşınmış veya boş…
O mahallelerin gençleri mi yoksa başka mahallelerden mi geliyorlar bilinmiyor…
Mahallenin bütün sokaklarına girip duvarlara abuk subuk yazılar yazıyorlar…
Bazen bir apartmanın veya evin önünden geçerken, ev sahibi veya yönetici yazılan yazının üzerine farklı renk boya yaparak kapattığını görüyorum…
Birkaç gün sonra o mahalleden ve sokaktan tekrar geçerken özellikle baktığımda, duvarlardaki farklı renk boya ile kapatılan yazıların üzerine yenileri yazılmış…
Bu sadist eylemlerden ne zevk alıyorlar bilmiyorum…
Benim gençliğimde duvarlara yazı yazma geleneği yoktu!
Gelişi güzel yerlere duyuru ve afiş asmakta…
O yıllarda tek belediye vardı…
Belediyenin izin verdiği cadde ve sokaklardaki belirlenmiş yerlere afiş veya duyurularımızı asardık…
Şimdi ise gençler veya birileri ellerine geçirdikleri tüplü boyalarla duvarlara anlamsız ve absürt yazılar yazarak kirletiyorlar…
Ev sahibi veya apartman yöneticileri bu yazıları kapatmak için emek ve para harcıyor…
Bu yazılardan çok kişi rahatsızlık duyduklarını söylüyor…
Ancak şikâyet edecekleri merciinin kim olduğunu bilmiyorlar…
Şikâyet edecek mercii bilseler, şikâyet etseler bile o merciinin yapacağı bir yaptırım yok…
Bilim adamları ise bu tür eylemleri, gençlerin bir bölümünün sadizm (kişisel gelişim bozukluğu) girdabından çıkamadıkları için yaptıklarını açıklıyorlar...
* * *
Bizim çocukluğumuzda mahallelerin gece bekçileri vardı…
Onlar mahallelerin huzur ve güvenliği için sabaha kadar mahallenin sokaklarında dolaşırlardı…
1995 yılında Bekçi alımları durdu.
Durdurulan personel alımı 2017'de çıkarılan 690 sayılı KHK ile tekrar başladı...
Hoş, olsalar bile, 8-10 genç kişiyi duvarları boyarken mahalle bekçisi görse ne yapabilir ki?
Geçmişte o mahalle bekçilerinden çekinirdik…
Gördüğümüzde yolumuzu değiştirirdik…
Bugün bekçiyi bırakın resmi kıyafetli polislere bile posta koyuyorlar…
Ne yazık ki polise de saygı kalmadı…
Oysaki başımız sıkıştığında veya birisinden zarar göreceğimizi anladığımızda polise başvurup, ondan yardım isteriz…
Yani kendi canımızı korumasını talep ettiğimiz polise, işimize gelmediğinde taş atar, sopayla saldırırız…
* * *
Bu yazıyı okurumun göndermiş olduğu mailden esinlenerek yazdım…
Okurum, ”Eskişehir'e yakışmayan duvarlara yazılan bu çirkin ve kötü yazıları yetkililer neden görmüyor ve harekete geçmiyor” diyor…
Emniyet Müdürü her mahalleye, her sokağa bir bekçi veya polis memuru dikemez…
Dikse bile, duvarlara yazı yazanlar yukarıda da belirttim gibi tek değiller…
En az 5-6 kişi, yani gurup halinde dolaşıyorlar…
Bir polis memuru 5-6 kişinin karşısına tek başına dikilemez…
Telsizle merkezden yardım ister…
Yardım gelinceye kadar da o kişiler çoktan olay yerinden firar etmiş oluyorlar…
“O zaman bu duvarlara yazı yazanlarla nasıl baş edeceğiz?” diye sorabilirsiniz…
Ev sahipleri veya apartman ve sakinleri duvarlara yazı yazanları gördüğünde, “112 Acil Çağrı Merkezine” telefon etmeliler…
Yapılan ihbarlar sonucu polis olay yerine gittiğinde duvarlara yazı yazanları görüp yakaladığında işlem yapar…
Sevgili okurum demiş ki: “Duvarlara yazı yazan bu gençler veya insanlar kendi evlerinin veya apartmanlarının duvarlarına değil de neden komşusunun duvarına yazarak zarar veriyor?”.
O soruyu duvarlara yazı yazarken yakalanan gençlere veya kişilere sormak daha doğru olur…
* * *
NE GÜZELDİR DOSTLARLA KAHVE İÇMEK
Her kahve aynı tadı taşımaz…
Nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona göre anlamı olur…
Sahilde oturduğun rüzgârlı bir sonbahar günü, en sevdiğin dostun ağlarken içtiğin kahvenin tadı kederlidir…
Kahve telvesine yüreğinin acısı karışır.
Bir pazar öğle sonrası anne ve babanın ‘hadi bir kahve içelim’ dediği kahve huzurludur…
Köpükler annenin göz bebeklerine yansır…
Dudağının kıyısında kalan huzurlu bir gülümsemedir…
Dostlarla içilen kahve neşedir…
Gülücükler köpüklerin üzerinde yüzer…
Tek başına gece vakti balkonda içtiğin kahve yalnızlıktır…
Acıdır tadı… Ama garip de bir keyfi, lezzeti vardır…
Eşinle birlikte içtiğin kahve sevgi doludur…
Çay bardağında, az şekerli…
Kahve gibi görünmez sana…
Ama sıcaktır, dumanı tüter ve kokusu büyülüdür…
Beklemediğin bir anda sana uzatılan kahve başkadır…
Isıtır insanın içini…
Yorgun olduğunda içtiğin kahve hafifletir seni…
Kendine getirir, unutturur günün ağırlığını…
Kahve aynı kahvedir belki…
Köpüğüyle,
Rengiyle,
Dumanıyla aynı kahvedir ama
İçilen kahveler ruhunun süzgecinden geçer,
Ve tatları değişir…
Her kahve aynı değildir bu yüzden!
* * *
Bu yazıyı çok eski ve eskimeyen bir arkadaşım göndermiş. “Köşene alırsan çok kişiye ulaştırmış olursun” demiş…
Okudum beğendim…
Sizin de beğeneceğinizi umuyorum…
* * *