Merhaba Değerli Okurlar;

Geçtiğimiz hafta Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma konusunu kanunlar çerçevesinde incelemiştik. Bu hafta ise ceza yargılamasında “son sözün sanığa verilmesini” kanunlar ve yargıtay kararları çerçevesinde inceleyeceğiz.

Ceza yargılamasında sanığa tanınmış bir hak olan savunma hakkı kapsamında suçsuzluğunun ispat edilmesi ve kendisi hakkında ileri sürülen iddiaların tümü yönünden cevap verme imkanına sahip olması gereken sanık yargılamada hükümden önceki söylenecek son sözlerin sahibidir. Bu bağlamda hükümden önce mahkeme tarafından sanığa son sözlerinin sorulması meramını anlatabilme ilkesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu'nda da 216. Maddenin 3. Fıkrasında da sanığın yargılama boyunca üzerine atılı suçlar ve hakkında ileri sürülen tüm iddialara, delillere karşı genel bir değerlendirme yapabilme ve hepsine karşı son bir kez savunma hakkını kullanabilme imkânı açıkça belirtilmiştir. 694 sayılı KHK ile değiştirilen ve 7078 sayılı Kanun’un 143. maddesiyle aynen kabul edilen hüküm uyarınca CMK’nın 216. maddesinde değişikliğe gidilerek hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa verileceği düzenlenmiştir.

Duruşma sonunda son sözün sanığa verilmemesi savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur ve Yargıtay içtihatları ile ortaya konulduğu üzere CMK m.289/1/h bağlamında hukuka kesin aykırılık oluşturur. Bu bağlamda müdafii konuştuktan ve sanığa ekleyeceği bir şey olup olmadığı sorulduktan sonra savcı yeniden söz alacak olursa, savcının dinlenmesinden sonra tekrardan savunmaya söz hakkı verilmeli ve yine duruşma sanığın son sözü söylemesi ile bitirilmelidir.

"Sanık adına müdafii savunmada bulunsa bile, ekleyecek başka bir husus olup olmadığı sanıktan sorulmalı ve en son söz mutlaka sanığa verilmelidir. Yani son söz mutlaka sanığa verilecek hakim onun etkisine başka hususlar katılmadan karar verecektir. Bu usul kuralı buyurucudur ve savunmanın kısıtlanamayacağı ilkesinin doğal sonucudur."(CGK, 8.4.1991, E.1991/4-83; K.1991/113)

"Hazır bulunan sanık ve müdafisi, inceleme dışı sanık ve müdafisi ile sanık müdafisinin dinlenildiği, sanığa son sözü sorulduktan sonra, sırasıyla sanık müdafisinden ve inceleme dışı sanıktan son sözlerinin sorulduğu, hazır bulunan sanığa yeniden son söz hakkı tanınmadan yargılama bitirilmek suretiyle hükmün tesis ve tefhim edilmesi, CMK'nın 216. maddesinin 3. fıkrasına açıkça aykırılık oluşturduğundan, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran bu usule aykırılık nedeniyle Yerel Mahkeme hükmünün, Incelemeye konu her iki sanık bakımından diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmesi..." (YCGK, 22.11.2018, E. 2017/9-169, K. 2018/567).

Sanığa son söz verilmesi adil yargılanma hakkının en önemli göstergelerinden biridir.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde de 6. Maddede adil yargılanma hakkı başlığı altında 3. Fıkrada düzenlenmiştir. Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde yer alan unsurların parale- lin de adil yargılanma hakkına ilişkin şöyle bir tanımlama yapılabilir: "Adil yargılanma; bireyin, hem medeni hak ve yükümlülüklere hem de cezai alanda kendisine karşı iddia edilen suçlamalara ilişkin herhangi bir davanın, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, makul bir süre içerisinde, aleni ve hakkaniyete uygun olarak görülmesine ilişkin hakkıdır."