Zafer Çatel yazdı.
1950'de dip dalgayı gördük1963'de gördük.
1965'de Demirel'de gördük...
1977'de Ecevit'te gördük
1983'de Turgut Özal'la gördük
3 Kasım 2002'de Erdoğan'la gördük...
En son sistem değişikliğin seçimi olan, 24 Haziran seçimlerinde, dip dalga geldi CHP'yi ezdi geçti...
CHP DEĞİŞİMİN SOSYOLOJİSİNİ OKUYAMIYOR.
Değişen teknolojinin manivelasını göremeyen CHP.
Değişimin sosyolojisini göremedi...
Çoklu ortam internet teknolojisinin etkilerini, toplumsal siyasal değişimine etkilerini göremedi.
Yeni bir düzen kuruluyor, fark edemedi...
24 Haziran bir sosyal devrimdir.
İktidar, devleti sonuna kadar kullandı.
Millet yüksek oranda sandığa gitti ve tercihini yaptı.
AK Partiyi % 42 oy oranı ile parlamentoya soktu.
CHP % 22'ler de kaldı.
CHP derin bir dip dalganın geldiğini söylüyordu, fakat dip dalga CHP'ye geldi vurdu.
Sözde, CHP ezberleri bozuyordu ama kendi ezberleri bozuldu.
Şimdi derinden gelen dip dalga ile boğuşuyor.
MANŞETLERDE CHP VAR...
CHP basının manşetlerine taşınmış durumda. Haziran seçimlerinden ağır bir yenilgiden ve Muharrem İnce'nin gözle görülür başarısından sonra, olağanüstü kurultay gündeme geldi.
CHP'de sesli bir tartışma başladı. Bu yönetim değişmeli.
Bana, İsmet paşa dönemini hatırlattı. Demirel'in 65 seçimlerinden %52'lik bir oyla başarıyı elde etmesi, CHP'de İsmet Paşanın Milli şefliği sorgulanmaya başlamıştı.
CHP UMUT OLAMADI...
ECEVİT genel sekreter olarak parti içinde hızla yükseliyordu.12 Mart 1971askeri darbesine karşı çıkan Ecevit, Nihat Erim'in CHP'den istifa ettirilerek cunta tarafından Başbakanlığa atandığında Ecevit, İsmet paşaya rest çekmiş ve genel sekreterlikten istifa etmişti.
Ecevit, adım adım Liderliğe gidiyordu. Yapılan kongrede delegelerin çok büyük teveccühüne mazhar olmuş ve genel başkan olarak seçilmişti.
HALKÇI ECEVİT...
Ecevit'le birlikte CHP' de tarihi dönüşüm başlamıştı...1977 yılındaki milletvekili genel seçimlerinde Bülent Ecevit yüzde 42 oy almıştı. Bir daha bu oy oranını CHP hiçbir zaman yakalayamadı...
Ecevit'i halk sevmişti. Halkçı Ecevit unvanı ile birlikte Karaoğlan efsanesini yaratmıştı.
Umudumuz ECEVİT olmuş, dağlara, taşlara adı yazılmıştı.
Ecevit, 12 Eylül'den sonra neden DSP'yi kurduğunu ve neden? CHP genel başkanı olmak istemediğini anılarında anlatır.
Şimdi, nereyse bütün köşe yazarları CHP nasıl kurtulur yazıları yazıyorlar...
Asıl, CHP'yi bu kurtarıcılardan kurtarmak lazım!
CHP İÇİN FARKLI BİR ÇÖZÜM ÖNERİLERİ...
-Parti üyelikleri sıfırlanarakyenilenir.
-İlçelerde üye sayısı 149 ile sınırlandırılır.
- Atama ile yönetimler atanır ve performans gösteremeyen yönetimler sürekli değiştirilir.
-Yönetimlere gelenlerin milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyelikleri aday olmalarının önü kesilir.
-Adaylar, genel merkezce belirlenir.
-Yönetimlere getirilenlerden, üniversitelerin lisans eğitimi şartları aranır.
-Gençlerin önü açılır.
-Yönetimlerde, % 50 kadın kotası gerçekleştirilir.
-Adaylarda, en fazla 40 yaş üst yaş sınırı aranır.
-Proje üretim merkezi kurulur.
-Kongreler,kağıt üzerinde yapılır.
-Milletvekili ve belediye başkanlarının teşkilatla ilişkileri kesinlikle kesilir.
-Koltuklara yapışıp kalmanın önüne geçilir.
-Kongreler, kayıtlı üyelerin katılımı ile yapılır.
-Genel başkanları delegeler değil,kayıtlı üyeler tarafından seçilir.
-Genel ve yerel seçimlere, bir tam yıl kala kongreler yaptırılmamalıdır.
- Parti yönetimlerinde sistem analistlerine yer verilir.
-Parti içinde klikleşme çabaları içinde olanlar, partiden ihraç edilir.
-Hazine yardımının % 90'ı en çok 'oy' alan illere oranlama ile hakça dağıtımı yapılır.
-Hazine yardımından genel merkeze en fazla % 10 pay verilir.
-Çalışkan yönetimler ödüllendirilir.
-Milletvekili ve Belediye başkan adayları kamuoyunda en çok tanınan ve sevilen kişiler arasından aday gösterilir.
-Belediye başkanlarına,Meclis üyelerinin % 50 sini belirleme yetkisi verilir.
Belediye başkanlarının çalışmalarını denetlemek üzere parti içinde izleme kurulları oluşturulur.
-İl başkanlığından bağımsız olarak,denetleme kurulları oluşturulur.
-Seçimlere aday olanlar, yazılı ve sözlü mülakatla meclis üyeleri ve Belediye başkanlarını belirleme yönetmeliğine uygun olarak tespit edilirler.
-Partinin genel ilkelerine aykırı hareket edenler bir daha aday gösterilmezler.
-İki defa üst üste seçilenler 3.defa aday gösterilmezler.
- Parti içinde oligarşik yapıya müsaade edilemez. Parti içi çalışmalara aktif olarak katılmayanlar ve görevden kaçınanların üyelikleri düşürülür ve aday gösterilmezler.
-Seçim kaybeden genel başkan çekilir.
-Örgütlenme modeli 5,0 olmalı...
Bazı düşünceler var. Tüzük değişirse her şey düzelirmiş gibi. CHP'de işler değişsin diye de TÜÜK değişiklikleri önerilir. Bu amaçla şimdiye kadar kaç kez tüzükler değiştirilmiş.
Sonuç hep aynı. Zihniyet değişmedikten sonra!
Pratikten çıkan sonuçlar bunlar. Yoksa parti içinde 'koltuklarıkaptırmamak' ve hazine yardımını harcamak üzere kurgulanmış parti yapısı ile başarı elde edemezsiniz. Umutta dağıtamazsınız.
Eğer öyle olsa idi, şimdiye kadar CHP tek başına çoktan iktidar olurdu.
Olmadığına göre, yeniden kendini formatlamalı... Gençlerin müthiş dinamizmin, enerjisini siyasi yaşama katmadan iktidar olunamaz.
Entelektüel birikimleri siyasi yaşama aktarmadığınız müddetçe iktidar olunamaz.
Şefin çok, kızıl derilinin az olduğu yerde savaş kazanılmaz.
Yeni politik sürüm bu. Artık, parlamenter sisteme göre teşkilatlanmış olan partiler, bunu sürdürmek ister iseler,başarılı olmaları mümkün değildir.
Yeni politik yaşamda, 'kişiler' ön plandadır. Fransa devlet başkanlığına seçilen, 'MACRON' en somut örnektir.
NİTELİKLİ YAPI VE PROJE ÜRETEN PARTİ KAZANIR.
Artık nitelikli kadro dönemine girilmiştir. Eskimiş tip delegasyon numaraları ile parti içinde koltuk kapma dönemi kapanmış, çok gerilerde kalmıştır.
CHP'nin bunu kavraması lazımdır. Eğer kavrayamazsa, bir üst vitese geçemez...
Yerinde sayar...
Tıpkı,'bisiklet üzerinde dengede kalmaya çaba gösteren cambaz' gibi.
CHP, seçim kazanmak istiyorsa yeniden değişimi-dönüşümü sağlaması gerekiyor. Bu da çok zor. Her babayiğidin yapacağı bir iş değil. Çok dirayetli olmak lazım...
CHP'nin ana meselesi kişiler değil sistem meselesidir. Bu şartlarda değişimi sağlayamaz... O nitelikte kadroları yok. Var olanlarda eski düzenin makyajlanmış temsilcileri...
Yoksa yeni bir dünya kurulur, insanlarda bu dünyada yerlerini alırlar.
CHP'de, tarihi misyonunu sona erdirerek tarihteki yerini alır...
Gerçi misyon, vizyonu kalmadıda...
BÜYÜKERŞEN: Cumhuriyet gazetesinden Ayşe Sayın'ın soruların yanıtlamış...
Çok dikkat çekici değerlendirmelerde bulunmuş.
'Küflenmiş bir görüntü veren parti teşkilatının A'dan Z'ye değişmesi zaruridir'
Mevcut delege düzeni ile ön seçimin, yeni kavgalar ve kırgınlıkları doğurması tehlikesi de göz önünde bulundurulursa, parti merkezinden belirlenecek adaylar için de, kamuoyunun nabzını çok iyi tutmak gerekecektir.Demiş.
Doğruyu söylemiş. 'Doğruyu söyleyenleri de dokuz köyden kovarlar'.
İyi ama CHP iktidar olmak istemiyor ki. Delege sistemi demek OLİGARŞİK yapıyı savunmak demek. CHP'de 'oligarşik' bir yapıda olan parti.
Büyükerşen her halde bu durumun farkındadır... Hocanın en büyük özelliği 'hataları görür'...
Delege ağalığını meslek edinenler neden vazgeçsinler ki! Dikkat edin delege yapısına? Üyeler mahalle Delege seçimlerinde hemen mantar gibi ortaya çıkarlar, her şeyini ortaya koyarlarliste savaşları başlar. Delege seçilmek nedense çok önemlidir. Delege seçilenleri ne genel, ne de yerel seçimlerde çalıştığını görebilirsiniz!
Böyle bir yapı... Delegelik sadece bu işe yarıyor...
Hoca, Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'büyük değişim' sözlerinin biraz 'mealen' açmış...
CHP her taraftan su alıyor. Sızmalar çok... Her yer kararmış. Çok iyi yalıtılmalı. Küf tutmuş partiyi canlandırmak o kadar kolay değil elbette.
Naftalin kokuyor.
En iyisi mi adını değiştirerek 'muhafazakar sosyal değişim partisi' olsun!