Siyasette de yeni bir yörüngeye girildi.
Zira 24 Haziran seçimleri CHP'yi silkeleyip atıvermişti...
Bu süreci CHP'nin çok iyi okuması lazım...
Dış siyaseti şimdilik bir kenara koyalım, bir tık ötesi 30 Mart 2019'da yapılacak olan yerel seçimlerde muhalefet için ciddi bir fırsat var.
Çünkü UMUT rüzgarlarını estirmesi, ataleti üzerinden atması lazım.
İktidara giden yol Belediye seçimlerinden geçer...
Bütün gözler yerel seçimlere çevrilmiş durumda…

CHP adaylık konusunda en net olan parti...
Aday sorunu yok...
Tartışma yok.
Büyükşehirde tartışılmaz tek isim Yılmaz Büyükerşen…
Odunpazarı ve Tepebaşında da şimdilik sorun gözükmüyor...
Takım hazır.
Teknik direktörü belli...
Bütün gözler ona çevriliş durumda. Profesör Dr. Yılmaz Büyükerşen. Adaylığı kesin. 'Partim beni aday gösterirse her halde reddetmem'.
Aksi düşünülemez bile.
Eğer aksi olursa, CHP çok ağır bir yenilgiyi baştan kabullenmiş demektir.
Bunu yaptırmayacak 'üst akıl' var...
Sakın haaa!..

TARİHİ DÖNÜŞÜM PROJELERİNE TEK TEK İMZA ATIYOR...

Büyükerşen tarihi dönüşüm projelerine tek tek imza atıyor. Eskişehir'in kaderi değişiyor. Daha konforlu bir Eskişehir'in özlemi peşinde...
Kısacası Eskişehirlinin hayalleri gerçekleşiyor.
Büyükerşen'e CHP'li gözüyle bakamayız... Onun uzun bir aradan sonra CHP'ye kazandırdığı Belediye başkanlıkları ile de değerlendiremeyiz...
Zaten Büyükerşen aday olduğu partisi DSP % 1'ler de süründüğü 2004,2009'da da Büyükşehir'i almasını bilmişti.
Çünkü o bir Fenomendir ve partiler üstüdür. Sağdan sola, herkesin gönül rahatlığı ile 'oy' verdiği bir isimdir...
Başarısının altında Eskişehirlinin ona olan sevgisi vardır...

CHP'nin asıl sıkıntısı ilçelerde göstereceği adaylar...
Oy potansiyeli olan çevresinde sevilen, sayılan bir ismin olması gerekiyor...
O da yetmez. Büyükşehir Belediye başkanına da oy getirecek isim olması lazım...

1.Sıra ile kontenjan 1. sıra meclis üyelerinin de çok büyük önemi var. Çünkü bunlar büyükşehir meclisine geliyorlar...
AK partinin mecliste 'iktidar 'olmasının nedeni bu. Kırsal alandan gelenler... Birçok ilçe Eskişehir'in bir mahallesi kadar.
Politika bu ya...

DENETİM SİSTEMİ ÇOK YANLIŞ

Sözde katılımcılık adına bunlar büyük şehir de temsil ediliyorlar. Bu güne kadar ne iş yaptıklarını göremedim...
Merkezde olan 10 bin oyla seçilirken, ilçelerden gelenler 500-800 oyla büyükşehir belediye meclisi üyesi oluveriyorlar...
Aslında Büyük Şehrin Meclisi ayrı seçilmesi lazım. Çünkü bu meclisler denetim organı olarak görev yapmalı...
Tıpkı senato gibi...
Aşağıda bir yanlış var ise, üst meclis bunu düzeltir. Pratikte böyle olmuyor...
İlçe Belediye meclisinde imar komisyon üyesi, Büyükşehirde de imar komisyon üyesi hem de başkanı. Yani altta verdiği karar üste geldiğinde yine kendisi var...
Böyle saçmalığı barındırıyor bu yasa...
Bu güne kadarda düzeltilmiş değil...
Kendi içinde birçok hukuki çelişkiyi barındırıyor.

Meclisler politik arena değil, gösteri yapma merkezi de değil. Hem akademik eğitimin olacak, hem de uzman olacaksın. Tamamen teknik konuların müzakere edildiği, tartışıldığı meclis yapısı olmalı...
Bu güne kadar bunu savuna geldik...
Hatta, Meclis çalışmaları sürekli ve Meclis üyelerinin aylık ödenekleri olmalı, yasal güvenceye kavuşturulmalı...
Maalesef AK Parti döneminde muhtarlıkların sosyal hakları ve maaş düzenlemeleri yapılırken, nüfusları milyonları bulan kentlerdeki meclis üyelerinin hiçbir yasal güvencesi olmaması AK Partinin yerel yönetimlere nasıl bir bakış açısı ile baktığının da bir ifadesi olarak değerlendirilmelidir.

Hem alt kademede meclis üyesi, hem de büyükşehir de meclis üyesi. Böyle saçmalık olur mu? Olmaz. Ama bizde hangi aklı evvel bunu kanuna koymuşsa devam ediyor...
Yani, kuvvetler ayrılığı prensibi çalışmıyor. Böyle olunca da halka hizmet yerine, politik kararlar veriliyor...

İlçe Belediye Başkanları da Büyükşehir Belediye Meclisinin tabii üyesi.. Mecliste oturum başlar başlamaz canları sıkılıyor. Yerlerinde bile zar zor oturabiliyorlar. İlçe başkanlarının meclis gündemine alınması için ilçeleri ile ilgili herhangi bir öneri getirdiklerine tanık olmadım...
Bir an önce, gündem maddeleri oylansında gidelim havasındalar.
Bunu kendileri söylüyorlar.
Bıkkınlık gözlerinden okunuyor...
Buna 'metal yorgunluğu' da diyorlar...
AK parti de bu alışkanlık haline gelen anlayış şu... Biz ne yaparsak yapalım, kimi listelere koyarsak koyalım vatandaş Tayyip Erdoğan'ı seviyor bizlere de oyunu veriyor...
Maalesef durum bu...