HALLER GENÇLİK MERKEZİ'NDE ÖNEMLİ BULUŞMA

Sabahın erken saatlerinde gelerek haller merkezindeki toplantı salonunda yaşanabilir Üniversite Paneli' nde konuştu.

“Her Gencin Hakkı: Nitelikli, Özerk, Demokratik ve Yaşanabilir Üniversite” özlemini dile getirdi.

Üniversitelerin ve eğitimin geldiği noktalara değindi. Rektör seçimlerinde aranan kriterlerin eleştirilerini yaparak biz gelince YÖK’ ü kaldırmayacağız yok edeceğiz dedi..

En çok OY’ u alan bir sistemi savundu..

Özgür Özel Eskişehir'de: Haller Gençlik Merkezi'nde önemli buluşma

FETÖYE KARŞI DİRENDİK..

15 Temmuz akşamı gerek üniversitelerde ne istediyse verdikleri, altına F16 verdikleri, altına tank verdikleri, üstüne cübbe giydirdikleri, omzuna, apoletine yıldızlar doldurdukları Fethullah Gülen cemaati kendisine darbe yapmaya kalktı. O darbede, o gün meclis kapalıydı. Aradık biz meclisi açın. Biz meclisi kuran partiyiz. Demokrasi hedefte meclisin, seçilmişlerin arkasında darbecilerin karşısında durmalıyız dedik. Kapalı meclisi açtırdık.

BOMBALAR TEPEMİZE YAĞIYORDU..

Kürsüden bu minvalde konuşmalarımızı yaptık. Hedef olduk. F16'dan bomba yedik. Ve bize dünya kadar kötülük yapmış da olsa seçilmiş parlamentodaki ve seçilmiş hükümetteki iktidarın arkasında durduk.

BİZ KURUCUSUYUZ

Çünkü biz demokrasi fikrinin sahipleriyiz. Çünkü biz zaten gücü yeten yönetsin deseydik padişahın gücü yetiyordu hepimize. Ya da en güçlü olan yönetseydi yönetecek olsaydı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e padişahlık teklif ettiler. Reddetti.

İngiliz tipi krallığı reddetti. Amerikan tipi başkanlık o dönemde de vardı. Kaç yıldır var. Reddetti. Biz bir meclis kurduk. Ne görev verirse onu yaparız." dedi.

Kanun getirdiler. Ebedi cumhurbaşkanı, ebedileşmesi gereken millet iradesidir.

Birinin şahsi geleceğini değil, milletin iradesinin belirleyici olmasını ebedileştirelim dedi.

DOĞRU TUTUM TAKINDIK.

Biz bu demokrasi fikrinden geldiğimiz için darbe gecesi doğru tutum takındık. Bir tane Cumhuriyet Halk Partili çıkıp da darbeden medet ummadı. Ertesi gün önce bir tebrik telefonu reddettik. Yani ne münasebet darbeye karşı çıktı diye Cumhuriyet Halk Partisi'ne kim teşekkür edecek? Teşekkür edecek birisi varsa milletin kendisidir.

Demokrasinin arkasında kim durduysa ona teşekkür eder. Darbecinin yanında durmadın diye kimse teşekkür almaz. Ama ertesi gün ikinci bir telefon. Biz olağanüstü hal ilan edeceğiz. Desteğinizi bekliyoruz. Dedik ki bizden destek alamazsınız. Biz darbeye direniriz.

OHAL’E KARŞIYDIK.

Ama OHAL yönetimine, sıkı yönetime, keyfi yönetime, hukuki denetim olmayan yönetime de direniriz, itiraz ederiz. Ya 3 aylığını ilan ediyoruz, 45 günde terk edeceğiz. 3 yıl sürdürdüler. 3 yıl. Bu 3 yılda kanun hakkı, kanun hükmünde kararname çıkarma imkânı aldılar ve meclis yerine cumhurbaşkanı ve bakanlar imzasıyla kanun hükmünde OHAL KYK'ları çıkardılar. 3 yıl. Bu 3 yılda anayasayı değiştirdiler. Bu 3 yılda referandum yaptılar. Bu 3 yılda o anayasayla, rejime kasteden anayasa değişikliğiyle genel seçim yaptılar.

DARBEYİ FIRSATA ÇEVİRDİLER.

Yani darbeyi fırsata çevirdiler ve darbeciler geldiğinde ne yapacaksa Kenan Evren de 80'de geldi, 83'te gitti. Zaten o 3 yılda ne yapacaksa darbeyi yapmışçasına onlar yaptılar. İşte o sırada rektör atamasını da kaldırıp rektörü cumhurbaşkanı atar dediler.

KAYYIM REKTÖRLÜK DÖNEMİ BAŞLADI..

Bakın iki oy almış altıncıyı atamayı bile ya bizimki iki oy almazsa ya önüme gelmezse doğrudan ben belirleyeyim dediler. O gün bugün 2016'dan beri rektör atamalarını kayyım ataması şeklinde yapıyorlar. Üniversitelerin başına günü süresi dolanın yerine kayyım bir rektör kayyım bir rektör atıyorlar ve öyle yönetmeye devam ediyorlar.

ANAYASA SÜREKLİ İHLAL EDİLİYOR.

Bunlar hukuki denetimin olmasını asla kabul etmezler. Anayasanın bir sayfasını yırtıp atmak çok kolay bir iştir. Ama herkes hangi sayfanın yırtılacağına dikkat etmesi lazım. Sen cumhurbaşkanı olarak Anayasa Mahkemesi üst mahkemedir. Kararları gerekçeleriyle yayınlanır. Yargı yasama yürütme için bağlayıcıdır hükmü duruyorken o sayfada, Anayasa Mahkemesini tanımıyorum saygıda duymuyorum dersen, ya da filanca partiyi kapatmadı diye, Anayasa Mahkemesi kapatılsın diyen bir ortağın varsa ve Anayasa Mahkemesinin aldığı kararları hiçe sayıyorsan seçilmiş milletvekilleri içeride duruyorsa, Anayasa Mahkemesinin aldığı kararlara uymuyorsan ve en son aldığı karara karşı sana verdiği sürenin sonunda aynı kanunu çıkarıp burnuna dayıyorsan bu bir sayfayı yırtıp atmak. O sayfayı sen attın.

yarın biri utar meclisin yetkilerini atar. Öbürü gelir cumhurbaşkanının yetkilerini atar.

ANAYASA ORTADAN KALKTIĞINDA NE OLUR?

Karşı dükkânda yağma başlar. Anayasal düzen ortadan kalkınca artık polis, jandarma, tapu hiçbirinin bir anlamı kalmaz. Eldeki hiçbir kâğıdın değeri kalmadığında o zaman devlet ortadan kalkar. O zaman yağma başlar, o zaman zorbalık başlar. O zaman kimin kime gücü yetiyorsa dönemi başlar.

ANAYASA ASKIDA

Bu yüzden memlekette anayasa askıda. Şu anda Tayyip Erdoğan'ın uyduğu maddelere uyuluyor, uymadığı maddelere uyulmuyor. Yeni bir düzen, ikili bir hukuk sistemi, kendisine hukuk ama kendinden olmayan muhaliflere düşman hukuk sisteminin uygulandığı bir sürecin içindeyiz.

GENÇLERE DİYORUMKİ

O gençlere diyorum ki biliyorum zor ama sandık da geliyor. Lütfen 31 Mart gecesi kalmakla ilgili verdiğiniz karardan vazgeçmeyin. Bu sabah kalktık gazeteci arkadaşlarımız dünya kadar gazeteci yine gözaltına alınmış. Her sabah bir korkuya gark etmeye çalışıyorlar. Ama taktik bu. Umudu örgütleyemeyenler, sevgiyi büyüteyemeyenler korkuyu örgütlemeyi, tehdidi büyütmeyi kendilerine yol seçmişler. Böyle kalabileceklerini düşünüyorlar iktidarda. Oysaki karanlığın panzehiri yanan bir tek ışıktır. Günün en karanlık zamanı sabahın en yakın olduğu zamandır.

Hiçbir zaman sonunda kötüler kazanmaz. Kötüler kaybeder, iyiler kazanır. Gece kazanmaz, güneş doğar, gündüz kazanır. Karanlık yerine aydınlık kazanır. Hurafe yerine bilim kazanır. Tembele karşı çalışkan kazanır. Korkağa karşı cesur olanlar kazanır.

YÖK SİSTEMİNE KARŞI OLMAK BAŞKA..

Bence bu sistem de , CHP nin önerdiği sistemde yanlış.. Çünkü “oy” her zaman demokratik bir sonuç vermiyor ve görüldü ki üniversite içinde bir çatışma alanı doğurup kendi içinde klik yapılar oluşturuyor..

Doğru bir tercih değil. Bu kez bilim yerine politik beklenti alanlarını açmak isteyenler, bilimi unutup filim çevirmeye başlıyorlar.

Mesele dünya çapında ilk 50 lere girecek yeni bir modelleme olmalı. Bilim üreten bir yapıyı nasıl oluşturacaksınız? Günümüzde işe yaramayan, gelecekte elinde kâğıt parçası ile dolaşacak ve kaynak tüketen bir yapıdan nasıl bir akademia yapısı kurgulayacaksınız?

Onu önereceksiniz.

Bu konuda net çözümler? Nelerdir.

Somut.

Şunu söyleyebiliyor musunuz? Bunu duymayı çok isterdim, ama ne yazık ki bu konuda somutlaşmış bir veri yok..hep genellemelerle durum idare ediliyor..

Daha somut konuşayım..

200 tane sözde üniversite olacağına adam gibi 40 tane üniversite olsun. İhtisas üniversiteleri olsun ki alanlarında rekabet edebilsinler.

CHP’ de ıslahatçı anlayış devam ediyor. Kökten bir devrim gerekiyor..

Üniversitelerin yapısını palavra üreten sözde bilim kuruluşları yerine bilimsel özerklik yapısını güçlendiren ve inovatif bir yapının kurulması lazım..

Tamamen teknolojik donanımlı ve buna uygun öğretim üyeliği sistemine geçilmeli.

Bu yapı şehrin önemli kamu yöneticilerinizde yer alacağı bir konsey tarafından belirlen CEO tarafından profesyoneller tarafından yönetilmeli..

Yani büyükşehir ve büyük ilçe belediye başkanları, büyükşehir meclis üyeleri, sanayi oda başkanları, esnaf odası başkanı, sendika başkanları, öğrenci konseyi başkanı, baro başkanı, öğretim üyeleri ve görevlileri temsilcileri, çalışanların temsilcilerinden oluşturulan konseyin ve içinden belirledikleri yürütme kurulları tarafından üniversite yönetilmelidir. Akademisyenlerin görevi bellidir. Akademik takvim programına uygun öğrenci yetiştirmektir.

Yok, en çok oyu ben almıştım, sen almıştın, benim hakkımdı. Sen sıralamada bile yoktun gibi akademisyenlerin boşa geçen zamanlarında ki dedikodulara çok tanık olmuştuk. Yok sen seminere çok gittin, yurt dışına çok gittin gibi absürt bir çok işe yaramaz konularla uğraşmışlardı.

Ben kökten bu memur zihniyetli bürokratik bütün yapılara karşıyım. Üniversiteler verimsizliği barındırıyorlar ve bana göre tıpkı diyanet gibi kaynak israfı..

Bunun bedelini millet ödüyor.