Bugün 24 Kasım. Bugünün önemi “Öğretmenler Günü” olması. Eğitim hayatının neferleri kuşkusuz öğretmenlerimizdir...

Hepimizin yaşamına değer katan geleceğimizi yönlendiren kişilerdir...

Hayatımızda çok önemli isimler vardır.

Bunların içerisinde muhakkak öğretmenlerimizden biri ya da birkaçı mutlaka yer alıyordur…

Koca bir nesli yetiştirmek ve onlara güzelliklerle dolu erdemler aşılamak kolay bir iş değildir...

Bir heykeltıraşın bir kayayı bir mermeri işlediği gibi öğretmen de öğrencisini değerli bir maden gibi işler, geleceğe hazırlar...

Cehaletin karşısında yüce bir dağ gibi güçlü duran kişi şüphesiz öğretmenlerimizdir…

Onlar her türlü övgüye layık olan kişilerdir...

Öğretmen bir topluma ışık saçan kişidir. Herkes onun ışığıyla aydınlanır.

Öğretmen tıpkı bir bahçıvana benzer. Birbirinden güzel çiçekleri yetiştiren de onların geleceğe hazırlayan da onlardır...

Toplumlara önderlik eden kişileri yetiştiren toplumun gerçek önderleri olan ancak genelde arka planda yer alan kişiler yine öğretmenlerdir...

İlköğretimden üniversiteye kadar tüm öğretmenlerimizin emekleriyle sadece ülkemizde değil tüm dünyada insanoğlu uygarlığın peşinden gitmektedir...

Çünkü öğretmenler bilginin, gelişimin ve çağdaşlığın ana kaynağıdır...

Özetle, öğretmenlik dünyanın en kutsal mesleğidir…

Ve öğretmenlerin değerini tam olarak algılayamayan toplumlar çağdaş bir dünyanın geleceğini inşa edemezler...

* * *

Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk tüm dünyada onların değerini en iyi bilen bir büyük lider olarak hemen her yurt gezisinde gittiği her noktada mutlaka bir okul ziyaret ederek hem eğitim öğretime hem de öğretmenlere vermiş olduğu değeri sık sık gösterirdi...

“Öğretmenler! Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” sözü ile ülkenin geleceğini gençlere emanet ederken anahtarını da öğretmenlere vermiştir. Kutsal bir meslek olan öğretmenlerimizin hakları kolay kolay ödenmez...

Bu sebepledir ki öğretmenlik mesleği sadece yurdumuzda değil tüm dünyada en değerli ve en saygın mesleklerin başında gelir...

Türkiye Cumhuriyeti’nin bilimsel ve modern bir yaşama geçmesi ancak geçtiğimiz yüzyıl gerçekleşti...

Türkiye’nin stratejik ve jeopolitik bir coğrafya içerisinde diğer ülkelerden farklı ve huzurlu bir şekilde yaşamasının yegâne sebeplerinden birisi de öğretmenlerimizin Atatürk İlke ve İnkılaplarına sahip çıkmasıdır...

* * *

İşlenen nakışlar ayrı bir sevda hatırlatır gençlere. Dokunan kilimlere, renklere alın teri karışır. Kitaplar inci tanesi gibi bilgiler savurmaya başlar ılık rüzgârlar gibi.

Bilgiler bir oraya savrulur bir buraya. O bilgileri hayat yolunda birileri bulur ve geleceğin pusulası gibi aydınlık geleceğe yürürler...

Onlar ki dünyanın en şerefli, en kutsal mesleğini yapanlardır...

Öğrenciler, karanlık bir kuyu içinde kurtuluşu beklerken gizli bir el dokunur titreyerek... Puslu camlardan bakanlara açık bir yol olmuştur hiç kapanmayacak. Bu sayede geleceğe ilk adımı atar geleceğe güvenle bakan pırıl pırıl öğrenciler.

24 Kasım, yürekleri sevince boğan anlamlı bir gündür...

Noktalı virgülün iki cümleyi birbirine bağlaması gibi onlar da öğrencilerle birliktedir her daim. Gözlerdeki puslu camı şefkatleriyle silerler içten bir tavırla. İki kapılı han, meçhullerle doludur.

Dedektif gibi hep o meçhulleri; aramakla geçer bütün ömrü...

Bir deryada, hırçın dalgalarla mücadele ederler içlerindeki umut ışığı hiç sönmez...

Doğruluk, hayatta en mühim şeydir insanların yüreğinde.

Başta doğruluk olmak üzere bütün mükemmel olan şeyleri öğretenler yine onlardır. Bir anne, bir baba gibi üstlerine titrerler öğrencilerin. Bu emeklerine karşı en çok istedikleri şey ise “Başarı”dır. Öğrencilerini başarılı olarak görmek, onların en büyük mutluluğu, en büyük gururudur...

Mutluluğun kapısını açmak için anahtarını bulmak gerekir ilk önce...

İşte o pırlanta gibi ışıldayan anahtar öğretmenlerimizin dilinde, aklında ve yüreğinde saklıdır...

* * *

Mustafa Kemal Atatürk öğretmenlere hitaben yaptığı bir konuşmada toplumu şekillendirme adına öğretmenlere nasıl önemli bir görev düştüğünü şu sözlerle açıklamıştır:

“Arkadaşlar, yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerlik, siyaset ve yönetim alanlarındaki devrimler, sizin; sayın öğretmenler, sizin toplumda ve düşünce yaşamınızda yapacağınız devrimlerdeki başarınızla gerçekleşecektir. Hiçbir zaman unutmayın ki, Cumhuriyet sizden ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller ister.”

* * *

Bir bataklığı bile en güzel kokularla dolu bir gül bahçesine çevirebilecek, dokunduğu her şeyi güzelleştirebilecek tek insandır öğretmenler...

Sadece, 24 Kasım’da değil, her zaman onları hatırlamalıyız...

Bir tebessüm dâhi yeter onları mutlu etmek için. Onlardan bu tebessümü esirgemeyelim. Çünkü analar gibi onların da hakkı ödenmez...

Doğruya ve güzelliğe daima umut ile yürümemizi sağlayan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü bir kez daha en içten ve en güzel duygularla kutluyorum...

Bu vesile ile başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete göç etmiş ve şehitlik mertebesine ulaşan öğretmenlerimizi de yüreğimizin en derin köşesinden sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum…

* * *

TARAF OLMAMAK İÇİN PLAKETİ BİRLİK’DE VERMİŞ

Geçtiğimiz hafta içerisinde Terziler Odası Başkan adayı aynı zamanda Oda’nın Genel Sekreteri olan Nurhan Güdücübaş, başkanlığa aday olduğunu açıkladı…

Esnaf Odaları Birliği’nde düzenlediği basın toplantısında Oda’nın halihazırda başkanı olan Süleyman Döner, 2026 yılının Şubat ayında yapılacak genel kurulda iki başkan adayından Genel Sekreterliğini yapan Nurhan Güdücübaş’ı destekleyeceğini açıkladı…

Buraya kadar sorun yok…

Aslında başkan tarafsız olması gerekir ancak tarafını yani desteğini Genel Sekreterine verdiğini ifade etti…

Basın toplantısının hemen ardından esnaf odalarının üst kuruluşu olan Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen, üst üste üç dönem yaptığı Terziler Odası Başkanlığına şubat ayında yapılacak genel kurulda aday olmayarak noktalayacağını açıklayan Süleyman Döner’e yaptığı hizmetinden dolayı “teşekkür plaketi” verdi…

Birsen’in Döner’e plaketini genel kurulda üyelerin ve protokolün önünde değil de Esnaf Odaları Birliği’nde basın toplantısından sonra verdiğini geçtiğimiz hafta içerisinde bir yazımda eleştirmiştim…

Yazımı okuyan Ekrem Birsen, telefon ederek tekrar aday olmayan başkanlara bir gelenek olarak Esnaf Odaları Birliği’nde “teşekkür plaketi” verdiğini, Süleyman Döner’in aynı zamanda Esnaf Odaları Birliği’nde Başkan Vekilliği yaptığını, başkan adayı olan genel sekreterini desteklediğinden taraf olmamak adına plaketi birlik binasında verdiğini söyledi…

Ekrem Birsen iki ayrı fotoğraf gönderdi…

Lokantacılar ve Kasaplar Odası eski Başkanı Abdullah Karakuş’a da plaketi Esnaf Odaları Birliğinde, Elektrikçiler Odası eski Başkanı Cafer Adıgüzel’e ise kongre salonunda vermiş…

Doğrusu da bu…

Ekrem Birsen’in Süleyman Döner’e plaketi Terziler Odası Başkan adayı aynı zamanda Oda’nın Genel Sekreterliğini yapan Nurhan Güdücübaş’ın basın toplantısından sonra vermesi “Ekrem Başkan Nurhan Gudücübaş’a gizli destek veriyor” diye yorumlandı…