Zaman, gerçekten de su gibi akıp gidiyor… Daha dün gibi hatırladığımız bir bayramın ardından, şimdi bir yenisine hazırlanıyoruz. Önümüzdeki Cuma günü, Kurban Bayramı tüm İslam âlemini bir kez daha kardeşliğe, paylaşmaya ve Allah’a yakınlaşmaya çağırıyor.

Kurban Bayramı, yalnızca bir ibadet değil; aynı zamanda gönül ve muhabbet sofralarının kurulduğu, kırgınlıkların yerini barışın aldığı müstesna bir zaman dilimidir. Bu bayram, Hz. İbrahim’in Rabbine olan sadakatinin ve teslimiyetinin sembolü olduğu kadar, bizim de paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma sınavımızdır.

“Kurbanını paylaş, kardeşinle yakınlaş” mottosu, bu bayramın özünü ne güzel özetliyor. Bugün, ete hasret sofralar, kurban etinin bereketini bekliyor dört gözle… O halde, derin dondurucularımızı değil, gönül kapılarımızı açmalı; imkânı olmayan kardeşlerimizi soframızda ağırlamalıyız.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyruluyor:

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm, 6/162)

Ve sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:

“Âdemoğlu, kurban kesme gününde Allah katında, kurban kanı akıtmaktan daha sevimli bir amel işlemiş değildir.” (İbn Mâce, Edâhî: 3)

Bayram sabahlarının o tarifsiz atmosferi, hafızalara kazınmıştır: Seherin ilk ışıklarıyla camilere akın eden müminler, ardından itinayla seçilen kurbanlıklar, dualarla kesilen hayvanlar… Bu ibadet, yalnızca Allah’a bir yakınlık değil, muhtaç gönüllere uzanan bir şefkat elidir dostlar.

Ancak günümüzün ekonomik şartları birçok aile için bu vecibeyi yerine getirmeyi zorlaştırmaktadır. 2025 yılı itibariyle büyükbaş kurbanlık fiyatları 80.000 TL ile 350.000 TL arasında, küçükbaşlar ise 13.000 TL ile 40.000 TL arasında seyrediyor. Bu durum birçok kardeşimizin kurban ibadetinden mahrum kalmasına neden oluyor.

Oysa geçmiş bayramlarda her şey daha sade ama daha anlamlıydı. Mahalle aralarında kurbanlıklar satılır, çocuklar heyecanla yeni giysileriyle sokakları şenlendirirdi. Bayram sofraları bereketle dolup taşar, misafirler eksik olmazdı. O zamanlar fakir-zengin, genç-yaşlı, köylü-şehirli ayrımı olmadan herkes aynı sofraya otururdu.

Yıllar öncesine, 2010 yılına Gümüşhane’ye, Dörtkonak köyüme uzanıyorum zihnimde… Sonbahar mevsimiydi. Rahmetli babama, “Kurban Bayramı’nda memlekete geleceğim” demiştim. Babam da köyde Muhsin enişteden iri yarı, açık renkli, besili bir düve almıştı. Beş hisseli bir kurbandı. Kurban kesimini de yine Muhsin enişte üstlenmişti. Kemal amcanın evinin önünde, kurban öncesi yapılan dualar, kurban sonrası içilen çaylar, edilen muhabbetler… Bugün hâlâ zihnimde taptaze bir hatıra olarak durur. Kurbanın yalnızca bir ibadet değil, aynı zamanda vuslat olduğunu o gün bir kez daha anlamıştım.

Modern çağın hız ve bireysellik üzerine kurulu yaşamı, ne yazık ki bu değerli geleneklerimizi öğütüp yok etmeye başladı. Oysa bayramlar, unutulmaya yüz tutmuş bu güzellikleri yeniden diriltme fırsatıdır. Bayramı deniz ve kum tatili olarak görmeyenler için elbette…

Çocuklarımızı kurban kesim alanına götürmeliyiz. Kurbanın nasıl kesildiğini, nasıl paylaşıldığını görmeliler. Etleri, onların eliyle komşulara, akrabalara dağıtmalıyız ki bu değer zinciri nesilden nesile sürüp gitsin.

Kurban Bayramı; sevdiklerimizle kucaklaştığımız, ihtiyaç sahiplerini unutmadığımız, gönüllerimizi bayram ettirdiğimiz bir zamandır. Bugün etrafımızdaki kalabalıklarda yalnız kalmış birine, bir tabak et, bir selam, bir ziyaret götürmek belki de onun için bayramların en anlamlısıdır.

Son olarak ne demişti şair:

“Soluksuz kalınca anlarsın
Nefes almanın bayram olduğunu.
Sevmeninkini yalnızlık,
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır...
Küskünken barışmak,
Ayrıyken kavuşmak,
Vuslat varsa, hasret de bayramdır…”

Bayramlar, işte böyle birleştirir bizleri. Kurban yakınlaştırır, kurban kavuşturur… Bayramlar, dini ve milli birliğimizin, toplumsal barışın ve insanî değerlerin yeşerdiği mübarek günlerdir. Rabbim bizleri bu kıymetli günlerin farkında olanlardan eylesin. Cömertliğimizi artırsın, paylaşmayı nasip etsin.

Hayırlı Kurban Bayramları dilerim.

**********************

Not: Değerli dostlar, yazılarım her hafta Salı günleri yayınlandığı için bayramınızı erken kutlamak durumunda kaldım.