İslâm, insan hayatını düzenleyen birçok esaslar getirmiştir. Bunların en önemlileri, insanlar arasında karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma kültürünü yerleştirmeye yönelik getirdiği hükümlerdir. Zekât ve sadaka; toplumun farklı kesimleri arasında köprü kuran, fertler arası duygusal gerilimi engelleyen, sosyal barış ve huzuru temin eden çok önemli dinî yükümlülüklerdir. Sadaka-i fıtır da bu yükümlülüklerden birdir.

Halk arasında fitre diye bilinen sadaka-i fıtır, insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak, dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır.

“Fıtır sadakası” ifadesinin iki anlamı vardır. Birincisi; fıtır, “oruç bozma” veya “Ramazanın sona ermesi” anlamlarında kullanıldığı için bu sadakaya fıtır sadakası denmektedir. Fıtır sadakası, gündüzü oruçla, gecesi namazla ihya edilen Ramazan ayının bereketidir. Oruç ile bedenini arındıran Müslüman, sadaka-i fıtır ile de bayrama erişmenin şükrünü eda eder.

İkincisi ise “fıtrat, kişinin yaratıldığı tabiatı ve özü”nü ifade etmektedir. Bu nedenle sadaka-i fıtır da can veya baş sadakası anlamındadır. Bu bakımdan fıtır sadakası, kişinin hem kendisinin hem de velâyeti altındakilerin canını bağışladığı için Allah’a şükran borcunu ifade etmektedir. Fıtır sadakası sağ olarak yaşam bulma ve sağlıklı bir şekilde Ramazan Bayramına ulaşma sadakasıdır. Bu nedenle sadaka-i fıtır’a, “can sadakası” veya “beden sadakası” da denilmektedir. Bizlere hayat veren ve Ramazan ayına ulaştıran Rabbimize karşı şükrümüzün bir ifadesidir.

Ramazan ayı günahların bağışlandığı, Allah’ın rahmet ve mağfiretinin müminlerin üzerine adeta yağmur gibi yağdığı bir mevsimdir. İbadetlerin kemale ulaştığı, ahlâkî olgunluğun yaşandığı, Kur’an-ı Kerimlerin hayata aktarıldığı bir aydır. Ramazan ayı, on bir ayın sultanı olduğu, içerisinde bulunan Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu bir aydır. Bu sebeple bu aya erişmek büyük bir lütuftur. Bizlere bu lütfu sunan Rabbimize karşı bir şükür ifadesi olarak fıtır sadakamızı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalıyız. Ayrıca sadaka-i fıtır yoksulların ihtiyaçlarının giderilmesinde, bayram gününün neşesinden onların da istifade etmelerinde de önemli bir rol oynamaktadır.

Fıtır sadakası, Ramazan orucunun farz olduğu hicri 2. yılın Şaban ayında, zekâttan önce meşru kılınmıştır. Sadaka-i fıtır, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslümana vaciptir. Ancak sadaka-i fıtırda, zekâtta öngörülen, malın artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmamaktadır. Kişi, kendisinin ve küçük çocuklarının fitrelerini vermekle yükümlüdür. Hz. Peygamber (s.a.v.); köle-hür, büyük-küçük, kadın-erkek her Müslümana fitrenin gerektiğini ifade etmiştir (Ebû Dâvûd, Zekât, 20).

Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramının birinci günü tan yerinin ağarmasıyla vacip olmakla birlikte, Ramazan ayı içinde de verilebilir. Hatta fakirlerin bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayramdan önce verilmesi daha iyidir. Ancak Bayram sabahına kadar sadaka-i fıtır verilmemiş ise, Bayram günlerinde ödenmesi gerekir. Bayramdan sonraya bırakılması mekruh olmakla birlikte, vaktinde verilmeyen fitreler mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.

Fitrenin hedefi, bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması suretiyle onun bayram sevincine iştirak etmesine katkıda bulunmaktır. Dolayısıyla sadaka-i fıtrın miktarında ölçü de bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılamaktır. Günümüzde fitrenin asgarî miktarı Diyanet İşleri Başkanlığımızca tespit edilmekte olup, bu yıl için 130 TL olarak belirlenmiştir. Bu miktar aynî gıda yardımı olarak verilebileceği gibi, bunun değerinde nakit de verilebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.

Kişi dinen zengin sayılanlara, alt soy ve üst soyuna ve eşine fıtır sadakası veremez. Fitreler bir fakire verilebileceği gibi birkaç fakire de dağıtılabilir (Merğinânî, el-Hidâye, 2/224). Ancak bir kişiye verilen miktar bir fitreden az olmamalıdır.

Rabbimiz yaptığımız ve yapacağımız ibadetlerimizi kabul eylesin. Af ve mağfiret iklimi olan bir Ramazana daha ulaşmış olmanın şükrünü eda etmeyi nasip eylesin...

Merve ÇELİK

 Vaiz

MEAL OKUYORUM

Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlü'ne itaat ederse gerçekten büyük bir kazanç elde eder.

(Ahzâb, 33/70-71)

HER GÜNE BİR HADİS  

“Bana kendi adınıza altı şeyin güvencesini verin, ben de size cennetin güvencesini vereyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin, söz verdiğinizde sözünüzü tutun, size (bir şey) emanet edildiğinde ona riayet edin, iffetinizi koruyun, gözlerinizi (bakılması yasak olandan) sakının ve ellerinizi (haramdan) çekin.”(İbn Hanbel, V, 323)

GÜNÜN DUASI

 Allah’ım! Senden dinimde, dünyamda, ailemde ve malımda af ve afiyet istiyorum. Allah’ım! Eksiklerimi, kusurlarımı ve ayıplarımı ört, korku ve endişelerimi güvene ve huzura çevir. (Ebû Davud, Edeb, 110)

BİR SORU-BİR CEVAP

 Hayvanların zekâtı, para olarak da verilebilir mi?

Hayvanların zekâtı, kendi cinsinden verilebileceği gibi, değerleri üzerinden para olarak da verilebilir (Bkz. Kâsânî, Bedâî’, II, 41). Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur. (Fetvalar,DİB Yay.syf.241)