İslam kolaylık dinidir. Yüce Allah (c.c.) insanlara gücüne göre sorumluluk yüklemiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur...” (Nur 24/61).

Bu bağlamda gerek günlük hayatta gerek ibadetlerde İslam, engelli kardeşlerimize kolaylıklar sağlamıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’e gelen bir adam, hafızasından şikâyetle Kur’an’dan hiçbir şeyi ezberinde tutamadığını, kendisine namazda yeterli olacak bir şeyi öğretmesini istemişti. Hz. Peygamber de ona; “Allah’ım! Bana acı, rızık ver, beni affet ve beni doğru yola ilet” gibi basit ve kısa bazı dualar öğretti. Adam kalkıp gidince de şöyle buyurdu: “Bu adam söylediklerimi yaparsa, elini hayırla doldurmuş olur” buyurdu (Ebû Dâvûd, Salât, 135).
Burada da Hz. Peygamber, hafızası zayıf olan sahabî için kolaylaştırıcılık ilkesini devreye sokarak zor durumda olan bu kişinin durumuna çözüm getirmiştir.

Namaz İbadetinde Tanınan Kolaylıklar:

İtbân b. Mâlik; Medineli âmâ bir sahabîdir. Gözlerini sonradan yitirmiştir. Evinin Medine dışında bulunması sebebiyle her zaman Rasulullahla beraber bulunamıyordu. Ancak Peygamber Efendimiz kendisine değer verir, Kuba’ya giderken ona misafir olurdu. Bir defasında Hz. Peygamber’e rahatsızlığından söz ederek geceleyin ve fırtınalı havalarda mescide gidip cemaate namaz kıldıramadığını söylemiş, evine gelerek orada namaz kıldırmasını rica etmiş, Rasul-i Ekrem de ertesi gün Hz. Ebû  Bekir’le birlikte İtbân’ın evine gidip ev halkına ve oraya gelen diğer sahâbîlere iki rekât namaz kıldırmış, Rasulullah’ın namaz kıldırdığı yeri mescid kabul eden İtbân, o günden sonra kavmine burada imamlık yapmıştır (“İtbân b. Mâlik”, DİA).

Rahatsızlığı yüzünden ayakta namaz kılmakta zorlanan İmran b. Husayn (r.a.)’ın sorusu üzerine Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: “Namazı ayakta kıl, eğer buna gücün yetmezse oturarak, yine gücün yetmezse yaslanarak kıl” (Tirmizî, Salat, 274).
Ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse, oturarak, oturmaya da gücü yetmeyen kişi, namazını sırtüstü yatarak kılar. Ayaklarını kıbleye karşı uzatır, rükû ve secdesini îmâ ile yapar. Yanı üzerine yatmakta olan bir hastanın yüzü kıbleye yönelik olduğu halde îmâ ile namaz kılması caizdir. Ancak sırtüstü yatarak ima ile namaz kılmak, yanı üzerine yatıp kılmaktan daha uygundur. Çünkü bu durumda, hastanın yüz kısmının kıbleye yönelmesi daha kolaydır. Başı ile de ima yapamayacak kadar rahatsız olan kişi, namazı iyileşme zamanına erteler. Rahatsızlığı yüzünden secdeye tam olarak eğilemeyen kimsenin, secde yerini sandalye veya yastık gibi bir şeyle yükseltmesi gerekmez. Rükû ve secdeleri gücünün yettiği kadar eğilerek îmâ ile yapar. Îmâ, namazda başı önüne doğru eğmek suretiyle yapılan işarettir ( Döndüren, “İslam’ın Engellilere Tanıdığı Kolaylıklar ve Ruhsatlar”, s. 9).

Görüldüğü gibi namaz ibadetinde bir takım kolaylıklar sağlanmış ancak namaz, kesinlikle terkedilmemiştir.

Oruç İbadetindeki Kolaylıklar:

Bir kişiye oruç ibadetinin farz olabilmesi için Müslüman olması, akıllı ve büluğ çağında olması ve sağlıklı olması şartları vardır. Kişi oruç tuttuğunda sağlığı zarar görecekse oruç tutmaz, daha sonra iyileştiğinde kaza eder. Hastalığı sürekli devam ederse, o zaman tutamadığı oruç sayısınca fidye verir.

Hac İbadetindeki Kolaylıklar:

Hac için gerekli ihtiyaçları temin eden ve hacca gidip gelmeye güç yetiren görme engellilerin, kendilerini hacca götürecek birisini bulamadıkları takdirde bizzat haccetmeleri gerekli değildir. Hanefî mezhebinde haccın bizzat yapılması için hacca gidip gelmeye engel olacak bir rahatsızlığın bulunmaması gerektiğinden; felçli, kötürüm ve hac ibadetini yerine getirmeye engel olacak derecede yaşlı kimselerin haccetme sorumluluğu bulunmamaktadır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz haccın farziyetini anlatırken “...Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır...” (Ali İmran 3/97) buyurmuş ve burada “gücü yetenler” vurgusu yapmıştır.

Engellilere getirilen bu kolaylıklar bize gösteriyor ki, onlara gerekli olan kolaylıklar gösterilerek ibadetlerden kopmamaları sağlanmış olmaktadır...

Necati ERDAĞLI

Uzman Vaiz

MEAL OKUYORUM

Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın, bozgunculuk yaparak yeryüzünde karışıklık çıkarmayın.

(Şuarâ, 26/182-183)

HER GÜNE BİR HADİS

“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü bırakmaz…”

 (Tirmizî, Birr, 18)

GÜNÜN DUASI

 Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan  ve üstümden (gelebilecek her türlü bela ve musibete karşı) muhafaza eyle. Altımdan kahrına uğramaktan (depremden)  senin azametine sığınırım.” (Ebû Davud, Edeb, 110; İbn Mâce, Dua, 14)

BİR SORU-BİR CEVAP

Ticaret malının zekâtı kendi cinsinden ödenebilir mi?

 Ticaret mallarının zekâtı, malın değeri üzerinden hesaplanıp parayla verilebileceği gibi, malın kendi cinsinden de verilebilir (Fetvalar,DİB Yay.syf.239)