Eskişehirliler olarak güzel bir kente sahibiz.
Çoğumuz Eskişehirli olduğumuz ve bu kentte yaşadığımız için gurur duyuyor.
Şehrin son yıllarda yaşadığı gelişim, pek çok çevrece örnek alınıyor.
Sadece yurt içi değil, yurt dışından bile yerel projeleri incelemeye gelenler var.
Kısacası;
Ülkenin en yaşanılır şehirlerinden birisine sahibiz.
Bunu sürekli söylüyoruz.
Söylediğimiz bir başka şey daha var.
O da “Her şeye rağmen bu şehir için yapılması gerekenler var” cümlesi…
Özellikle merkezi hükümet tarafından acilen giderilmesi sorunlara sahip bir kent Eskişehir…
Acil ihtiyaçların ardından kentin daha da gelişimi için istenilenler var.
İşte bunlar Sanayi Odası’nın yaptığı anketle ortaya çıkmış.
Eskişehir Sanayi Odası, üyeleriyle sıkça bağ kuruyor.
Onlardan birisi de anket çalışması…
Şehir sanayisinin daha ileri gidebilmesi için , şehre dair beklentilerin sorulduğu yeni bir anket yapılmış.
Sonuçları çok dikkat çekici…
Özellikle siyasiler için adeta başucu olacak maddeler içeriyor…
Şehir için gerekenler başlıklarını ortaya çıkaranlar sanayiciler.
Daha doğrusu “Eskişehirliler”
Yanıtlara bakılırsa, herkes şehrin bugünkü güzel dokusunun daha da iyileştirilmesi taraftarı.
İşte bunun için gerekenleri sıralamışlar.
Neler gerekiyor şehir için?
Sözünü ettiğimiz maddeler şöyle;
URAYSİM Projesinin hayata geçirilmesi.
İlçelere giden karayollarının düzeltilmesi ve ulaşımın kolaylaştırılması.
Havalimanı ile birlikte otobüs ve tren garlarının da modern hale getirilmesi.
Sadece İstanbul değil, Antalya ve İzmir gibi şehirlere de uçak seferi başlatılması.
Şehrin sahip olduğu termal zenginliklerin sağlık turizmi başta olmak üzere farklı alanlarda değerlendirilmesi.
Frig Vadisi gibi tarihi değere sahip olan mirasların daha iyi tanıtılması.
Şehrin içinde kalan sanayi sitelerinin taşınması ve bu alanların sosyal yaşam merkezleri haline dönüştürülmesi.
Teknoloji üreten firmalara kira başta olmak üzere çeşitlik teşvikler sunulması.
Yan yol, hızlanma şeridi ve kavşak düzenlemeleri ile donatılmış kaliteli yollar inşa edilmesi.
Şehir içindeki park yeri probleminin çözülmesi.
Alt yapı sorunlarının çözülmesi, su baskınlarının önlenmesi.
Atıkların geri dönüşümüyle ilgili çalışma yapılması.
Yağmur sularının ve atık suların tekrar kullanımıyla ilgili projeler yapılması.
İklim ve su sıkıntıları için ağaçlandırma seferberliğinin kentimiz için başlatılması.
Kırsaldaki tarım faaliyetlerinin canlandırılması ve akıllı tarım uygulamalarının teşvik edilmesi.
Şehirdeki üniversitelerin kentle ve sanayi ile daha entegre çalışmalarının sağlanması.”
Eskişehirlinin geleceğe dair beklentileri böyle.
Bize göre liste bir hayli zengin ve uygulanmaları durumunda Eskişehir’e çok daha değer katacak.
Dediğim gibi, anket sonuçları sadece şehrin geleceğine bir ayna tutmuyor.
Bugün şehir için yarışanlara da bir yön gösteriyor.
Özellikle “Kent için vaat bulmakta zorlananlar” için birer ipucu hepsi…
**************
3 DÜNYA SAVAŞI BÖYLE OLUYOR DEMEK!
Savaşlar teknolojiye göre değişkenlik sağlar.
Teknoloji geliştikçe, savaşlara giren ülkelerin de güç dengeleri değişir…
Eski dünyadan Çin’e, Roma’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan tarihsel süreçte “bilek gücü” dünyayı yönetmeye yetiyordu.
Ne zaman ki teknoloji savaş silahlarına girmeye başladı, dünya yönetimi de o teknolojiyi elinde tutanlara geçti.
Bugün yaşadığımız tam da budur!
Silahın en iyisi kimdeyse, yönetim de onun elinde!
Ne zaman en iyi silahı siz yaparsınız, o zaman yeniden düzen değişir!
O günlere, yeni bir dünya düzenine çok vakit var mı bilinmez.
Bildiğimiz, savaşların şeklinin de artık yine teknolojiye göre değiştiğidir…
Önceki gün Hulisi Akar Eskişehir’deydi.
Genel Kurmay Başkanlığı da yapan Akar, ilginç bir tespitte bulundu Eskişehir’de...
Şunu dedi;
“3. Dünya savaşı başladı mı, başladı!
Ama şimdi hibrit savaşlar var!”
Akar, vekâlet savaşları dediğimiz tarzda bir dünya savaşının başladığını söylüyor.
Birinci ve ikinci dünya savaşına göre çok farklı bir dünya savaşının içindeyiz.
Hibrit bir savaş!
Yani ortada iki farklı güç var…
O güçlerden birisi savaşan belli başlı terör örgütleri…
Diğeri ise o savaşçıları destekleyen devletler.
Bu pencereden bakarsak, ülke olarak 3. Dünya Savaşını yaşıyoruz hatta bizzat ortasındayız…
Zira ülkemize hem içeriden hem dışarıdan saldıranların “hibrit” olduğunu görüyoruz.
Aynısı Ortadoğu’da, Kuzey’de Ukrayna’da yaşanıyor ve belki yakın gelecekte Uzak Asya’da olacak.
Belki de Akar’ın ‘başladı’ dediği “Teknolojik 3. Dünya Savaşı” büyüyecek.
Son olarak…
4. Dünya savaşını görür müyüz bilmiyoruz ama şu kesin ki onun da şekli değişmiş ve bugünkü 3. Dünya Savaşına hiç benzemiyor olacak…
Hatta öyle görünüyor ki o yıllar geldiğinde vekâleten savaşanlar insanlar değil büyük ihtimalle robotlar olacak!