Şehrimizin önemli eğitim kurumlarından olan ve 1958 yılında temeli atılan, 1960 yılında Süleyman Çakır Kız Ortaokulu olarak eğitim ve öğretime başladı. Okulun yapım masraflarını üstlenen hayırsever iş adamı Hacı Süleyman Çakır’ın vasiyeti gereği karma okul oldu. Sonra da Hacı Süleyman Çakır Lisesi’ne dönüştürüldü…
Temelinin atıldığı yıldan itibaren sayarsak yapımın üzerinden 54 yıl geçmiş Süleyman Çakır Lisesi binasının yapılan kontrollerinde 2012 yılında depreme dayanıklı olmadığı anlaşılınca binanın tahliyesi kararı alındı. Okul her şeyiyle birlikte Süleyman Şah okuluna taşındı. 2015 yılında yıkılan okul binasının yerine yenisi inşa edilen Hacı Süleyman Çakır Lisesinin adı “Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi” olarak değiştirildi…
Bu kararla Hacı Süleyman Çakır’ın “karma eğitim vasiyeti” yok sayıldı…
Eski okul Süleyman Şah Lisesi’ne taşınırken okulun arşivi, çeşitli spor veya diğer yarışlarda kazanılan kupalar, madalyalar, ödüller ile okulun bahçesindeki hayırsever ‘Hacı Süleyman Çakır’ın büstü de bulunduğu yerden sökülerek götürüldü…
Yeniden inşa edilen Hacı Süleyman Çakır Kız Anadolu Lisesi 2015 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı tarafından açılışı gerçekleştirilerek eğitim ve öğretime başladı…
Geçici olarak gittiği Süleyman Şah Lisesi’nden yenisi inşa edilen Hacı Süleyman Çakır Lisesi’nin bazı demirbaşları, kupalar, madalyalar ile Süleyman Çakır’ın büstü kayboldu…
Bugün okula girdiğinizde geçmişte kazanılan kupa, madalya ve ödüllerin sergilendiği görülüyordu…
Bugün o kupa, madalya ve çeşitli ödüller yeniden inşa edilen okulda yok…
Ya gerçekten kupalar, madalyalar okul taşınırken kayboldu! Ya da Süleyman Çakır Lisesi’nin anıları silinmek ve bugünkü okul ile ‘eskisiyle alakası yok mu?’ denilmek isteniyor…
“Süleyman Çakır’ın büstü nerede?” diye o dönem çalıştığım Sonhaber Gazetesi’ndeki köşemde iki kez yazdım…
Yazılarım üzerine o dönemin İl Milli Eğitim Müdürü, Süleyman Şah Anadolu Lisesi ve Hacı Süleyman Çakır Anadolu Liselerinin müdürlerine büstün bulunması konusunda talimat vermişti…
Süleyman Şah Anadolu Lisesinde yapılan ve günler süren aramalar sonunda büst bulundu, temizlendi, boyandı ve Hacı Süleyman Çakır Lisesi Müdürlüğüne teslim edildi…
Ancak yeni okulun hizmete girmesinin üzerinden tam 10 yıl geçmesine rağmen okulun kurucusu ve eski okulun yapım masraflarını üstlenen Hacı Süleyman Çakır’ın büstü nedendir bilinmez okulun bahçesine bir türlü konulmadı…
Hacı Süleyman Çakır Anadolu Lisesi Mezunları Dernek Başkan ve yöneticilerinin İl Milli Eğitim Müdürleri, okul müdürleri ile yaptıkları görüşmelerde büstün okulun bahçesine yeniden konulmasını talep ettiler…
İl Milli Eğitim Müdürü ve okul müdürünün söz vermelerine rağmen Hacı Süleyman Çakır’ın büstü ait olduğu yer olan okulun bahçesine yine konulmadı…
Neden konulmuyor bunun gerekçesini ilgililer söylemiyor…
54 yıllık tarihinde kazanılan kupalar, madalyalar ve diğer ödüller de kayıp…
Benim yazılarımdan sonra Hacı Süleyman Çakır’ın büstü Süleyman Şah Lisesi’nin bodrumunda dolapların arkasına atılmış olarak bulunmuştu…
Onların da nerede olduğu bilinmiyor…
Geçtiğimiz hafta sonu yapılan Hacı Süleyman Çakır Lisesi Mezunları Derneğinin genel kurulunda dernek başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, önümüzdeki günlerde önce okul müdürünü ziyaret ederek büstün kaidesinin yapılarak okul bahçesine konulması ve okulun tarihini yansıtan kazanılmış kupa ile madalyaların okulun içerisinde bir köşe oluşturularak oraya konulmasını tekrar talep edecekler…
Gerçekleşmediği taktirde yeniden İl Milli Eğitim Müdürüne rica edecekler…
Eğer sonuç çıkmazsa TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan’ı Ankara’daki makamında ziyaret ederek kendisinden ricada bulunacaklar...
Bakalım bu ziyaret sonunda Hacı Süleyman Çakır’ın büstü yeniden okulun bahçesine konulacak mı? Kayıp denilen kupalar, madalyalar ve ödüller bulunup okulda bir köşe yapılıp konulacak mı?
Komisyon Başkanı olarak üzerine düşen ne varsa yapacağına inanıyorum…
* * *
10 TL’YE DE 15 TL’YE DE SATAN VAR
İç Anadolu Fırın İşletmecileri Sendikası Başkanı Musa Kazım Mülazımoğlu, simit zammı için Eskişehir Ticaret Odası’na başvuruda bulunduklarını söylemiş…
Şu an 100 gram simit 15 TL’den satılıyor…
Ancak 12,5 ve 10 TL’ye satan fırınlarda var…
Bir hafta ya da 10 gün önce şehir merkezinde ekmek ve simit üretimi yapan fırının önünden geçerken camında “simit 10 TL” yazısını gördüm…
Fırına girerek kasiyere, ”camda ‘simit 10 TL’ yazıyor. Geçmişten kalma yazı herhalde, kaldırmayı unuttunuz” dedim…
“Eskiden kalma değil. Bizde simit 10 TL. Fırından şimdi sizin gözünüzün önünde çıktı. İki fırınımız daha var. Oralarda da simidi 10 TL’den satıyoruz” dedi…
Yine Köprübaşı civarında bir simit fırının camında da simidin fiyatının 10 TL olduğunu görünce içeriye girdim…
İki simit aldım...
Hemen hemen bütün fırınlarda ve seyyarda simit 15 TL’ye satılırken bazı ekmek ve simit fırınlarında 10 ile 12,5 TL’ye satılması “acaba gramajımı eksik?” diye kafama takıldı…
Simit fırının yakınında bakkal dükkanı gördüm…
Simitleri tartmak için içeriye girerek dükkan sahibine, “Rica etsem iki simidi ayrı ayrı tartabilir misiniz?” dedim…
Simitlerin gramajı tam…
Dükkan sahibine teşekkür ederek soluğu tanesini 10 TL’ye aldığım simit fırınında aldım…
Kasada duran şahsa, “çalışan mısınız, fırın işletmecisi misiniz?” diye sordum…
“İşletmeciyim” deyince, “izin verirseniz size 2-3 soru sormak istiyorum” dedim...
Gazeteci olduğumu söylemedim…
“Siz 100 gram simidi 10 TL’ye, diğer fırınlar 15 TL’ye satıyor. Acaba gramajı mı düşük diye tarttırdım. Gramaj 100 gram. Zararına mı satıyorsunuz? Kimse bir ürününü bırakın zararına, maliyetine bile satmaz. Bir işçi mi çalışıyor? Fırının mülkiyeti size mi ait? 10 TL’ye sattığınız simitten kaç lira kar ediyorsunuz?” diye sordum…
Fırın işletmecisi hiç çekinmeden sorularıma tek tek yanıt verdi:
“Bir simidin maliyeti ortalama 6 TL’yi buluyor. 10 TL’ye satıyorum 4 TL kar ediyorum. Bu beni kurtarıyor. Günde 700-800 adet simit satıyorum. Masrafları düştükten sonra elime kalan para üç asgari ücret kadar…”
Cadde ve sokak başlarında tekerlekli araçlarda simit satıcıların fırından simidi 8 TL’ye alıp 15 TL’ye sattığını, simit başına 7-8 TL kar ettiklerini de öğrendim…
10 ve 12,5 TL’ye simit satan fırıncı da 15 TL satan fırın işletmecileri de para kazanıyor…
Yani 15 TL’lik simidin 7,5-8 TL’si fırıncıya, 7-7,5 TL’si ise seyyar satıcıya kalıyor…
Simit satıcıları imalatçıdan daha çok veya aynı parayı kazanıyor…
İç Anadolu Fırın İşletmecileri Sendikası Başkanı Musa Kazım Mülazımoğlu, simit fiyatının 20 TL’ye yükseltilmesi için Ticaret Odası’na başvurduklarını söylemiş…
Yukarıda yazdım, bir kez daha yineliyorum…
Simit Fırını işletmecileri “maliyet artışı bizi zorluyor” diyorlarsa da bu pek gerçeği yansıtmıyor...
Bugün 10 TL’ye simit satan fırın işletmecisi, dört lira kâr ettiğini söylerken, simidin fiyatının 20 TL’ye çıkarılması kabul edilemez…
Gariban, emekliler ve asgari ücretliler ile dar gelirli ailelerin okula giden çocuklarının iki simit alıp 30 TL’ye karınlarını doyurduklarını unutmayalım…
* * *