Demokrasi tarihimizdeki acı bir sayfadır. Milletin iradesi, silahlı bir cunta ile son verilmiştir.
Darbe geleneği bununla başlamıştır.
Askeri vesayet cumhuriyetimizi, Oligarşik bürokratik bir Cumhuriyete dönüştürmüştür.
Milletin iradesi bürokrasinin eline geçmiştir.
Şimdi de militan bir otokrotik bir cumhuriyete evrildik.
Yani TİRAN’ lık.
NEDEN DEMOKRASİYİ GERÇEKLEŞTİREMİYORUZ
Türkiye'de Askeri Darbeler ve Vesayet.
Neden çağdaş bir cumhuriyete ulaşamadık. Çünkü ekonomik yapı tarıma bağlıydı. Tarım toplumları feodal bir yapıyı temsil eder. Cumhuriyet ise daha entelektüel ve kapitalist endüstriyel üretimi içerir.
Yani Burjuvazi. Yani şehirli.
Yani işçi sınıfı.
Yani örgütlenme özgürlüğü.
Yani öğrenme ve ifade etme özgürlüğü.
29 Ekim 1923’ de Cumhuriyet ilan edildi.
Ne sanayimiz, ne burjuvamız, ne sermaye sınıfımız, ne mühendisimiz ne de teknisyenlerimiz vardı.
Yokluktan bir Cumhuriyeti ve Türk yurdunu yeniden kuran Mustafa Kemal ve silah arkadaşları değil miydi?
Türkiye'nin aydınlık geleceği, cumhuriyetle birlikte demokrasinin kurumsallaşarak yerleşmesine bağlıdır. Ülkemizde demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi sürecinde pek çok engelle karşılaşılmıştır.
En tehlikelisi ise silahlı bürokrasisini yaptığı darbelerdir.
Yani kendisine vatanı düşmanlardan korumak ve milleti korumak için verilen silahları milletin iradesine çevrilmiştir..
Onun için çağdaş anlamda demokrasiden söz etmemiz söz konusu değildir.
DÖRTLÜ TAKRİR
Türkiye siyasal tarihimiz darbeler tarihidir aynı zamanda. Hani deyim yerindeyse bu konuda oldukça fazla sayıda kitap okudum.
Farklı bakış açısı olan kitapları okumak, daha derin araştırmalara, doktora tezlerine kadar, sıcak tarihsel olayları da dönemsel olarak içinde yaşadık sayılır.
İlkokulu 27 Mayıs’ta okuduk. Okulun duvarlarında 27 Mayıs’ı yapan askerlerin çerçevelenmiş fotoğrafları süslerdi. Sülale olduğu gibi demokrat partiliydi.
YETER SÖZ MİLLETİNDİR
1950 seçimleri yeter Söz milletindir afişi, ekonomik refah ve basın özgürlüğü fikir ve ifade özgürlüğü vaatleriyle iktidara geldi.
Ülkeye sandık demokrasisi gelmişti.
TOPLUMSAL YAPI KÖYLÜYDÜ
Ekonomi tarım ve hayvancılık geçim kaynağıydı.
1953 yılı önemlidir. Baskı yavaş yavaş başlıyor.
En önemlisi, 6-7 Eylül provokasyonu ve sonrasında Vatan Cephesi'nin kurulması ile kutuplaşma dönemi başlamıştır.
Türkiye'deki biz hala darbe konuşuyoruz.
Darbe nedir?
İhtilal nedir?
DEMOKRAT OLMAYAN TOPLUMUN YAPSINDAN DEMOKRASİ ARADIK.
Türkiye'de askeri darbeler oluyorsa, tek sebebi bizim demokrasi konusundaki samimiyetsizliğimizdir.
Her askeri darbenin sonunda ABD var. ABD istemediği müddetçe askeri darbe olamazzz. Onu belirteyim.
Darbe, bir silahlı grubun, siyasal iktidarı kendi istekleri doğrultusunda dünya görüşü doğrultusunda, her ne amaç ne ve siyasal iktidarı ele geçirilmesidir.
İhtilal de, gurur halkın bir kısmı ile birlikte de, halkın tamamıyla birliktedir İhtilalde halk vardır.
Darbede ise halk yoktur.
Peki, darbe sadece silahla mı olur.
Hayır.
Sivil darbe de olur. Bir ülkenin kuruluş felsefesine ideolojisinden den farklı olarak, yaratılmış olan bir ideoloji bir felsefe doğrultusunda siyasal iktidardaki yapısal değişikliğin adıdır.
ASKERLER NEDEN SİYASETE MÜDAHELE EDİYOR?
27 Mayıs' da sosyoloji gruplar açısından askerler vardır. Cunta askerler tarafından oluşturuldu ama teorisyenleri sivildi.
Üniversite Öğretim üyelerinin büyük bölümü ile burada yer aldı…
Kurtarıcıları var.
Halkın çok az bir kesimi var.
CHP’ye, Millet Partisi, Hürriyet Partisi, Köylü partisine oy verenler var.
Onların oy verenleri gibi, bir de bu kesim var.
CHP BÜROKRATİK DEVLET YAPISINI TEMSİL EDİYORDU
Cumhuriyet Halk Partisi'nin tek Parti iktidarı dönemindeki en büyük problem şudur. Bürokratik devlet yapısı yaratmış olmasıdır. Valisiyle, Kaymakamı ile askeriyle, jandarması ile halkın üzerinde uygulanan büyük baskı ve İkinci Dünya savaşının dünyada yaratmış olduğu ortamını da unutmamak lazım.
TOPLUM DEĞİŞİM İSTİYORDU
Halkın zarureti, taleplerindeki değişiklikler siyasal yaşamı da etkiliyordu.
Demokrasi, ifade özgürlüğü başta olmak üzere konuşulmaya başlandığı dönemler.
Her ne kadar Atatürk döneminde de biz de dört Parti kurulduysa da sürdürülebilir olmadı.
Çünkü kurucuların hiç biri demokrasisi nedir bilmedikleri gibi, o kültürü tanımıyorlardı, bilmiyorlardı.
Çünkü hepsi Osmanlının bürokratlarıydı.
Net söyleyelim.
Her türlü darbeye, muhtıralara karşı çıkmak her cumhuriyetçinin, demokratın yurttaşlık görevidir.
27 MAYIS ÇOK KÖTÜ SONUÇLAR DOĞURMUŞTUR.
Demokratik haklar, milletin elinden alınmıştır. Sistemin ayarları ile sıkça oynanmıştır.
Zaten zar zor yetişen dürüst politikacılar hep budanmıştır.
Siyasetçi düşmanlığı yapılmaya başlanmıştır.
Kan siyasete bulaştırılmıştır ve ülkenin başbakanı ve 2 bakanı bilerek idam edilmiştir.
Siyaset ve siyasetçi düşmanlığı... Genç nesillerin beyinlerine yerleştirildi.
Siyasete kan bulaştı... Başbakan ve iki bakan idam sehpasında can verdi.
Aradan 65 yıl geçti.
Askerlerin bu hatası, ektikleri zehirli tohumları etkiler hala aramızda varlıklarını sürdürülüyor.
Mermi namludan çıkınca adresi belli. Millet iradesini silahlı gasp.
Sonra 12 Mart,12 Eylül, 28 Şubat,15 Temmuz darbesidir.
19 Mayıs 2025 ise, sivil hukuk ve anayasayı tanımayan erklerin güç savaşlarındaki rol çalma kavgasıdır. Milletten temsil iradesi yerine, atanmış otokrat yetki kullanımını tercih eden ve hazırlanmış bir senaryonun devlet içinde ki kliklerin, gücü ellerinde tekel olarak görmelerinden kaynaklanıyor.
Özgür Özel’in de dediği gibi bu bir yetki gaspı ve yargı üzerinden yapılan darbedir.
Nedeni de şu. Hukuki süreçler ve masumiyet karinesi çiğnenmiştir.
Bunu AKP’ nin akil insanlarından bakanlık yapmış Hüseyin Çelik “biz militan yargımızı yarattık” diyor.
AKP ‘ den adalet Bakanlığı yapan akil insanlardan Cemil Çiçek Anayasa ilga olmuştur demektedir..
Daha bu konuda AK partide görev yapmış önemli insanlar gidişatı çok ciddi eleştirmektedirler.
Onları yazmıyorum..
İnsanlarımız porsiyoncu demokratlardan çok çekti. Özellikle bilim kurumları olan Üniversiteye çöreklenmiş aydınlardan. 1960’ da İstanbul üniversitesi destek vermişti darbeye.
Sonra 12 Mart… TBMM’ si askerler tarafından kuşatılmıştı. Deniz Gezmiş, Hüseyin inan ve Yusuf aslan idam edilmişti.
Kontrgerilla o dönemde etkili eylemler planlatıp yaptırmıştı.
Sonra 12 Eylül 1980
Kudretli generaller apoletlerin parlatıyorlardı. Bir Amerikan projesiydi..
Türkiye’yi yeniden formatladılar. 24 Ocak kararlarını yürüttüler.
Emeği, hakları, hukukları biçtiler. Tarikatların yolunu açtılar ve yeşil kuşak projesini birlikte yürüttüler..
Darbeci Kenan Evren’e fahri hukuk doktorası... Fahri hukuk profesörlüğü verildi.
Bu günkü adı ile orta doğu projesi… Adım adım ilerledi.
HALÂSKÂR ZÂBİTÂN
Vatan kurtaran Halâskâr Zâbitân anılarını yazdılar.. Orhan Erkanlı... Kurmay Binbaşı... Milli birlik komitesi üyesi. 27 Mayıs 1960 darbesini yapan 38 subaydan biri...
Diyor ki: "Bir halt ettik... Bu profesörlere uyduk... Başımıza dert açtık."
Kenan Evren'in anıları ise... Kendisine, "Paşam... Daha ne duruyorsun? Darbe yap" diyenleri uzun uzun yazıyor... Gazetecisi, akademisyeni, profesörü ve birçok iş adamı.
TİSK genel başkanı bu güne kadar işçilerin yüzü güldü bundan sonra bizim yüzümüz gülecek demişti.
İşte demokrasi maceramızda geldiğimiz nokta. Demokrat parti son döneminde güç zehirlenmesi yaşamaya başlamış tahkikat komisyonlarını kurmuştu.
Kendi geliş nedenini unutmuştu.
Ama kim ne derse desin siyasi idamlar asla kabul edilemez. İnşallah iktidar sahipleri millete karşı bu hataları yapmazlar. Milletin önüne sandığı getirirler.
Çünkü CHP’ de “yeter söz milletindir” diyor ve sandığı milletin önüne gelmesini istiyor.
Çok mu zor?