Darbenin olduğu gün Ankara da idik.
TBMM’ sinde Röportajları yaptık.

Eskişehir’e dönüş başladı. Ümit köyde güzel bir kır bahçesinde yemek yedik… Akşam saat 20 sularındaydı.
Savaş uçakları Ankara semalarında uçuyorlardı. Ses duvarını aşmış gecenin karanlığında patlama sesleri geliyordu.
Ne oluyor diye sorduk? Havai fişekler atılıyor dediler.

Anladık ki bir askeri darbe girişimi vardı. Cep telefonları açıldı. Haberler izlenmeye başlandı.
TBMM’ si bombalanıyordu..


Bizim yaş gurubu bütün darbeleri görmüş yaşamıştı… Darbelerin ne anlama geldiğini en iyi bilenlerdeniz. Her darbe milleti fakirleştirilmiştir.
Yola çıktık. Tam bir kargaşa hâkimdi. Yola çıktık.

Sabah ezanlarında, Eskişehir’e ancak gelebilmiştik.

DARBEYİ FETÖ’NÜN CUNTASI YAPMIŞTI.

FETÖ konusunda, binlerce değil on binlerce sayfa makale yazılmıştır. Belgeler vardır. Asında her şey bilinmektedir. FETÖ’ yü palazlandıranlar bellidir.
Tarihine inersen hep devlet tarafından önü açılmıştır. Öyle palazlandırılmıştır ki Bülent Arınç Melih Gökçek için parsel, parsel Ankara’yı sattınız demiştir.
Peki, FETÖ’ nün terör örgütü olduğu iddiasıyla dava açan kimdir?
Nuh Mete Yüksel.

Sonra ne oldu?

FETÖ hizmet hareketi ve kutsanmış bir efendi. Devlet ricalinde kapılar açılıyordu her yerde.
Hani, AKP neredeyse unutulmuş yerini FETÖ neredeyse almak üzereydi.

FETÖ her yerdeydi. Görünmezlikten görünür hale gelmişlerdi. Algı yönetiminde çok başarılıydılar..
Her köşe başında, her kurumda bunlar vardı. Bunu ilk gören Necmettin Erbakan’dı.

Bu yapılanmayı gören başbakan Recep Tayyip Erdoğan 17-25 Aralık operasyonlarında, tehlikenin ilk sinyalini almış. 27 Aralık 2013 günü Manisa’ da toplu açılış töreninde, "Devlet içinde paralel yapılanma" var demişti.
Sonra haşhaşilerdemiş… En doğru tanım galiba bu.
Yüzlerce olayın yaşandığı bir Türkiye.

Haşhaşiler Türkiye’nin bütün kılcal damarlarına kadar sızdırılmıştı.
YURT dışında da derin bir örgütlenme yapmışlardı. Müthiş bir Mali organizasyon yapmışlar.
Peki, bunları yaparken devlet ne yapmış?

Sinyali belli. Her yere sızmışlalar. Derginin adı “sızıntı”.
Baş virüs.

Kestane pazarından dünyaya açılmışlardı. Aslında bir terör örgütü. BirABD patentli casusluk şebekesi.
Peki, buraya kadar nasıl gelmişler? Çok basit. Açık siyasal destek!

SİYASAL DESTEK OLMASA BU KADAR ÖRGÜTLENEMEZLERDİ?

Bunların bir casusluk şebekesi olduğunu MİT anlamış. MİT müsteşarı Emre Taner, TBMM’ si 15 Temmuz darbe girişimi araştırma komisyonunda soruların hepsini yanıtlamış.

Raporlara girmiş. Aslında bilinmeyen hiçbir şey yok.
Sadece, kamuoyu gerçekleri öğrenmesin isteniyor.

İşte o zaman, soytarıların soygun düzeni deşifre olacak. Nasıl o görevlere getirilmişler?
Haydutlar nasıl hangi gerekçelerle devletin çarkları içinde görev almışlardı.
Ondan korkuyorlar.

FETÖ’ nün yansımaları nelerdir biliyor musunuz? Bu memleketin anasına küfredenler, soyup soğana çevirenler en büyük teröristlerdir.
Bunu hala göremiyorlar. Ruhumuzu, bedenimizle ayırdılar. Topluma o kadar büyük bir tuzaklar kurulmuş ki?
Başta CIA, MOSSAD, NATO ya, diyanete kadar herkes var.

Aman, büyük hedefleri olan TÜRKİYE başımıza bela olmasın. Orta doğuda güçlenmesin. Biz Türkiye’yi FETÖ ile kontrol edelim!
Nereden biliyoruz.

GRAHAM E. FULLER.

Türkiye kontrolden çıktı mı? Türkiye Pilot bölge.
Graham E. Fuller. Gölge CIA.. Analist. Türkiye uzmanı. Kitaplarını satır satır, iyi okumak lazım.
Öyle birkaç hamasi nutuklarla geçiştirilecek bir konu başlığı değil.
Neler gördük.
F tipi One dolarları gördük.
Kriptoları gördük. BY-look’u gördük.
Abla-abi imamları gördük..
Hain askeri personelleri, polisleri, hâkim ve savcıları gördük.
Hain politikacıları gördük.
Hain iş adamlarını gördük.
Hain bankacıları gördük.
Bütün rezilliklerini gördük.
En kötüsü ahlaki çöküntüyü gördük.

Bunun altında 100 yıllık cumhuriyetimizle hesaplaşmasını gördük..
Şimdi toplumsal yozlaşma dönemindeyiz. Millicilik adına fetva verenler, Londra bankerlerinin fonlarına eşlik ediyorlar.

FETÖ’ ye karşı başka tarikat ve cemaatlerle kontra denge kurmak akıl dışıdır.
Devletin içinde farklı yapılarda paralel örgütlenmelere karşı hepimiz uyanık olmalıyız.

Yoksa neden bu kadar dil döküyoruz!.
Vatan bir daha işgale uğramasın.

Yurdunu en çok sevenler, monoca da ıstakoz yiyenler, kamudan üç beş yerden nemalananlar, yelizler değil, asgari ücretle yaşam savaşı veren emekçilerdir, emeklilerdir. Onlar, derin yoksulluk içinde yaşıyorlar.

Gerçek vatanseverler, ekonomik üretim yapanlardır. Biz vatandaşa kemer sıkın derken, kamu neden kemer sıkmıyor?
Kısacası,FETÖ ile mücadele yaparken türev ruhları aramızda kılıktan kılığa girerek dolaşıyor.

FETÖ biter mi.. bitmez..
Ne acı? Bugün bayrammış?
Kimin bayramı?

Adı demokrasi olan Bayramda adalet pozu vermeyin. Şu TBMM’ si araştırma komisyonu tarafından hazırlanan FETÖ raporuna ne oldu?
İşin sırrı orada var..

Tıpkı 27 Mayıs hürriyet ve anayasa bayramı gibi.Zira bir gün bütün gerçekler gün yüzüne çıkacak.
Bir zamanlar FETÖ ile kol kola yürüyenler, şimdi DEM’ le beraber yürüyecekler.
Demlenmenin şekli değişti. Bardakları aynı. Beraber yürüdük biz bu yollarda diyecekler..
Yersen hikâyesi.

O zaman, sandıkta milletin yüzüne nasıl bakacaksınız?