60 dakikada konuşan ESO başkanı Celalettin Kesikbaş sanayicinin sorunlarını anlattı.

Baştan sonuna kadar dinledim. Makro İktisatçı bir analist gibi konuştu,

C:\Users\ZAFERA~1\AppData\Local\Temp\{16D87851-F3C7-4E4B-8E21-8162BEFC6F78}.tmp

Aslında hepimizi son derece ilgilendiren konular. Çünkü artık dünya global ölçekte farklı bir boyuta gitmeye başladı. Bu tabii ki Türkiye sanayisini ve Eskişehir'i de özellikle ilgilendiren bir durum. Çünkü Eskişehir'in özellikle de ihracat potansiyeli oldukça yüksek. Toplam 9 milyar dolar civarında bir üretim yapıyoruz. Eskişehir Sanayisi olarak ve bunun 4,5 milyar doların üzerinde de ihracat yapıyoruz. Doğal olarak tabii ki Hindistan, Çin ve diğer, bütün konjonktür olarak ülkelerdeki mevcut durum bizleri de, son derece etkiliyor. Hem arz tarafında, hem talep tarafında, hem de satın almanın maliyetini oluşturan hammadde vesaire gibi konularla ilgili özellikle şu son birkaç senedir tabii ki sanayiye ihracat açısından, rekabetçilik açısından baktığımız zaman sıkıntılı durumlar ne kadar yaşasak da ki bunun etkisi oldukça büyük. Fiyat tutturamadığımız, rekabetçiliğin çok yüksek olduğu ülkelerin, bizim altımızda fiyat veriyor olması yine buna bağlı olarak, Ukrayna-Rusya Savaşı'nın etkilerinden dolayı bir miktar ihracatta düşüşler de oldu.

DÜZELMELER VAR.

Suudi Arabistan ve Arap ülkeleriyle olan ilişkilerimizden kaynaklı Mısır vesaire gibi. Ama son dönem içerisinde bunların biraz daha düzeltildiği, biraz daha en azından ticari anlamda ya da işte böyle win-win ortamının doğduğu iyileşmeleri de görüyoruz.

CİDDİ İHRACATIMIZ VAR..

Özellikle bu son yapılan toplantılar işte bugün Amerika ile gerçekleşecek olan toplantılar. Bunlar aslında iyimser bir havada oluşturuyor. Özellikle bizler için tabii ki Eskişehir açısından da Amerika ciddi bir ihracatı var Eskişehir'in havacılık sanayi olarak. Bununla birlikte yine Avrupa'ya ciddi bir ihracatı var.

MENA BÖLGEMİZDE İYİYİZ.

Ama buna bağlı olarak MENA bölgesinde de aslında ilişkilerimizin son derece pozitif yönde ilerlediği aslında memnuniyet verici bir durum.

Türkiye'nin şu anda yapmış olduğu dış politika uygulamalarının o iyimser çalışmalarını ya da dünyadaki işte bu iyimser çalışmaları memnuniyetle karşılıyor sanayici. Ama tabii ki daha fazla aksiyon almamız gerekiyor burada.

Hani önemli olan konulardan bir tanesi tabii ki belki bizim şirketlerimizin ölçek olarak biraz daha globalleşmesi ve rekabet yerine işbirliği yaratması kısmına da değinmek gerekiyor.


ESKİŞEHİR ORGANİK BÜYÜYOR.

2025 yılı Ağustos ayının, bir önceki Ağustos ayına göre aslında şöyle değişimine de baktım. Ağustos ayları biraz sanayi için sıkıntılı aylar. Özellikle ihracatçı açısından da yurt içi piyasalarda da Türkiye'de de bir iç tüketimde rekabet oluyor bu Ağustos ayında. Ama en önemli kısım tabii ki ihracat kalemlerinde ki genelde Eskişehir ihracatını sürekli büyüten bir yapıya sahip. Ortalama yıllık %8 bir organik büyümesi var Eskişehir'in ihracatta. Ağustos ayında bu durum biraz tersine. Burada tabii ki, Avrupa ülkelerinde ya da birçok Avrupa ülkesinde, aslında işte tatillerin olması, birçok firmanın, biraz daha, taleplerini kısması. Yani klasik bir Ağustos ayı yaşıyoruz aslında ama, Eylül ayında en azından back orderlarımız açık siparişlerimiz fena gelmiyor. Özellikle havacılık sektöründeki Eskişehir'e bu konuda oldukça iyi firmalarımız var. Şu anda baktığımız zaman, önlerindeki birkaç yılı doldurmuş durumdalar siparişleriyle.

POZİTİF AYRIŞMA TEMASI DEVAM EDİYOR

Bu anlamda hani Eskişehir biraz, pozitif ayrım yapan kentlerden bir tanesi. Ağustos ayı çok iyi değildi. Bunu nereden de gördük? Kapasite kullanım oranlarını tabii ki sayısal olarak Eskişehir ölçeğinde çok gözlemlemek mümkün değil belki ama biz organize sanayi bölgemizin elektrik ve doğalgaz kullanım miktarlarını izliyoruz. Ağustos ayında bir önceki aya ya da birkaç önceki aylara göre ciddi düşüşler mevcut ki bu cirolara da yansımış durumda.

Yani ortalamada baktığımız zaman aslında %8'e yakın bir büyüme var Eskişehir'de sanayide. Oradan yansıyan bir numaralı başlık nakit akışı konusundaki endişelerdi.

NAKİT AKIŞI SORUNU DEVAM EDİYOR..

Artıyor mu? Daha stabil mi? Görünüm ne arz ediyor?

Artarak devam ediyor. Özellikle KOBİ ölçeğindeki şirketlerimizle ilgili olarak nakit akışı şu anda en büyük sıkıntılardan bir tanesi. Hani bu artık çok klasik oldu. Finansmana erişim, işte faizlerin yüksekliği vesaire şu bu falan ama,, şirketler içerisindeki yani şirketlerin birbirleriyle olan alışverişleri, konkordato süreçleri, bu konkordato süreçlerini iyi niyetle kullanmayanların artıyor olması. Ya da işte banka faizlerinin yüksek olması sebebiyle birbirlerine para ödemek yerine, bunları daha farklı amaçlar için kullananlar ve birçok farklı faktör ödemesini alamayan firmalar karşılığında diğer tedarikçilerine de ödemelerini gerçekleştirmem.

Bu aslında KOBİ ölçeğindeki şirketlerimizi ciddi şekilde yoruyor. Ciddi şekilde bu problemler devam ediyor. Bu anlamda özellikle KGF kredileri dahil olmak üzere özellikle, KOBİ ölçeğindeki şirketlerin mutlaka elinin tutulması gerekiyor. Çünkü hani KOBİ dediğimiz zaman Türkiye'nin aslında baktığınız zaman temel can damarlarını oluşturan istihdamın önemli bir kısmını oluşturan önemli bir Know-how kabiliyeti olan işletmeler, mikro işletmeler belki bunlar. KOBİ ölçeği de, artık mikro işletme sıfatını aşmış durumda.

KREDİLER ÖNEMLİ..

Hani ciddi bir ciro ve insan kaynağı çalıştıran KOBİ'lerimiz de dâhil olmak üzere birçoğunda şu anda nakit akışı sıkıntıları var. Bunları dengelemek için eskiden bankalar kısa vadeli kullanılırdı ya da insanlar birbirlerine ödemeleriyle bunu zincir halinde kullandırırlardı. Ama maalesef şu anda en büyük sıkıntı bu. Hani karlık ve karsızlıktan vazgeçti. Sanayicilerin çok önemli bir kısmı ama özellikle bu nakit akışının mutlaka ve mutlaka tekrardan bir düzene sokuluyor olması yeni nefes kredileri işte, KGF' lerin ya da ihracatçıysa ki ihracat bence son derece önemli. İhracatın finansmanı özellikle EXİM ve Reeskont kredilerinin gerçekten ciddi şekilde arttırılması, buralarda faiz anlamında, maliyetler anlamında pozitif ayrımcılık yapılmasına fazlasıyla ihtiyacı var.

KIYMETLİ ŞİRKETLERİMİZ VAR.

Bu şirketler kıymetli şirketler. Bunlar 20 yıllık, 25 yıllık gerçekten emeğini vermiş, mücadelesini vermiş. Üretmenin mutluluğuyla romantik bir şekilde iş yapan şirketlerimiz. Bu şirketlerimizi gerçekten koruyup kollamamız gerekiyor. İşte buralarda gerçekten artık bankaların çok daha düşük faizlerle gerek EXIM, gerek Reeskont, gerek Merkez Bankası, gerek KOSGEB destekleri, gerek KGF hani hangi enstrümanlar bilmiyorum ama özellikle KOBİ ölçeğinin nakit akışı ile ilgili ciddi sıkıntıları var ve biz bu konularla ilgili gerçekten günlük en az 5 10 tane firmamızdan geri bildirim alıyoruz.

KONKORDOTALAR HER GEÇEN GÜN ARTIYOR.

Konkordatoların listeleri neredeyse her gün geliyor. Sayılar artarak devam ediyor.. Eskişehir'de çok yok ama şimdi artık bu ölçek sadece Eskişehir ölçeği değil. Yani Bursa'daki bir firmanın konkordato yapması da bizi de etkiliyor.

Çünkü artık Türkiye'de herkes birbirinin tedarikçisi ya da müşterisi. Herhangi birisi İstanbul'dan bir sıkıntı yaratmış olsa, bunun çarpın etkeni 3 katı, 4 katı olarak Eskişehir'e kadar yansıyor. Herkes birbirinden mal alıyor. Ticaret yapıyor, iş yapıyor. Hiç ummadığınız bir şekilde aslında kredi açtığınız bir firma bir bakıyorsunuz birkaç gün sonra iflas anlaşması ilan etmiş. Bütün emekleriniz zaten bu düşük kar marjlarıyla o paranın yerine koyma maliyeti çok çok daha ekstrem hale geliyor. Bu aşağıya doğru devam ediyor. Bu konkordato işlerinin bence bir şekilde artık bu şirketlerin yüzdürülmesi ya da en azından ticari alacıkların en üst seviyeye çıkartılıp öncelikli ticari alacakların alt tedarikçilere ödenmesi şekliyle ilgili bir düzenleme gerektirdiğine inanıyoruz. Bunu birçok sanayicimizde böyle dillendiriyor. Hani bunu suiistimal edenler olabilir. Haklı gerekçeyle konkordato ilan etmiş olabilirler ama alt tarafa doğru etkisi gerçekten can sıkıcı. Bunların hepsi nakit çıkışını bozuyor. Bir şirketi karsızlığı batırmıyor. Aslında şu anda işte o nakit akışı problemi şirketlerin önemli bir şekilde batışlarını arttırıyor. Bu kısma bence öncelikli olarak dikkat edilmesi gerekiyor. Yani finansal enstrümanların mutlaka oluşturulması gerekiyor. Özellikle bazı sektörlerde ya da KOBİ ölçeğindeki şirketlere de bu kısa çalışma ödeneği gibi enstrümanların tekrardan bir ürün olarak oluşturulması gerekiyor, desteklenmesi gerekiyor.

Birçok konu başlığına da değindi. Özellikle krediye ulaşma konusu.. Krediye ulaşma maliyetleri gerçekten çok yüksek. Krediye ulaşsan bile % 60 civarında. Bankalar adamın derisini yüzüyor. Nefes kredisine ihtiyaçlarının olduğunu belirti. Piyasalarda patlayan çekler, sermaye yetersizliklerinden tutunda birçok konu başlığına değindi.

Kısacası üretim yapan, ihracat yapan sanayicinin sesine kulak verilmeli. Ben kulak verdim bu kadarını yazdım.


https://i0.wp.com/www.derindusunce.org/wp-content/uploads/2017/05/elveda-proletarya-andre-gorz-5.jpg

YORUMSUZ..